Masalar ve meydanlar

A -
A +

Devletlararası ilişkilerde masaya oturmak kadar masayı terk etmek de vardır. Bu da bir tavırdır. Müzakereyi başlatmak da bir hamledir, müzakereyi kesmek de. Masayı terk etmek, salondan çıkıp gitmek muhatabınıza karşı alınan tavırlar cümlesindendir, tarihimizde örnekleri az değildir. Sayın başbakan çifte standartlı oturum yönettiği apaçık olan Amerikalı gazeteciye de, Gazze'de silahlarla sergiledikleri saldırganlığı, kelimelerle mikrofona taşıyan İsrail cumhurbaşkanına da böyle bir tavır almıştır. İsrail cumhurbaşkanının ağzından misket bombası gibi saçılan cümleleri duyup sinir olmuş televizyon başındaki bizler, "iyi oldu" diyoruz amma başbakan daha soğukkanlı olup, sinirlerine biraz daha hakim olup, biraz daha Keçecizâde Fuad Paşa üslûbuyla mukabele edebilseydi, uzun vadede, Gazzeliler için de, bizim için de daha iyi olurdu, diye düşünmeden de edemiyorum. Yine de, "Nobel Barış Ödülü sahibi bir devlet adamı böyle azarlanır mı?" diye şaşanlara şaşıyorum. Nobel Barış Ödülü sahibi devlet başkanı bir avuç sivil halkı böylesine eziyor ama... O eziyor, onun zulmü Nobel'le tenâkuz teşkil etmiyor da, bu zulmün hatırlatılması yakışmıyor, ha! Teröristleri cezalandıracağım diye, dünyadan habersiz çocukların üzerine bomba yağdırıyorsanız, ya Nobel Barış Ödülü size yanlışlıkla verilmiştir, ya da Nobel Barış Ödülü zaten yoktur! Doğrusu, Peres konuşurken hiç de Nobel Barış Ödülü almış bir devlet adamı görmedik karşımızda. Yalnız sayın başbakan bu konuyu temcit pilavı gibi meydanlarda, kürsülerde tekrarlayıp durmamalı artık. Bir dış politika meselesidir, Davos'taki masada olup bitmiştir, içerideki meydanlarda tekrarlanmaya devam ederse, iç politika malzemesi olarak kullanılmış olur. Biz millet olarak -şeki şüphesi yok- kahramanlık, kabadayılık, yiğitlik, efelik gibi sıfatları severiz. Pembe İncili Kaftanlı Muhsin Çelebi'leri severiz. Gururumuz okşanır. Ama başbakanlık koltuğunda oturan kişi bu duyguların üstüne çıkabilmelidir. Artık sayın başbakan her mikrofona geçtiğinde bu konuyu açıp, hele de diplomatlarımıza lâf söyleyerek, olayı sıcak tutmaktan kaçınmalı. Unutulmasın ki, politikacıların terk ettikleri odalara girecek, kalktıkları masalara oturacak diplomatlar lâzımdır. Onlar olmasa, bütün masalar ve odalar boş kalır. Masalar ve odalar boş kalınca meydanlar dolar! Bu da daha çok sivil insanın canının yanması demektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.