Anayasa Mahkemesi yabancılara gayrimenkul satışını düzenleyen kanunu iptal etti. Kararı memnunlukla karşılayanlar var, doğru bulmayanlar var. Yabancıların mülk edinmelerini büsbütün yasaklamak artık mümkün olmayacaktır. Çünkü malûm, AB ile bütünleşme yolundayız, küreselleşme, yabancı sermaye, mütekâbiliyet... Anayasa Mahkemesi'nin kararını doğru bulmayıp yabancılara gayrimenkul satılmasında beis görmeyenleri dinliyorum, okuyorum. Hepsi küçülen dünya diyor, yirmibirinci asır diyor, mütekâbiliyet diyor. "Bir Türk gidip Fransa'da, Almanya'da, Amerika'da emlâk alamıyor mu? Alabiliyor. O halde?" diye soruyor. Doğru! Yalnız -daha önce de yazdım- bir mühim konu var ki kimse parmak basmıyor. Evet, mütekâbiliyet, yani karşılıklılık... Siz de gidip yabancı bir ülkede ev, arsa alabiliyorsanız, onlar da gelip sizin ülkenizde alabilir. Yalnız, vergi diye birşey var. Bütün gelişmiş ülkelerde emlâk vergileri küçümsenmeyecek meblâğlardır. Bizim unuttuğumuz nokta burası. Kimsenin aklına gayrimenkul vergilerini gözden geçirmek gelmiyor mu? Memleketimizdeki asıl mesele gayrimenkul vergilerini emlâkın gerçek değeri üzerinden, adaletle toplayamamaktır. Gayrimenkul vergilerimizi gelişmiş ülke standartlarına yaklaştırarak ve hakkıyla toplayarak, topraklarımızı "beleş mal" konumundan çıkarmak zorundayız. Mütekâbiliyet var deniyor ya; gerçek mütekâbiliyet ancak vergi meselesini hallettiğimiz zaman hâsıl olur. Çünkü kendini bilen hiçbir ülkede "beleş mal" yoktur. Meselâ, Amerika'da gayrimenkul vergileri binde 30-50'den başlar, binde 100-140'a kadar çıkar; Türkiye'de binde 1, binde 2'dir. Buyrun karşılaştırın! Realite böyleyken mütekâbiliyetten bahsetmek gülünçtür. Amerika'da arsa, ev, dükkân ne alırsanız alın ömür boyu kira öder gibi vergi ödersiniz. İşinize geliyorsa alın! Ödemezseniz devlet malınıza el koyar, satışa çıkarır. Vergiyi beyannâmeyle, siz kendiniz takdir etmezsiniz. Mahallî yönetimin, aldığınız gayrimenkule biçtiği değeri vermek zorundasınız. Şehre, semte göre, vergilerin yüksek olduğu yerler var, daha düşük olduğu yerler var. Genel olarak bu değer, o mülkü kiraya vermiş olsanız alacağınız kira bedelinin yarısıdır. Meselâ, bir daireniz var, aylık 1000 dolar kira getirebilir. Bu dairenin aylık vergi tutarı 500 dolar civarındadır. İster kiraya verin, ister kendiniz oturun, ister boş tutun, her ay devlete 500 doları tıkır tıkır veriyorsanız hangi milletten olursanız olun! (Emlâk vergisi yıl içinde dört taksitte ödenir, miktarın zihinlerde iyi canlanması için "her ay" dedim.) Bu vergiyi ödeyemem diyorsanız, ödeyebilecek olana satarsınız, olur biter. Türkiye'deki oran ABD yahut Avrupa'daki ile aynı olmayacaktır elbette ama gelişmiş ülkelerle aramızda "bu kadar büyük vergi uçurumu" da ülkemiz topraklarını sebil derekesine düşürmektedir. "Gayrimenkulü alan cebine koyup sınır dışına çıkarmayacak ya..." deniyor. Devletin, vergisini dosdoğru toplayamadığı toprak yağmalanıyor demektir ki, ha içerde olmuş, ha dışarda. Vergi kamunun hakkıdır ve hizmet olarak millete geri döner; ancak o zaman yabancılara satılan toprak "içerde" kalmış sayılır. Gerçekçi olalım. İsteyen yabancılar, kanunlarımızın koyduğu şartlar çerçevesinde, ülkemizden mülk alabilir. Ama illa ki vergi sistemini düzene koymamız gerek. Yoksa bunun adı mütekâbiliyet falan olmaz, topraklarımızın yağmalanması olur.