31 Ekim itibariyle yeryüzü 7 milyar insanın yaşadığı bir gezegen oldu. O günden bu yana artış devam etti tabiî, durmak yok! Internet'te Worldometers sitesi gezegenimizin çok değişik kalemlerdeki durumunu rakamlar halinde saniye saniye gözler önüne seriyor. Şu anda ben bunları yazarken rakamlar tıkır tıkır oynamakta. 31 Ekim'de 7 milyarız dedik ama şu anda 7 milyar 7 milyon 332 bin 116 kişi. İnsan hayatının milattan önce 50 binde başladığı düşünülüyor ve o günden bugüne tahminen 103 milyar insan gelip geçmiş kürre-i arzdan. TIME dergisi şöyle bir hesap yapmış. Eğer dünyanın nüfusunu New York şehrinin nüfus yoğunluğu ile bir yere toplayacak olsaydık Texas eyaletine sığarmış! Evet, Texas yüzölçümü geniş eyalettir. Evet, New York şehri nüfus yoğunluğu çok fazla bir şehirdir ama koskoca dünyanın nüfusu bir eyalete sığacaksa demek ki hâlihazırda gezegenimizin çook boş yeri var! Yeryüzünün kaynakları dünya nüfusunu beslemeye yetecek belki ama garip olan durum şu: Dünyanın fukara bölgelerinde doğum oranı yüksek, zengin bölgelerinde düşük. Eşref-i mahlûkat, akıllı insanoğlunun tam tersi bir davranış göstermesi beklenirdi, değil mi? Durum böyle olunca, varlıklı ama nüfusu az ve yaşlı ülkeler ile yoksul ama nüfusu genç ve kalabalık ülkeler var dünyada. Birincilerde işleri kim yapacak, ekonomiyi kim döndürecek, bu yaşlılara kim bakacak diye kara kara düşünülüyor; ikincilerde bu insanlar nasıl beslenecek, hayatlarını nasıl devam ettirecek diye. Yıllar önce bir bilim kurgu filmi seyretmiştim. Charlton Heston oynuyordu, 1973 yapımı. Yıl 2022 olmuş, New York şehrinin nüfusu 40 milyona ulaşmış. Şehirde kirlilik, yoksulluk, açlık, sera gazlarından ötürü aşırı ısınma, bunlara bağlı cürüm almış başını gidiyor. Bir tek elma yiyebilmek çok az bir kesimin lüksü. Soylent diye bir şirket okyanus canlılarından elde edilen yüksek proteinli, lezzetli, küçük, yeşil tabletler piyasaya sürmüş. Halk bunları yiyerek beslenmekte. Bu hayata daha fazla tahammül edemeyenler için ölüm evleri açılmış. Çok nezih bir mekânda, bir film seçiyorsunuz, bir de müzik, sizi yatırıp ilâç veriyorlar, dev ekranda ağaçları, çiçekleri, meyveleri, denizleri, yani artık olmayan şeyleri seyrede ede, kulağınızda lâtif bir müzikle huzur içinde ölüyorsunuz. Kahramanımız dedektiftir, o sırada öldürülen Soylent Şirketi'nin müdürü cinayetini çözmeye çalışırken, bu yeşil tabletlerin okyanus canlılarından filan değil, ölen insan bedenlerinden yapıldığını keşfeder. Yani insanlar birbirini yemektedir!.. Bence bilim kurgu değil bu! Şaka maka 2022'ye on sene kaldı! Worldometers'in rakamları tıkır tıkır gidiyor...