Son yıllarda Amerikan televizyonlarında "terörist" diye günlerce, haftalarca ekranlara getirilen, gazete, dergi sayfalarında sergilenen esmer, sakallı çehrelerden, Müslüman isimlerinden yorulmuştuk, incinmiştik. Şimdi bizim televizyon ve gazetelerimiz terörist lâfları arasında çarşaflı kadınlarla dolup taşıyor. Yalnız, Allah için, Amerikan basınında teşhir edilenler suçları sabit görülenler olmuştur, olmaktadır. Bizdeki çarşaflı hanımlar hakkında ise henüz kesinleşmiş bir suç yok. Kimi şahit, kimi gözaltında, kimi sorgudan sonra serbest bırakılıyor, ama olsun! Çarşaflı bir kadın götürülüyor mu, basın deklanşöre, çalıştırın kamerayı, yayınlayın gazetede, televizyonda... Aralarından biri, birileri gerçekten suçlu bulunup tutuklanabilir, mahkemeye çıkarılabilir ama bu aşamada ekranların ve gazetelerin bu işgüzarlıkları, konan yayın yasağına da, insan haklarına da aykırı değil mi? Hukuka göre, suçlu olduğu ispatlanana kadar herkes suçsuz kabul edilmez mi? Her gün bir değil, bir düzine çarşaflı kadın teşhir ediliyor. Hatıra olsun diye topluca çektirdikleri fotoğraflar basılıyor. Hatta manşeti süslemek için, başlığın fotoğrafı olarak, başlığın "logosu" olarak çarşaflı kadın kullanılıyor. Kadının kim olduğu, adı falan belli değil, mühim de değil! Mühim olan çarşaf giyiyor olması. Çarşaf İstanbul'daki terör olaylarının sembolü haline geldi birden. Terörist eşittir çarşaf oldu. Bütün çarşaflılar suçlu! Çarşafı beğeniriz, beğenmeyiz, o ayrı; ama çarşaf bizatihî suç unsuru mudur? Çarşaflılar potansiyel suçlu demek midir? Yani o karelerde kullanılan kadın ya da kadınlar tutuklandı mı, gözaltında mı, şahit mi, komşu mu, akraba mı, nedir, belli değil, önemli de değil! Sadece o haberin, o başlığın yanında kara çarşaflı bir resim olsun. Bir de sakallı, sarıklı erkekler... Bakın son günlerin gazetelerine... İlkokul sıralarındayken "komünist" deyince gözümün önünde canavar gibi birşey canlanırdı. Şeklini, şemâlini tam bilemediğim ama böyle kara, kapkara, iri, ipiri bir şey! Tehlikeli birşey! Sonra büyüdüm ve komünizmin bir ideoloji olduğunu, komünistin de herkes gibi insan olduğunu öğrendim. Komünizm yıkıldı, gitti. Olan bitenlere bakınca dünyaya yeni bir canavar mı lâzım acaba? diye akla geliyor. Yeni bir tehlike? Kapkara birşey? Komünizmin soğuk nefesini hissettirdiği Soğuk Savaş dönemi sona erdi. Dünyaya yeni bir düzen verilmekte. Ne var ki yeni dünya düzeni eskisinden daha tehlikesiz, daha emniyetli, daha huzurlu günler getirecek gibi görünmüyor. Yeni dünya düzeninde yeni tehlike olarak İslâmiyet öne sürülmüştür. "Gerçek İslâmiyet değil bu, radikal İslâm, siyasî İslâm" falan deniyor ama ne zaman, nerede bir Müslüman ülke adı geçse, bir ezan sesi duyulsa, namaz kılanlar görünse mutlaka bir savaş lâfı vardır, terörist lâfı vardır, intihar bombacısı lâfı vardır. Ve bugün de, belki bir yerlerdeki ilkokul çağı çocuklarının aklına, İslâmiyet denince, Müslüman denince canavar gibi birşey gelmektedir. Gerçi canavara ne gerek var? Masallar bizim zamanımızda kaldı; aklına kara sakallı, kara çarşaflı bir terörist gelmektedir İslâm dini yeni bir tehlike, yeni bir tehdit olarak sunulmak isteniyor. Yeni dünya düzeninin birinci maddesi sanki budur. Üzücü olan bu sunuşa bizim basının marazî bir iştahla aracılık etmesidir.