Geçen sene bu zamanlar Bağdat düşerken seyrettiğimiz manzaraları hatırlıyor musunuz? Saddam heykelinin devrilişi, yollarda sürüklenişi, plastik terlikler... Bu kadar çabuk mu, diyorduk. Bu kadar kolay mı? Saddam zalim bir diktatör olabilir, elhâk öyledir! Amma gelenler kimdir? Kurtarıcılar kimdir? Sizi kurtarmaktan muratları nedir? Daha doğrusu sizi kurtarmak gibi bir muratları var mıdır? Ekranlardaki Irak halkı derin bir hayal kırıklığına sürüklemişti bizi. Şimdi, bir sene sonra manzaralar tamamen değişti. Irak halkı bir haftadır gerçek bir millet manzarası göstermektedir. Yazın ABC televizyonunda Fatin El Rifai adında İngilizce profesörü Iraklı bir hanım konuşmuştu, Batı kültürü almış, Amerika'yı seven biriydi. Diyordu ki: "Amerikan işgalinden beri Irak'ta durum o kadar berbat ki bazen 'keşke Saddam hâlâ iktidarda olsaydı' diye arzu ediyorum..." Buyrun! Bir yanda dünyanın en kanlı diktatörü diye sunulan adam, öte yanda kurtarıcı diye gelmiş Amerikan birlikleri. Bir yanda yirmi küsur yıldır iktidarda ortalığı kasıp kavuran adam, öte tarafta henüz birkaç aylık kurtarıcılar yönetimi. Ve İngilizce profesörü kadın "keşke..." diyor. Birkaç aylık Amerikan işgali yirmi yıllık dikta rejimine bedel! Keşke diyenler çoğaldı herhalde ki, Irak millî uyanış dönemine girdi. Bu direniş başarıya ulaşır mı, bilemem. Taraflar arasında büyük kuvvet dengesizliği var. Gerçi biz 'Millî Mücadele'de, kendimizden çok güçlü ülkelerle savaşmış ve kazanmıştık. Irak halkı aynı salâbeti gösterebilir mi, bilmiyorum. Güçlü ve birleştirici bir liderleri yok gibi görünüyor. Yalnız... herşey bir yana, geçen hafta bir haber vardı ekranlarda. Irak'ta gençler bulmuşlar bir tozlu alan, otomobillerine binmişler, patinaj yaptırıyorlar. Tekerleklerden yükselen keskin ses ortalığı almış! (Herhalde kesif bir yanık kokusu da vardır.) Arabalı gençler sırayla ortaya çıkıp alanda fır dönüyorlar. Kim daha fiyakalı patinaj yapacak?! Kimin lastiğinden daha canhıraş ses yükselecek?! Etrafta seyredenler var. Seyredenler arasında hummer'lı Amerikan askerleri de var. Ortada sürüp giden gösteriye dayanamayıp onlar da altlarındaki o ağır vasıtalar ile meydana fırlayıp başlıyorlar dönmeye! Hantal hummer'lar dönüyor babam dönüyor! Acı acı düşündüm. Iraklı gençler, Amerikalı gençler... Bir tarafta işgal kuvvetleri, bir tarafta işgal edilen devletin vatandaşları. Bir tozlu meydanda, saçma sapan bir araba gösterisinde bir araya gelmişler. Gençler kavga etmek istemiyor. Gençler kan, gözyaşı, bomba, füze istemiyor. Gençler kendi hallerine bırakılsa tek kurşun sıkmaya niyetleri yok! Ama tarihte hiçbir zaman kendi hallerine bırakılmadılar, bugün de öyle. Amerika'nın Oregon'undan, Kansas'ından, Florida'sından, dünyadan haberi yok bir fukara delikanlı bindirilmiş gemiye, sürülmüş Irak'a. Kumandanı vur dediğinde vuracak, vuruyor da, kıyasıya vuruyor ama kumandan başında değilken Irak'lı gençlerle bir başka türlü gövde gösterisinde buluşuyor. İçinden gelen o! Dünya başka türlü yönetilemez miydi dostlar? Hep böyle olmak zorunda mı? Hep böyle devletler mücadelesi, savaş, zulüm? Yok mu bu işin bir çaresi acaba?