Memleketten HABER VAR
Behçet FAKİHOĞLU - 58
Çok sayıda antik kente ev sahipliği yapan Burdur, tarihî eserleri ve diğer güzellikleri ile turizm açısından keşfedilmeyi bekliyor
Isparta-Burdur arası Dağ Yolu'ndan 25 kilometre. Burdur Gölü ve şehir, yukarıdan çok güzel bir manzara oluşturuyor. Burdur, diğer küçük şehirler gibi, kolay, sakin ve insanı rahatlatan bir kent. Teke Yöresi olarak bilinen bölgenin kültür başkenti sayılan Burdur, tarihi, doğal ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çekiyor. Birçok medeniyetin izlerini taşıyan Burdur'da gözüme çarpan bu anlamlı yazıyı paylaşmak isterim: "Bur(ada)dur, çünkü burası Burdur, her şeyin en güzeli burada bulunur"
Biraz yüksekte bulunan Pazar Mahallesi'ne çıkıyoruz. Şehrin eski merkezi burası. 1300 yılında Hamitoğlu Dündar Bey tarafından yaptırılan Ulucami, saat Kulesi burada. Mahallenin diğer kısımları ve sokakları da tarih kokuyor...
MÜZEDE 60 BİN ESER MEVCUT
60 bine varan eser sayısıyla, ülkemizin en önemli müzelerinden olan Burdur Müzesi'ni bizzat Müdür H. Ali Ekinci gezdiriyor, izahatlarda bulunuyor. Burdur Müzesi'ndeki buluntular, M.Ö. 7000'den günümüze kadar 9 bin yıllık bir geçmişin tarih ve kültür hazinesi. Hacılar, Kuruçay, Höyücek Höyükleri; İncirhan Bubon ve Sagalassos merkezlerinde ve başka yerlerde bulunan çok etkileyici eserler bu müzede sergileniyor.
TABİAT HARİKASI GÖLLER
Şehir merkezinin hemen yanında, Türkiye'nin en derin göllerinden biri (yer yer 100 m.) olan Burdur Gölü bulunuyor. Su sporları için de değerlendirilen, sit alanı olarak ilan edilen Burdur Gölü 85 çeşit kuş türünü barındırırken, burada 300 bin civarında kuşun yaşadığı söyleniyor. Denizden bin metre yükseklikte bulunan ve bol bol yayın balığı avlanan Gölhisar Gölü, Denizli sınırında bulunan Kocayayla Gölü; yaban hayatı koruma alanı, kuşlar için önemli kışlama ve üreme yeri ve suyu tatlı olan Karataş Gölü; yine birçok kuş türüne ev sahipliği yapan Yarışlı Gölü...
1193 metre yükseklikte bulunan, dünyanın en temiz 2. gölü, Türkiye'nin en temiz ve en derin göllerinden tektonik Salda Gölü, başka bir tabiat harikası.
Karacaören ve yapraklı barajları da bunlara başka güzellikler katar.
Burdur'dan Kozluca'ya gidiyoruz, harika bir tabiat, yeşillik, haşhaş tarlaları... Kozluca'yı geçiyor, ormanlık alandaki sayfiye yerinde Korunga ve Süt Festivali'ne gidiyoruz. Yerel kıyafetler içindeki vatandaşlar hem piknik yapıyor, hem de kaynaşma imkanı buluyor. Festival komitesi tarafından vatandaşlara etli pilav, helva ve ekmek dağıtılması da bir başka güzellik...
Festival alanından, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Karakaya'nın Yassıgüme Köyü'ndeki evine gidiyoruz. Birlik Başkanı Kamil Özcan da orada. Mükellef bir sofra hazırlanmış. Nefis bir tarhana çorbası, yoğurt, peynir, tahin, pekmez. Hepsi doğal, hepsi hormonsuz...
Aynı şekilde, kendi köyü, Taşkapı'da yaptığı süt fabrikasını görmeye gittiğimiz Borsa Başkanı Baki Varol da bizi kiraz bahçesine götürüyor, elleriyle topladığı kirazları ikram ediyor. Yanında da, Ağustosta çocuklarını evlendirerek dünür olacaklarını öğrendiğimiz Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Yusuf Keyik, sohbetlerine doyum olmuyor...
