İncir çekirdeğini dolduran konu

A -
A +

Yirmi küsur yıldır Amerika'da bir markete girdiğimde, raflarda kuru kayısı paketi gördüğümde mutlaka ama mutlaka elime alır, üzerindeki "Product of Turkey" yazısını keyifle okurum: Türk Malı. Böyle yazdığını bile bile, her seferinde... Yirmi küsur sene önce bir Amerikan marketinde kuru kayısı kutusunun üzerinde bu ibareyi ilk defa gördüğümde gözlerim yaşarmıştı. Memlekete kavuşmuş gibi olmuştum. Artık gözlerim yaşarmıyor ama her kuru kayısı kutusu hâlâ benim için bir Türkiye manzarasıdır. Bir dükkânda kuru kayısı kutusu görüp de elime almadığım, sevgiyle bakıp üzerini okumadığım olmamıştır. Yanımda Türkiye'den ilk defa gelen biri varsa yahut bir Amerikalı varsa o zaman da kuru kayısı kutularını bilhassa araştırır, bulur, yanımdakine gururla okurum: Product of Turkey. Amerikan piyasasındaki bütün kuru kayısılar Türkiye'den gelmedir. İstisnası yok! Ambalajları da güzel, kendileri de... Fakaaat... Son yıllarda kuru incir de geliyor. Üzerinde etiket: Product of Turkey... Türk Malı... Kurutulmaya uygun incir -biz sarı incir deriz- dünyada sadece Akdeniz havzasında yetiştirilir. Dolayısıyla rakipsiz olabileceğimiz bir ürün de budur. Ben İzmirliyim. Kuru incir bana sadece Türkiye'yi değil, bölgemi, doğduğum şehri de hatırlatır. Ama burada gördüğüm kuru incirler karşısında hüsrana uğruyorum. Utanıyorum. Görmemezliğe gelmeyi tercih ediyorum. Ege Bölgesi'nin o harikulâde kuru incirleri nereye gitti de buraya bunlar geliyor, anlayamıyorum. Berbat bir ambalaj... İçine sıkıştırılmış, çürük yerleri görünmesin diye dürülüp bükülüp iyice sıkıştırılmış, mosmor, kapkara incirler... Bu inciri alan bir Amerikalı bir daha alır mı? Değil bir daha almak, incirin lâfını bile ağzına almaz! Bu inciri bizim Amerikalı dostlarımıza tavsiye etmeye yüzümüz olur mu? Türk malı incirin yanıbaşında Yunan malı incir paketleri de var. Onlar gerek ambalaj, gerek muhteviyat olarak bizim incirlerden kat kat daha iyi. Müşteri hangisini tercih eder sizce? Kimdir sorumlu? Hangi bakanlık, hangi genel müdürlük bakıyorsa bu işlere, lütfen kulak verin! Yurt dışına ihraç edilen mallar bu kadar denetimsiz olmamalı. Bu denetimi yapmak, ancak belli bir kaliteyi tutturan malların ihraç edilmesini sağlamak o kadar zor bir iş midir? Yani nedir düşünce? "Gâvur ne anlar incirden, yesinler işte!" mi deniyor? Öyle bir anlarlar ki!... İncir çekirdeğini doldurmayacak konularla uğraşanlara duyurulur! Bu kadar berbat bir inciri piyasaya süren şirketi de anlayamıyorum. İç piyasa olsun, dış piyasa olsun, mamulünün rağbet görmesi, aranması, tekrar tekrar satılması değil midir gaye? Kâr da bu rağbetin ucunda değil midir? Çürük çarık bir kere sattın.... Sonra? Müşteri memnun kalmazsa bir daha alır mı? Bu kadar çirkin bir mal piyasaya süren firmalar bindikleri dalı kesmiyor mu? Yurt dışı piyasalara giden mallarda bir de işe millî haysiyet karışıyor. Türk malı diye karşımıza çıkan ağza alınmayacak incirler karşısında millî utanç yaşıyoruz. Hep hayal etmişimdir. Dünya piyasalarında densin ki... "Filan şeyi en iyi Türkler yapar." "Bu malın en iyisi Türk malı olandır." İsviçre denince akla saatler, çikolatalar geliyor ya.... Hollanda denince peynir, lale; İtalya denince makarna geliyor ya... Japonya denince elektronik aletler... Türkiye denince de, meselâ, "En lezzetli zeytin ve zeytinyağı Türk malı olanlardır.", "Kuru incir ve fındıkta Türkiye bir numaradır.", "Türk malı bıçakların üstüne yoktur.", "Türk havlusundan şaşmayın." Çok fazla bir hayal mi? Hayır! Bu ürünler bizim ülkemizde gerçekten iyi, lezzetli, kaliteli... Fakat, hani nerdeler? Bu konu incir çekirdeğini doldurmayacak bir konu değildir! >

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.