İkinci Çılgın Türkler Harekâtı

A -
A +

Bir sabah uyanıp bütün millet silkinip karar almışız: Ülke işgal altında iken topyekûn ayağa kalkıp kurtuluş savaşı verdiğimiz ve kurtulduğumuz gibi, hâli hazırdaki ekonomik işgali kırmak için de yeni bir kurtuluş harekâtına, bir seferberliğe ihtiyaç vardır. Bu yüzden ayağa kalkılmalıdır. Artık dışarıdan daha fazla borçlanarak yaşayamayız. Taşıma suyu ile değirmen döndürülmez. Borç almak da, para basmak da, kamu mallarını, ülke topraklarını dışarıya satmak da çözüm değildir. Büyük şehirlerin büyük marketlerinde bir kara mizah gibi toprak torbaları çıkıyor karşımıza. Macaristan'dan mı, Romanya'dan mı ne ithal edilmiş vitamin, mineral ilâveli toprak! Bildiğiniz kara toprak! Parlak, renkli torbaların içinde. Üç kilo-beş kilo... Biz Avrupa'nın geri ülkelerinden torba torba toprak ithal ediyoruz! Biz, Akdeniz coğrafyasının suyu bol, güneşi bol, bereketli ülkesi! Topraklarımızı dönüm dönüm satacağımıza ilâçlayıp vitaminleyip torba torba ihraç etmek bizim aklımıza gelmedi mi? Satılacak araziler bitince ne yapacağız? Neyimizi satmaya sıra gelecek? Çözüm çalışıp üretmektir. Çalışıp üretmeyen hür değildir. Çalışıp üretmeyen güvende değildir. Bir saban uyanıp silkinip karar almışız: Herkes toprağa bir fidan sokacaktır. Fidan sokacak yer kalmadığında, herkes bir fidana bir kova su dökecektir. Hasta, sakat ve çocukların dışında boş duranın yüzüne tükürülecektir. Tüketmeyi dizginleyip üretime hız verilecektir. Tüketerek değil, üreterek yaşamak hayat tarzı olacaktır. Dünyanın hiçbir yerinde çalışmadan yaşamak, üretmeden tüketmek yoktur. Hele başımızı döndürüp Çin'e bakalım. Orada boğaz tokluğuna üretilip dünyaya sunulan mallara bakın. Hepimizin evinde düzinelerle Çin Malı var. Onların imal ettiği eşyaları, o pilli oyuncakları, plastik mutfak gereçlerini biz yapamaz mıydık? Beş vakitte ezan okuyan o saatler Çin Malı olmak zorunda mıydı? Kapı önüne koyacağımız naylon paspas Çin Malı olmak zorunda mıydı? Ama biz az emek, çok kazanç, az ter, çok kâr dedikçe Çinoğlu yapar yapar sürer, piyasaları ele geçirir. Bizden daha mı zekidirler? Hayır! Ama daha çalışkan oldukları kesindir. "Biz onlar gibi boğaz tokluğuna çalışamayız, onlarınki kölelik" diyorsak başkasına el açan insandır asıl köle. Bir sabah uyanıp silkinip karar almışız: Çocuklarımızı, ilkokuldan itibaren çalışarak, yorularak, üreterek kazanmaya alıştırma projeleri geliştireceğiz. İki günü bir olan ziyandadır diyeceğiz. Çocuklarımıza ilkokuldan itibaren düşünerek, soru sorarak, kafa yorarak, dirsek çürüterek başarılı olmayı aşılayacağız. Eğitim budur diyeceğiz. Dünya piyasalarına meselâ, altı kalem mal süreceğiz ki, cümle âlem -hani İsviçre denince akla saat gelmesi gibi- bunları en iyi Türkler yapıyor deyip "Türk Malı"nı arayacak. Bu altı kalem maldan birisi de... Bir yerde patlama olduğunda, patlayanın bomba mı, mutfak tüpü mü olduğunu ayırt etmeye yarayan bir alet olacak!.. Bir sabah uyanıp...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.