Tehlike çanları

A -
A +

İstanbul'daki üniversitelerden birinin iletişim fakültesi son sınıfında okuyan bir gençten gelen e-posta ile irkildim. Bana gelen her 10 mektubun 5'i Amerika'ya gelme isteği ile ilgilidir. Fakat bu mektup gençlerimizin içinde bulundukları ahvali ifade açısından çok sarsıcı. Köşeme sığmayacak kadar uzun mektubu kısaltarak buraya alıyor ve bütün yetkili kurumlarımızın dikkatine sunuyorum: "Her Pazartesi gazetenizde çıkan köşenizi ilgiyle okuyorum. Arada bir Amerika'dan örnekler vermeniz ve oraları anlatmanız ilgimi çekiyor... Bu maili yazmamın asıl sebebine gelince; kendimi bildim bileli Amerika'yı düşünüyorum. Sürekli oraya gelmeyi istiyorum. Şu ana kadar hiç şansımı denemedim ama yolun sonuna geldim gibi. Bu sıralar bir yolunu bulup kesinlikle Amerika'ya gitmenin zeminini hazırlayacağım... Türkiye'nin her alanda nasıl çarpık olduğunu bilirsiniz. Beni dışarıya yönlendiren birinci sebebin bu olduğunu bilmenizi isterim. Özellikle medenî bir hayat yaşamak istiyorum. Bunu her açıdan algılayabilirsiniz. Gerek iyi bir iş, gerek eğitim, gerek sağlık ve bunun gibi aklınıza gelen her konuda oldukça çağdaş ve insana değer veren bir sistem dahilinde yaşamak en büyük isteğim. Ben kendime bir insan olarak bunu yakıştırıyorum. Bizim kuşağımızın hemen hemen hepsinin gözü dışarıda. Yurtdışına çıkmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. İstanbul Üniversitesi'nde geçen sene yapılan bir anketin sonuçlarına göre üniversiteli her 100 öğrenciden 95'i yurtdışına gitmeyi istiyor. Yani bu ülkenin geleceği parlak değil. Bizim nesil Avrupa'ya ve Amerika'ya açılacak ve kendilerine değer veren ülkede, o ülkeyi yüceltmek için çalışacak. İnanın, bu duygu beni hiç de üzmüyor. Bilâkis insanın kendisine değer verilmesi insanı sevindiriyor. Yine Türkiye'deki yeni neslin düşünceleri arasında belki sizin de çok iyi bildiğiniz çarpıcı bir noktaya dikkati çekmek istiyorum. Biz şu anda krizlerle mücadele eden ve her alanda çok kötü durumda olan Türkiye'yi kurtarmak uğrunda gençliğimizi ve bütün yaşantımızı harcamak yerine; bu dünyada güç kimde ise ve biz nerede rahat yaşayacaksak ve bize kim değer veriyorsa onun safında yer almayı tereddütsüz ve hiç rahatsızlık duymadan hatta büyük bir keyifle ve onurla kabul eder ve bu uğurda her şeyimizi feda ederiz. Kuşkuşuz bu dünyada güç Amerika'da. Ve biz oraya ulaşmak için elimizden gelen her şeyi yaparız... Çevremden birçok insan Amerika'ya gitti ve şu anda hem kendileri hem de aileleri çok mutlu. Türkiye denilen kâbusu kesinlikle düşünmek ve de bir daha yaşamak istemiyorlar. Evet... Bu ülkeye bu kadar sinirli ve kırgınız... Buradan giden insanlar bizi unutuyor ve bir daha ailelerinden başka kimseyi arayıp sormuyorlar. Yeni Dünya'ya atılan büyük adımlarının tadını çıkarmaya bakıyorlar. Onlar buradaki yeni neslin gözünde kesinlikle çok güçlü, akıllı, şanslı, kurtarılmış ve ödüllendirilmiş insanlardır. Ve biz burada hâlâ tabularla uğraşıyoruz... Amerika'nın ekonomik boyutunun da bizi cezbettiğini saklamak istemiyorum. Burada senelerce okuyup çalışıp 40-50 yaşında genel müdür olsanız bile alacağınız para bir ayda 1500-2000 dolardan ibarettir. Bu parayla ne kendimize iyi bir hayat sağlayabiliriz, ne de çocuklarımıza iyi bir yaşam fırsatı sunabiliriz... Şimdi soruyorum? Kendimi sorumlu ve vatandaşlık bilincine sahip bir Türk genci olarak görüp(!) bütün bu çarpıklıkları gidermek için neden kendimi yorayım ki? Ben bu bilince sahip olup savaşarak neden kendimi yıpratayım ki? Eğer ben böyle yaparsam, bu dünyada neyi yaşayacağım ve neyi göreceğim? Hayatımı ve gençliğimi neden harcayayım ki? Ve burada yaşamaya mecbur olmadığıma göre neden burada yaşayayım ki? Bir neden söyleyin bana buraları terk etmemem için. Akl-ı selim sahibi bir insanın yapacağı şey, güçlüyü (Amerika'yı) kabul edip onun safında kendisine uygun yeri almaktır." İşte böyle... Gençliğin isyanı bu noktaya gelmiş durumda. Benim neslim bu yaşlardayken memleket elden gitmesin diye kanını döküyordu. Şimdiki üniversiteliler bu memleketten nasıl kurtulacağız diye düşünmekte. Nerden nereye... Hayır, kınama, kıyaslama yapmıyorum, sadece hatırladım, genç okuyucumuzun yukarıya koyduğu ünlem işaretine baka baka hatırladım. Bildiğim tek şey bu gidişata âcilen bir çare bulunması gerek.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.