Yılan hikâyesi

A -
A +

Piton yılanı... Adı Pakize... Soru çok: Kaçtı mı, kaçırıldı mı? Basit bir ihmal vakası ile mi karşı karşıyayız yoksa organize bir suç çetesinin eylemi mi bu? Yoksa başşehrimizde bir de Piton Çetesi mi var? Kendi isteği ile mi kaçtı, zorla mı kaçırıldı? Kocaya mı kaçtı? Artist olmak için sirke mi kaçtı? Şehir dışına mı kaçtı? Yurtdışına mı kaçtı? Bir soru da şu: Kene mi daha tehlikeli, piton mu? Altı metrelik piton yılanı nasıl sırra kadem basar? Hadi cam yuvasının kapısı "kazara" açık bırakıldı. Oradan süzülüp dışarıya çıkacak, iç avluyu, dış avluyu geçecek... Altı metrelik yılan çita gibi seğirtemez, koşamaz ki! Peki, bu ağır aksak seyr-ü seferi sırasında hiçbir Allah'ın kulu görmedi mi kendisini? Solucan aramıyoruz! Televizyonların sabah kuşağındaki kadın programlarına, hayvanat bahçesindeki günlerinin görüntülerini koyup çağrı yapsak: "Evine dön Piton!" Ya da "Bu pitonu görenlerin insaniyet nâmına..." Faydası olur mu? Kendi rızasıyla, hür iradesiyle gittiyse olmaz, zira Ankara'nın engebeli, hararetli coğrafyasında sereserpe dolanmaktan mutludur. Fakat bence kaçırıldı. Satılacak. Hatta satıldı bile. Biz boşuna konuşuyoruz. Bir piton sucuk olmak için fazla lükstür ama ayakkabı, çanta olmak için birebirdir. Ondaki deri kimde var? Temennim o ki iç piyasada kullanılsın! Bir de İtalyan ayakkabısı olur döner gelirse?! Hayvanat bahçesinin pitonsuz kaldığına mı yanarız o zaman, bizim yılanımızın kat kat yüksek fiyata piyasaya geri girdiğine mi? Ham madde bizden, mamul madde ithal! İllallah bu usulden! Sanayii tesislerimizden, arazilerimizden, kıyılarımızdan, müzelerimizdeki sanat eserlerinden sonra hayvanlarımız da birer ikişer yabancı pasaporta geçmese bari. Gayrimenkuller bitti, sıra menkullerde mi? Bunun arslanı var, kaplanı var, fili var. Onlar da nasıl "yürütülür" demeyin. Minareyi çalan kılıfını hazırlamıyor mu hep? Altı metrelik pitonun sokulacağı torba bulundu ya! Her cüsse için münasip bir kılıf vardır. Hırsızlık çeşit çeşit. Kimi yoldaki kadınların çantasını kapıp kaçar, kimi eve girer beş bilezik çalar, kimine beş bilezik yetmez kuyumcuya girer, kimi kapıların önünden ayakkabı, tercihan erkek ayakkabısı çalar. Evin demir kapısını omuzlayıp götüren de oldu. Biri de sokakta duvara dayanmış uyuyan adamın yanındaki bastonu çaldı. Bunlar adi hırsızlıklardır. Bir de "nitelikli" soygunlar var. Ne demekse bu? Nitelikli hırsızlığa soyunanların kimi müzeye girer kaç bin yıllık çanağı çömleği çalar, kimi hayalî ihracaat yapar, kimi naylon fatura düzenler, kimi zimmetine para geçirir, kimi ihaleye fesat karıştırır. Bazen sırlar, sorular, belgeler çalınır. Başkasına ait ilmî makale ya da kitapları aşıranlar da gayet nitelikli hırsızlardır. Yalnız Piton hırsızlığı hangi sınıfa giriyor, nitelikliye mi, niteliksize mi, karar veremedim. Yine de, her ihtimale karşı, cami avlularına da bakın derim. Ya da Hayvan Sevenler Derneği'nin kapısı önüne... Ömür çok, bekleriz. Zaten zehirsiz! Tatlı dil kullansak çıkar mı acep? Adı Pakize imiş. Benim de sıcak başıma vurdu. Ya da yeni moda deyişle: Termal stres yaşıyorum! İlâhî piton!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.