Köprüler mühimdir. Hem çok mühim... Dünya tarihinin köprüleri vardır. Ülkelerin köprüleri vardır. Köprüler bir ülkenin mamur belde sayılmasının ölçüsüdür. Bir ırmak düşünün, gürül gürül akıyor, üzerinde köprü yok. O yakadakiler bu tarafa bakar, bu yakadakiler öteki tarafa, iki yaka kavuşamaz. Yakaları kavuşturamadınız mı, imar faaliyeti yarım kalmış demektir. Üzerine köprüler kuramadığınız ülke sizin değildir. Köprüler, saraylar ve mâbedler gibi sahip olunan toprağa kazınan mühürlerdendir. (Türk ve İslâm mimarisinde buna bir de çeşmeleri ekleyin). Köprüler bir mimarın meslekî becerisinin ve sanatkârlığının ölçüsüdür. Ayrıca; Geçmişten geleceğe de köprü kurulur, dişe de... Gönül köprüsü de vardır, kültür köprüsü de... Ama onları hele bir kenara koyalım, coğrafyanın köprülerine bakalım. Taş, tahta, beton, demir, çelik, asma... hangi çeşit olursa olsun köprüler stratejik önemi büyük yerlerdir. Bütün savaşların köprüleri vardır. Taraflar önce köprübaşlarını tutar, köprüleri havaya uçurur, köprülerde pusu kurulur. Köprüyü ele geçirdiniz mi yahut uçurdunuz mu muharebeyi kazanma şansınız yüksektir. Köprüyü ortadan kaldırmak yahut köprüyü tutmak hasmınızın yolunu tıkamaktır. Savaşta yolu tıkanmış, önü kesilmiş bir ordu ne yapabilir? Barışta iki yakayı birleştirmek için kurulan köprü, savaşta iki yakayı ayırmak için yok edilir. Savaş filmlerinde mutlaka iki yiğit asker vardır, bir gece köprünün altına dinamitleri yerleştirirler; köprüden cephane yüklü tren ya da düşman askerî konvoyu tam geçerken fitil ateşlenir! Ve birdenbire savaşın seyri değişir. Köprüler mühimdir. Herkesin gözü köprülerdedir. Bilirler ki, köprüyü ele geçirirlerse ipler de ellerine geçer. Ülkelerin köprüleri vardır ama bazen ülkenin kendisi köprüdür. O ülke Türkiye'dir. Memleketimiz dünya coğrafyasında bir köprüdür. Bakınız haritaya... Asya ile Avrupa arasında, Doğu ile Batı arasında, Hristiyan ve İslâm dünyası arasında, dünyanın en netâmeli bölgesinde gerçekten bir köprü gibi uzanmaktadır Türkiye. Bizimkinin konumunda bir ülke daha gösteremezsiniz. Bu konum iyilikleri, güzellikleri, kazançları, kıvançları beraberinde getirdiği gibi dertlerin, belâların da sebebi olmuştur. Bütün kargaşanın, çalkantının, çekişmelerin, toz dumanın sebebi bu köprü vaziyetidir. Köprünün ne kadar stratejik yer olduğunu bilen gözler ve eller üzerimizdedir. Değil mi ki, vaziyetimiz köprüdür, bu kem gözler, şüpheli eller bizim alın yazımızdır. Tarihin her döneminde Küçük Asya köprüsünde kazanlar kaynamıştır. Kimileri bu köprüyü ele geçirip üstüne postu sermek için, kimileri sallamak, sarsmak için, kimileri havaya uçurmak için her türlü pusuyu kurmuştur. Bu böyle gelmiş, böyle gidecektir. Kabahat atalarımızda! Bula bula bu coğrafyayı mı buldular?! Köprülerin üzerinde aylak, âvâre, gafil, cahil gezinmeye gelmez!