Yardımseverlik metodları

Başlıca iki metod var önümüzde. Birinde yardım dernekleri var, kendilerini ilânlarından tanırız; uygun gördüğümüze, aklımıza yatana çekimizi yazar postalarız. Onlar, ilânlarında belirttikleri üzere, toplanan paraları ihtiyaç sahiplerine ulaştıracaklardır. Ulaştırdıklarını düşünür, insanî -veya dinî- görevimizi yapmış olmanın rahatlığını hissederiz. Kolay ve modern bir usuldür bu. Bütün dünyada böyle dernekler faaliyettedir. Bu metod son olaylarla ciddî şekilde sorgulanır oldu. Güvenler sarsıldı, şüpheler depreşti. İkinci metod aracısız yardım. Vericiden alıcıya. Verilecek olan neyse, kuru gıda, kırtasiye, nakit para kamyondan, dükkândan, elden ihtiyaç sahiplerine dağıtılıyor. Birinci metod sorgulanıyor ya, ben bu ikinci metodun da sorgulanmasını istiyorum. Sık sık ekranlara, gazete sayfalarına yansıyan görüntüler tam mânâsıyla bir perişanlık çünkü. Geçen gün küçücük çocuklar okul eşyası almak için adeta canları pahasına mücadele veriyordu. Ezilenler, ağlayanlar, kavga edenler, bu kadar eziyete eli boş kalanlar... Bu görüntülerden utanmamız lâzım. Endonezya'daki Ramazan yardımı dağıtımı sırasında izdihamdan 21 kişinin öldüğünü düşünerek teselli bulabilirsiniz belki ama neresinden bakarsanız bakın, bu şekilde tezahür eden yardımseverlik insan şahsiyetine, gururuna, izzetinefsine aykırıdır. Yardım gibi bir büyük sevabı âdileştirmektedir. Yardım, hayır olmaktan çıkmakta çile haline gelmektedir. İnsanları bir yere toplayıp yahut bir dükkânın önüne, bir kamyonun çevresine yığıp, kuyruklarda bekletip yardım dağıtmak usulünün yasaklanmasını teklif ediyorum. İnsanoğlu böyle bir muameleye lâyık değildir. Yoksul insanları bu şekilde teşhir ve tezlil etmeye kimsenin hakkı yoktur. Bizim dinimizde bir elin verdiğini öteki el farketmez! Hayır yapacaksak, yardım yapacaksak bunu edebiyle, kimseyi rencide etmeden, kimseye eziyet etmeden yapmalıyız ki bunun en iyi yolu tesbit edilen ihtiyaç sahiplerinin adresine teslimdir. Binlerce kişilik düğün organize edenler, düğünlerde şu kadar baş koyun, dana kesip kazanlarla pilav pişirenler, gelinlere boyunlarında bilmem kaç kilo altın taşıtanlar, dolarları havalara savuranlar... Sonra yüzlerce memurun istihdam edildiği kamu kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, belediyeler bir kamyon erzakın dağıtılmasını da insanca becerebilmelidir.