Kırgızistan'da neler oluyor?

A -
A +

Kırgızistan'ın başşehri Bişkek'te Manas Üniversitesi'nde okuyan Türk öğrencilerden bir mesaj aldım. Öğrencilerin adı, telefon numaraları mevcut. Anlaşılan, Kırgızistan'da ve bütün Orta Asya Türk cumhuriyetlerinde Türkiye Türkü'nün varlığını istemeyen, ihtimal Moskova kışkırtmalı grupların yıldırma faaliyetlerine hedef olmuş durumdalar. "Sizlere Kırgızistan'da Türk vatandaşları olarak çektiğimiz sıkıntıları ve çileleri iletmek, bu konuda bizlere yardımcı olmanızı istemek amacıyla" yazıyoruz dedikten sonra başlarına gelenleri anlatıyorlar: "Türk vatandaşları olarak Kırgızistan'da kesinlikle can güvenliğimiz kalmamıştır. Tehlikeler nedeniyle artık okula dahi zor gidip gelmekteyiz. Dolayısıyla üzerimizdeki bu psikolojik baskı nedeniyle derslerimizden de tamamen soğumuş bulunmaktayız. Sadece son bir hafta içerisinde 13 arkadaşımız gasp ve darbeye maruz kalmıştır. Bunlardan dört tanesi komalık dereceye gelene kadar dövülmüş ve soyguna uğramışlardır. Bazı arkadaşlarımızın burun ve vücutlarının değişik yerlerinde kırıklar meydana gelmiştir. Ayrıca bıçaklı ve silahlı saldırıya uğrayan arkadaşlarımız vardır. Bu olayların hepsi başta üniversitemiz olmak üzere yetkili makamlara bildirilmiştir. Üniversite yönetimi tamamen bize destek olmaktadır, ancak Bişkek'te bulunan TC Büyükelçiliği bu konularda sessiz kalmakta ve hiçbir şey yapmamaktadır. Sayın büyükelçimiz bu olaylar nedeniyle üniversitemiz bünyesinde öğrenci ve öğretim elemanları ile yaptığı toplantılarda alay edici tavırlarla konuşmaktadır. Çok komiktir ama bize düdük almamızı ve bu tür tehlike anlarında düdük çalmamız gerektiğini söylemiştir. Bunu söylerken de kendisi nasıl yapmamız gerektiğini bizlere göstermiştir. Ayrıca sayın büyükelçimiz üç gün önce üniversitemizdeki senato toplantısında hocalarımızın olaylarla ilgili şikâyeti üzerine 'İstemeyen, şikâyetçi olan varsa havalimanı orada, gitmek isteyen gitsin' şeklinde bir cümle sarf etmiştir. Bu saldırılar sadece Türk öğrencilere karşı değil ayrıca Türk iş adamları ve üniversitemiz öğretim elemanlarına da yapılmaktadır. Onların da evleri basılmakta, sokakta yolları kesilerek öldüresiye dövülmektedirler. Hatta eş ve çocuklarına karşı da aynı saldırılar gerçekleşmektedir. Yine yakın bir süre içerisinde elçimizin yakın koruması, elçiliğin hemen yanında işten çıkıp evine giderken saldırıya uğramış ve dövülerek hastanelik edilmiştir. Beylik silahına varana kadar üzerindeki bütün eşyaları alınmıştır. Bu polis memuru Türkiye tarafından gönderilen bir korumadır. Belinde silahı olmasına rağmen saldırıya uğramış ve kendisini koruyamamıştır. O bu duruma geldikten sonra bizler kendimizi nasıl koruyacağız, soruyorum sizlere. Bunlara karşı bizim de mi silahlanmamız gerekiyor? Kendimizi bu şekilde savunmaya aldığımızda ileride çok büyük sorunlar çıkacağına inanıyoruz. Bizler buraya gerilla eğitimi almaya gelmedik, bilim almaya ve üniversitemizin kuruluş misyonu olan Kırgız-Türk kardeşliğini kurmaya ve ilerletmeye geldik. Ayrıca 02-12-2002 tarihinde Kazakistan'da Hoca Ahmet Yesevî Üniversitesinde okuyan öğrenci arkadaşlarımız tarafından gönderilen faksta Kazakistan'da da aynı sorunların yaşandığını öğrenmiş bulunmaktayız." Her ne kadar beş duyu organımız, bütün âzâlarımız, zihnimiz, gönlümüz Avrupa'ya dönükse de, Orta Asya'dan gelen sese kulak vermek, işin aslını hemen araştırıp ne gerekiyorsa yapmak, Türkiye Cumhuriyeti olarak görevimizdir diye düşünüyorum. ....... Geçen haftaki Türkçe konulu yazım üzerine Millî Eğitim Bakanlığı'ndan açıklama gelmiştir, hassasiyetlerinden dolayı teşekkür ederim; ancak bu hafta daha âcil bulduğum için Kırgızistan'daki gençlerin derdini dile getirmek istedim, Türkçe konusuna haftaya döneceğiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.