Geçen hafta memleketimizde kamuda çalışan hanımlar pantolon giyme eylemi yaptı. Başarısız oldu. Çünkü katılımın az olduğu anlaşıldı. Bana sorarsanız iş yerlerinde etek-ceket giyilebildiği gibi pantolon-ceket de giyilebilir; pantolon-ceketin meslek ciddiyeti, iş yeri disiplini açısından mahsur teşkil edeceğini düşünemiyorum. Eteğin örttüğünü pantolon da örter, hatta bazı eteklerdeki derin yırtmaçlar pantolonla kıyaslanmayacak kadar gayri ciddîdir. Aklı başında bir kadın "iş kıyafeti" denilen şeyi pantolonla da sağlar, etekle de. Ama niyeti edepli bir iş kıyafeti giymek değilse, pantolon da giyse, etek de giyse farketmez... Pantolon bahsi açılınca ondokuzuncu asrın ortalarında başlayan Amerikan feminizm hareketlerinin ilk günleri aklıma geldi. Pantolon Amerikan feministlerinin sembollerinden biridir. Devir yerleri süpüren, kabarık etekli elbiseler devri. 1851 yılında New York eyaletinin Seneca Falls şehrinde -ki Amerika'da feminizmin beşiği burasıdır, ilk Kadın Hakları Kongesi 1848'de burada toplanmıştır-, hareketin öncülerinden Elizabeth Miller ilk defa "başka birşey" giyer. Bu başka şeye "Türk pantolonu" derler. "Şalvar" desek daha doğru olur; ama arası bol Adana, Antep usulü şalvar değil de, daha dar İstanbul şalvarı. Elizabeth, ayak bileklerine kadar inen şalvara benzeyen pantolon ve üzerinde diz hizasına gelen bir elbiseden oluşan kıyafetiyle sokağa çıkar. Gözler faltaşı gibi açılır. Yeni elbiseyi, arkadaşı, Amerika'nın ilk kadın gazetesini çıkaran, ilk kadın editör Amelia Bloomer gazetesinde halka tanıtır. Bu birkaç arkadaş, Amerikan feminizminin öncüsü birkaç isim, yeni elbiseyi giymeye başlarlar. Tabiî kınamanın, alayın bini bir para... Kadınlar da yadırgar, şık bulmaz ve benimsemezler. Gruptan başka bir Elizabeth, Elizabeth Stanton "Hanımlar, bundan böyle mesele, nasıl göründüğünüz değil, kendinizi nasıl hissettiğinizdir" diyerek pantolonlu elbisenin hareket kolaylığı sağladığını, rahat ve pratik olduğunu anlatmaya çalışsa da Amerikalı kadınlar yerleri süpüren, gösterişli kıyafetlerinden vazgeçmez. Evet, o günleri anlatan kaynaklar "Türk pantolonu" diyor. Ve ilâve ediyorlar: Türk pantolonu rahat ve kullanışlıydı. Zaten, ondokuzuncu asırdaki muhafazakâr Müslüman kadınların elbiseleri aynı devrin Batılı kadınlarının giysileriyle karşılaştırıldığında, Müslüman kadınların kıyafetlerinin, insanı şaşırtacak kadar serbest stilli ve rahat oldukları, ondokuzuncu asrın Batılı kadınlarının kıyafetlerinin ne kadar rahatsız edici, bunaltıcı ve hantal olduğu ortaya çıkar. İlk pantolon hareketi başarısız olur. Amerika'da ilk pantolonu giyen kadın ünvanını kazanmış olan Elizabeth Miller kendisi yedi sene dayanır, fakat yavaş yavaş topluma yenilir. Hatıralarında der ki: "Yeni kıyafetin avantajlarını -hafifliğini, temizliğini, bebeklerimin taşınmasını kolaylaştırmasını, merdiven çıkarken sağladığı rahatlığı, yerlere sürünmemesini- unuttum. Yavaş yavaş eteği uzattım, derken pantolonu bir kenara attım..." Amerikalı kadının pantolonu tekrar ve çıkarmamak üzere giymesi için yirminci asrı beklemesi gerekecektir.