Bir sahil kasabamızda, motelin küçük lobisinde ilköğretim çağı çocukları televizyon seyrediyordu. Altı çocuk... Ekrana peş peşe müzik kliplerinden parçalar geliyor. Cep telefonu sesi reklamı gibi birşeydi sanırım. Hani "şu sesi istiyorsanız şu numarayı arayın" falan deniyor ya... Günün moda şarkıları geçit resmi yaptı, derken... baktım, mehter marşı klibi yayına girdi. "Ceddin deden, neslin baban...." Mehteran Bölüğü'nün haşmetli vuruşları, savruluşları. Oturan çocuklara sordum: "Bu çalan nedir, biliyor musunuz?" Hepsi dönüp "Kim bu densiz?" dercesine bana baktı. Sorumu tekrarladım. 11-12 yaşlarında altı çocuk... Birinci çocuk omuzlarını silkti. İkinci çocuk "Bilmiyorum" dedi yiğitçe. Üçüncü çocuk hâlâ boş gözlerle yüzüme bakıyordu. Dördüncü çocuk heyecanla "Osmanlı şeyi..." dedi. Beşinci çocuk "Davul-zurna çalıyorlar." diyerek müzik bilgisini sergiledi. Altıncı çocuk sorumu duymamazlıktan geldi. O sırada ekranda klip değişti. Çocuklar beni anında unutup hep bir ağızdan heyecanla bağırdı: "Hiii! Jennifer Lopez!" Vaziyet budur! Doğru cevaba en fazla yaklaşarak "Osmanlı şeyi..." diyen dördüncü çocuğu kutlarım! Sonra... Ege'deki ilçelerimizden birinde Hükûmet Konağı önünde yeni ders yılının açılışı merasimine katıldım. Yedinci ve sekizinci sınıf öğrencilerinden kırk-elli kişilik bir grup, başlarında müdürleri, öğretmenleri, ilçe Millî Eğitim Müdürü filan tören alanına geldi. Göndere bayrak çekilecek, Atatürk heykeline çelenk konacak, İstiklâl Marşı okunacak. Öğrenciler ve öğretmenlerle beraber saygı duruşuna geçtik. Ardından İstiklâl Marşı... Çoktan beri memleketimde İstiklâl Marşı söylememiş olduğumdan şevkle ağzımı açıyordum ki... "Koorkma..." O da nesi? Karşı duvarın dibine yerleştirilmiş iri bir teypten İstiklâl Marşı yükselmeye başladı. Ağzımı yumdum hemen. Kusursuz bir orkestra, mükemmel bir koro... Öğrenciler hiç üzerlerine vazife değilmişçesine kasetten yayılan marşı sessizce dinlediler, sonra "Rahat!..." Rahat mı? Neresi rahat? Tören alanındaki kravatlı, takım elbiseli zevâtın yakasına yapışmamak için kendimi güç tuttum. Bu öğrenciler millî marşlarını söyleyemiyor mu? Hatalı da, kusurlu da olsa, bu orkestranınki kadar mükemmel olmasa da millî marşlarını kendilerinin söylemesi gerekmez mi? Müzik dersi görüyorlar, öyle değil mi? Altı sene, yedi sene boyunca müzik derslerinde ne öğrendiler? Bir İstiklâl Marşı'nı öğrenemedilerse neyi öğrendiler? Yoksa müzik dersinde de Jennifer Lopez'in şarkıları mı terennüm ediliyor? Törenlerde millî marşını bağıra bağıra söylemeden yetişen nesilden bu vatanı bağrına basması, bu devleti sahiplenmesi, bu millet ile dertlenmesi, bu millet ile gururlanması nasıl beklenecek? Yeni ders yılının açılışında İstiklâl Marşı'nın "canlı" olarak okunmayıp teypten dinlenilmesine, bu ruhsuz törene bir mânâ veremedim, yadırgadım, ayıpladım. Evet, vaziyet budur. Bugünlerde ortalıkta eğitimde yeni arayışlar, eğitim sistemimizdeki çarpıklıklar gibi konu başlıkları dönüp duruyor ya, bu iki müşahedemi lütfen not edin bir tarafa. Yeni neslin, kültür varlıklarımızdan bu kadar bîhaber yetişmelerinin önüne geçmek için alınacak tedbirler vardır, sanırım.