Avrupa Parlamentosu Başkanı Türkiye'yi Avrupa'da yanlış tanıyorlar deyip durdu. Yanlış bile olsa tanıyorlar. Yanlış bile olsa bir şeyi tanıyorsanız, yanlışınızı düzeltme imkânınız vardır. Ama ya bîhaberseniz? Varlığından haberdar olmadığınız birşeyi nasıl bulacaksınız, bileceksiniz? New York'ta, "Irak'ta Türkmenlerin Kritik Rolü" konulu panelde Kanadalı genç ve başarılı gazeteci Scott Taylor'ı da dinledik. Birinci Körfez Savaşı'ndan beri 19 defa bölgeye giden ve son yolculuğundan yeni dönen Taylor'ın "Among the Others=Ötekilerin Arasında" isimli kitabı henüz piyasaya çıktı. Anlattığına göre 2003 yılının Nisan ayında, ABD'nin işgalinden beş gün sonra, Avustralyalı gazeteci arkadaşıyla beraber, Nusaybin sınır kapısından Irak'a geçmeye çalışıyormuş. Türkiye Irak sınırını kapattığı için kolay bir iş değilmiş bu. Bindikleri çiftçilerle dolu otobüs kontrol noktasında durdurulunca jandarma tarafından indirilmişler, pasaport kontrolünden sonra jandarma komutanı onları sınırı geçmek üzere hazırlanan bir İngiliz televizyon ekibinin yanına katmış, onların küçük otomobiline doluşup yola koyulmuşlar. Yolda İngilizler savaş sonrasında Kerkük'ün petrol yataklarına iki Kürt aşiretinden hangisinin el koyacağı üzerine ciddî ciddî fikir yürütüyorlarmış. Scott Taylor lâfa karışmış: "Peki Türkmenler ne olacak? Onlar hakkında ne düşünüyorsunuz?" İngiliz televizyoncular şaşkınlıkla sormuş: "Türkmenler de nesi?" Taylor Türkmenler'in Irak'taki üçüncü etnik grup olduğunu, nüfusun yüzde 10'unu teşkil ettiklerini, Kerkük'ün ise çoğunluğunun Türkmen olduğunu, bir Türkmen şehri olarak tanındığını anlatınca İngiliz gazeteci heyecanlanmış, "Bu dediklerini ispatlayabilecek belgelerin var mı?" demiş. Taylor da Ankara'dan yeni tedarik ettiği broşürleri, haritaları göstermiş. İngiliz gazeteci hemen uydu telefonuyla Londra'yı arayıp kanalına müthiş haberi duyurmuş: "Kuzey Irak'ta yepyeni bir durum var. Bana programda tam 10 dakikalık süre vereceksiniz." O topraklarda 1500 yıldır var olan Türkmenler "yepyeni bir durum" olarak duyuruluyor! Ne kadar duyurulduysa! Türkmenlerden bu kadar bîhaber olan, Türkmen ismini ilk defa duyan bu insanlar Yeni Zelanda'dan, Fildişi Sahili'nden falan değil, azınlık haklarının savunuculuğunu kimselere bırakmayan Avrupa'dan, entelektüel İngiltere'den geliyor ve üstelik gazeteci, televizyon yapımcısı olmuşlar ve üstelik "Irak'a" haber programı yapmaya geliyorlar. Amerika da böyle "keşfedildi" ya! Binlerce yıldır Kuzeydoğu Asyalıların oturduğu ve Aztek, Maya, İnka gibi ne ihtişamlı medeniyetler kurduğu topraklara bir gün tesadüfen Kolomb ayak basınca Avrupa "Bulduk!" dedi. Ama Türkmenler için "bulduk" bile demeyecekler; Amerika'nın bulunması menfaatlerine hitabetmişti, Türkmenler'in bulunması, bilinmesi ise işlerine gelmiyor. Menfaatlerine orada "kimin, neyin" hizmetkâr olacağını biliyorlar, onları buluyorlar. "Ötekileri" görmezden geliyorlar.