Plastik balkon masasını, iskemlesini ithal ettik. Temizlik bezini, tahta maşayı, porselen tabağı, cam bardağı ithal ettik. Hatta havluyu, hatta halıyı ithal ettik. Hatta ve hatta soğanı, karpuzu, eti ithal ettik. En milliyetçi, en memleketçi, en vatanperver, en yurtsever fikirleri yazdığımız kitapların kâğıtlarını da ithal ediyormuşuz ki, bu bana son derece acı gelen, yeni öğrendiğim bir bilgidir. Nihayet İstanbul'un namlı marketlerinde ithal toprak gördüm. İthal toprak... Birkaç kiloluk torbalarda, 3 küsur milyona satışa sunulmuş. Baktım, Macaristan'dan gelme. Alan var mıdır, bilmem. Ama alıcı olmasa herhalde getirmezler. Onu alan müşteri acaba yaptığı alış verişin garâbetini düşünür mü? İthal toprağa para verdi, yüklendi, gidiyor. Kendini, birilerinin enayi yerine koyduğunu farkeder mi? Ey akıl sahipleri! Ey iz'an sahipleri! Ey vatandaşlar! Şöyle bir düşünün: Toprak ithal edilir mi? Bizim toprağın suyu mu çıktı da Macaristan'dan toprak alıyoruz? Akdeniz havzasının, üç yanı suyla çevrili bereketli toprağına ne oldu da Orta Avrupa'nın suya hasret toprağı kıymete biniyor? Yabancı toprağı daha makbul kılan ne? Yabancı toprağın muhtevasındaki sır ne? Hayvan tersi mi, insan tersi mi? Onlar bizde de fazlasıyla yok mu? Macarınki olunca başka türlü mü? Yani kara toprağı saksıda çiçek yetiştirecek minerallerle, vitaminlerle karıp karıştırmak bu kadar zor bir iş mi? Macar bu işi beceriyor da biz mi beceremiyoruz? Ziraat fakültelerimizin sebeb-i vücudu nedir? 4 Kasım'da gelecek hükûmete soruyorum: 1- Biz yeteri kadar mal üretemiyor muyuz? Memleket dahilinde üretilen mallar ihtiyacı karşılamaya yetmediği için mi mecburen dışarıdan alınıyor? 2- Bu soruya evet diyorsanız, neden üretemiyoruz? Hammadde mi pahalı, işçilik mi pahalı, vergiler mi yüklü, teknik imkânlar mı, alt yapı mı, üst yapı mı yetersiz, nedir sebep? 3- Yeteri kadar üretiyoruz da ürettiğimiz mallar kaliteli mi değil? Müşteri, kaliteli malı ancak yabancı etiketlilerde buluyor da o yüzden mi onlara teveccüh ediyor? 4- Bu soruya evet diyorsanız, kalitesiz üretime sebep ne? Teknik yetersizlik mi, denetim eksikliği mi, bilgisizlik mi, sevgisizlik mi, ne? 5- İnsanlarımızda şuursuzca, delice bir yabancı mal hayranlığı mı var? Dışarıdan gelen ne olursa olsun iyidir, inancı mı yerleşmiş? Böyleyse, bu fikr-i sabiti kırmak için ne yapmayı düşünüyorsunuz? 6- "Türkiye Cumhuriyeti her yıl şu kadar miktar mal ithal etmek zorundadır" diyen, bilmediğimiz bir kanun mu var? 7- Toprak aldığımız ya da başka mal aldığımız ülkelere, mütekabiliyet esasına göre, aynı miktarda mal satıyor muyuz? Son soruya evet diyebilmelerini isterim. (O zaman bu yazı hükümsüzdür). Fakat öyle olsaydı, meselâ, çiftçi elinde kalan domatesleri kasa kasa yerlere devirip çılgınlık sınırına gelen öfkesiyle çiğneyip ezmez; domatesler, ithal toprağın karşılığına Macaristan'a ihraç edilirdi. İşsiz gezen gençlere, ürünü kâr getirmeyen çiftçilere benden bir tavsiye: Bağınızın, bahçenizin toprağını alın, çer çöpünü, taşını temizleyin. Bir miktar keçi gübresi, bir miktar koyun gübresi ilâve edin, güneşte kuruyup un ufak olmuş sebze meyve artıklarından da koyup zenginleştirin, harmanlayın. İki kiloluk plastik torbalara doldurun, piyasaya sürün. Sıvayın kollarınızı. Dükkânlarda Macar toprağı satılıyor!