Bu taraftan bakınca ipin ucu kaçmış görünüyor. Dağdan iniş değil kastımız, inişin şekli. Bu iniş şekli istikbale dair kuşkular doğuruyor, kaygı veriyor. Kandil'den ve Habur'dan gelenlerin bölgede estirdiği bayram havası, karşılama törenleri, havai fişekler, sırtta terörist urbaları, ellerde zafer işaretleri, araba konvoyları... bütün bu nümâyişin teröre evlâtlarını şehit vermiş binlerce aileyi nasıl incittiğini, kahrettiğini; aile efradında teröre verilmiş şehit olmayan, milliyetçilik anlayışı da asla ve kat'a ırk ve kan bağı temeline oturmayan beni bile bu kadar rencide etmiş olmasına dayanarak tahmin ediyorum. Bu abartılı karşılama törenlerinin önüne geçilmesi gerekirdi. İki ihtimal var: Ya önüne geçilemedi, ya geçilmek istenmedi. Birincisini düşünmek bile istemem, zira büyük bir zaaf demektir. İkincisi ise bir yanlış hesaptır. Savcılık soruşturma açmış. Neye yarayacak? İş işten geçtikten sonra... DTP ve mahallî yöneticiler, muzaffer bir devletten gelen elçiler karşılanıyormuşçasına yaptıkları törenlerle, devletin açılım hamlesinin ilk adımında samimiyetsiz, sorumsuz davranmıştır. Peki, devlet ve millet ağırbaşlılığı ve asaletiyle bunu da sineye çektik diyelim. Gelenler ve bundan sonra gelecekler şimdi "herkes gibi vatandaş" olduklarını ispatlasınlar. Samimi olduklarını. Madem savaş bitti... Madem silahlara veda... Kollarını sıvasınlar. Bugüne kadar dağda bir şekilde para kaynakları vardı; şimdi düze indiler. Artık çalışma zamanı. Kolları sıvasınlar ve meselâ, mayın döşedikleri topraklarda mayın temizleme işine girsinler. Mayından temizlenen topraklara ağaç diksinler, ekin eksinler. Meselâ, havaya uçurdukları okul binalarını, sağlık ocaklarını, karakolları, köprüleri onarma işine girişsinler. Taş üstüne taş koysunlar. Meselâ, hayvancılığa başlasınlar, önce küçükbaş.... Herhalde araba konvoylarıyla il il gezerek, halkı selâmlayarak, Kürtçe nutuk atarak geçim temin etmeyi düşünmüyorlar. Madem barışa katkı sağlamak için geldiler ve gelecekler... Göstersinler bunu. Dağda olduğu gibi birilerinden gelen hazır para yok bundan böyle; "affını istemiyoruz" dedikleri devletten iş ya da aş isteyecek de değiller. O halde kendileri için, aileleri için, bölgeleri için kolları sıvamanın, tükettikleri topraklar için üretime geçmenin zamanıdır...