"Kadınlar ikinci sınıf vatandaş" diye kim söyledi? Hadi canım siz de! Başka ülkelerde olabilir, amma velâkin bizim ülkemizde kadınlar asla ikinci sınıf vatandaş değildir. Asla insan cinsinin önemsiz, değersiz, itibarsız, esâmisi okunmaz, varlığı umursanmaz kesimi değildir. Kadınlar bizim ülkemizde başköşededir. "Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır" lâfını sevmeyenlerdenim ben de. Yani kadının bütün vazifesi arkada durup kocasının başarısı için çaba sarfetmektir sonucu çıkar buradan. Ayrıca erkek başarısız olunca da, bunu kendi beceriksizliğine bağlamayıp "Vay, sen benim arkamda durmadın!" diye efelenme, yükü üzerinden atma yolunu da açabilir. Fakat bırakalım işin bu tarafını. Bu kadîm sözü artık şöyle söylememiz lâzım: Her erkeğin yanında örtülü veya örtüsüz bir kadın vardır. Kadının örtü durumu kocasının hayatını şekillendirir. Siyasette, bürokraside, Çankaya'da vaziyeti kadınlar tayin etmektedir. Kadınların başörtüleri. Hatta va hatta... Futbol takımına atanacak teknik direktörün karısının başının kapalı olması bile tartışma konusu olabilir. Şöyle de denebilir: Bana karını göster, sana kim olduğunu söyleyeyim. Bir makam için bir isim mi dolaşıyor ortalıkta. Hemen eşe dönüyor dikkatler: Başı kapalı mı, açık mı? Yetişkin kızları varsa onlar da dairenin içine girer. Yani erkeğin tahsili, liyâkatı, tecrübesi, ilmi, ahlâkı...birinci planda değildir; öncelik hânesindeki kadınların örtü durumlarıdır. Başları açık mı, kapalı mı? O da yetmez. Nasıl bağlamışlardır? Başörtüsünün nasıl bağlandığı mühimdir! Klasik, modern, post-modern... Bağlama biçimleri, biçimlerin adları, anneannelerle, babaannelerle olan farkları... Sonra ilk ne zaman bağlamışlardır? Lise yıllarında mı, nişanlıyken mi, evlendikten sonra mı? Kendi rızalarıyla mı, başkalarının telkiniyle mi? Velhasıl başlıca konumuz kadınlardır. Nerede görülmüş ikinci sınıf vatandaşların bu kadar gündem teşkil ettiği? Kadınlarımız ikinci sınıf falan değil, memleketin efendileridir. Üzerlerindeki bir metre bez -daha az da olabilir- ülke gidişatını belirleyen en mühim unsurdur. Başlıca konumuz kadınların ya türbanlarıdır, ya bikinileri. Açın gazeteleri, gazetelerin internet nüshalarını, bakın televizyon haberlerine.... Ya "örtülü" kadınların haberleri, ya "örtüsüz" kadınların haberleri.... Haberler ya "örtü" üstüne, ya "örtüsüzlük" üstüne. Baştan aşağı... Açıyorum Amerikan gazetelerini, ilâç niyetine bir kadın resmi ya da haberi yok! Vallâhi, bizde artık kadının adı da var, cismi de var, resmi de var! Mebzul miktarda! Bu vaziyetten bir kadın olarak memnun olmam gerekir. Halbuki rahatsızlık duyuyorum. Bu "var olma" normal, sağlıklı, örnek, ideal bir var olma değildir.