Kumarhânelerin yeniden açılması düşünülüyormuş. Belli bir yerde toplu halde açılması... Böylece hem o yer halkının kalkınması için vasıta olması sağlanacak, hem her şehirde kumarhâne bulunmasının mahzurları önlenecekmiş. Kumarhâneleri yeniden açmak için bir yeri kalkındırma bahanesinin arkasında saklanmamak gerek. Çünkü bu kalkınma işinin fiyasko ile sonuçlandığı Amerika'da ispat edilmiştir. ABD'de her yerde kumarhâne işletilemez, devletin bu izni verdiği iki yer vardır. Biri Atlantic City, diğeri Las Vegas'ın da bulunduğu Nevada eyaleti. Bir de kızılderili rezervasyonları. Atlantic City Atlas Okyanusu kıyısında nüfusu 50 bin bile olmayan bir şehir. 1970'lerde New Jersey eyaletinin en fakir kasabası imiş. 1976'da kumarhâne açılması konusu eyalet meclisinden geçince şehir halkı çok sevinmiş. Sanmışlar ki talihleri değişecek. Televizyonda konuyla ilgili programlarda, gökten yağan yüz dolarlıkların reklâmlarını görünce büsbütün keyiflenmişler. Fakat herşey kötüye gitmiş. O günden bu yana nüfus yüzde 20 azalmış; işsizlik, hırsızlık, cürüm, intihar, bilumum kötü olaylar katlana katlana artmış. Paralar yağıyor ama şehrin üstüne değil! Dönen milyarlardan kendilerine hiçbir fayda gelmediğini gören halktan çaresini bulabilenler çekip gidiyor. Gidemeyenler oturup küskün ve kızgın gözlerle sahil boyunda olup bitenleri seyrediyor. Şehri gezerseniz perişanlığı görüyorsunuz; ama oraya giden şehri gezmeye gitmiyor, kumarhânelere gidiyor. Atlantic City'de gördüğüm manzaralar karşısında şaşkına dönmüştüm. Halk çoğunlukla zenci. Sokaklar çöp içinde, evlerin bir kısmı terkedilmiş, pencerelerine, kapılarına tahta çakılmış, her yanı örümcek ağları sarmış, masallardaki perili evler gibi. Oturulan evlerin de bakımsızlıktan her tarafları dökülüyor, bazılarında elektrik ve sıcak su bile yokmuş. Her köşede bir boşvermişlik, bir yangın sonrası hali. Halbuki okyanusun kıyısında bir dizi peri padişahı sarayı var: Kumarhâneli oteller! Oteller başlıbaşına birer şehir ve oralara gelenlerin şehre zerrece ihtiyaçları olmuyor, dolarlarını otellerin içinde harcayıp gidiyorlar, şehir halkına onların arabalarının salıverdiği egzozları solumak kalıyor sadece. Kısacası, fakir bir kasaba kalkınsın diye açılan kumarhânelerin şehir halkının ekonomisine hiçbir faydası dokunmadı. Aynı kader kızılderililerin de başına geldi. Kızılderililer ABD'de en yoksul kesimi oluşturur. Onların ekonomisini düzeltmek için federal devlet 1988'de kızılderili rezervasyonlarında kumarhâne açma izni çıkardı. (Navajolar gibi bazı büyük kabileler dinî sebeplerden ötürü bu izni kullanmadılar.) Beyaz yatırımcılar rezervasyonlarda birbirinden ihtişamlı kumarhâneler açtılar. Şu anda 290 kızılderili kumarhânesi var. Toplam gelirleri ve büyüklükleri ile kızılderili kumarhâneleri, diğer iki kumar merkezi Atlantic City ve Las Vegas'ı çok geride bıraktılar, yılda 18 milyar dolara yakın gelir sağlıyorlar. Fakat kızılderililerin yüzde 49'u yine işsiz, yüzde 33'ünün işi var ama yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Rezervasyonlarda açılan kumarhâneler kızılderili nüfusun son derece küçük bir kesiminin durumunu biraz iyileştirdi. Dolarlar, yatırımcıların ve onların çevresindeki üç-beş kızılderili açıkgözün cebine gidiyor. "Kalkındırma" gibi temiz niyetli bir iş kirli vasıtalarla olmuyor vesselâm.