İNSUYU MAĞARASI
Tekrar Burdur'a dönüyor, Antalya yolu üzerinde bulunan İnsuyu Mağa-rası'na gidiyoruz. Burası turizme ilk açılan mağaralarımızdan. Karstik yapının zamanla erimesi ve aşınması sonucu, mağara içinde sarkıt ve dikitler meydana gelmiş. Çeşitli yönlere açılan girintili-çıkıntılı dehlizler bulunmakta. Eskiden bu dehlizlerde küçüklü-büyüklü 9 adet göl, bu göller arasında kesintisiz bağlantı ile bir akış varmış. Suyu karbonatlı maden suyu olan bu göller de küresel ısınmadan nasibini almış, dehlizlerin dibinde az miktarda su gördük.
YEŞİLBAŞ KÖYÜ VE AĞLASUN
Mağaradan ayrılıyor, fasulyeleri ile ünlü Çine Ovası'ndan geçiyor, Yeşilbaş ve Ağlasun istikametine doğru gidiyoruz. Yeşilbaş, adı gibi yemyeşil, kirazlarıyla meşhur. İngiliz Kraliyet ailesine de buradan kiraz gittiğini söylüyorlar. Yeşilbaş ve Ağlasun, yeraltı suları bakımından da zengin, alabalık tesisleri ile ünlü.
Biraz sonra Ağlasun'a varıyoruz, burası daha da güzel, belki de Burdur'un en güzel ilçesi. Ağlasun'un yeşili Rize'yi aratmıyor. Meydanda bin yıllık çınar var, korumaya alınmış.
HER YER TARİH KOKUYOR
Ağlasun'dan tırmanarak, dağın dibinde bulunan Sagalassos antik kentine varıyoruz. İkinci Efes olabileceği söylenen bu antik kent, şimdiden turizmin gözdesi. Balbura, Kremna, Sia, Milias, Kibyra antik kentleri, tarihi eserleri ve diğer güzellikleri ile turizmimiz için büyük önem taşıyan Burdur'un da keşfedilmeyi beklediğini söyleyebiliriz.
BURDUR ALACA DOKUMALARI
Burdur'un bir başka güzelliği ise yüzdeyüz pamuktan ve el tezgahında dokunan Burdur alaca dokumaları. Buldan bezinden daha ince ve narindir. Renklerinden dolayı "alaca" denmiş.
Sagalassos Türkiye'nin ikinci Efes'i olmaya aday
Ağlasun ilçesinin 7 kilometre kuzeyinde bulunan Sagalassos Antik Kenti, Roma döneminde o bölgenin en önemli şehri imiş. 1989 yılından beri kazı çalışmaları devam eden antik kentin tiyatrosu, kütüphanesi, tapınağı, hamamı ve çeşmesi gün yüzüne çıkarılmışken; tarihî şehrin büyük kısmının henüz çıkarılmadığı, kazıların uzun yıllar alacağı söyleniyor. Türkiye'nin ikinci Efes antik kenti olmaya aday gösterilen tarihî yer, şimdiden turizmin gözdesi olmuş durumda...
Haldun usta, Burdur'un Ceviz Ezmesi'ni tanıttı. Ceviz Ezmesi
Burdur'a uğrayanların tadına bakmadan dönmediği, Burdur'a özel 'Ceviz Ezmesi'nden söz etmeden olmaz. Bunun için Berk Şekerleme'den Haldun Gürcan'ı dinliyoruz. Ceviz ezmesi; ceviz, irmik ve şekerin eşit miktarda karıştırılmasından oluşuyor. Minerallerin, havanın etkisiyle yağlı ve özel aromalı olan Burdur cevizi tercih edilmeli. İrmikte de Burdur'un sert buğdayı tercih edilir.
Ceviz ayıklanır, ezilerek hazır hale getirilir. Şekere su ilave edilerek, kaynar şerbet haline getirilir; içine hazırlanmış ceviz ve irmik katılır, karıştırılır, tepsiye konarak soğumaya bırakılır.
Haldun Gürcan, bu ezmenin antioksidan olduğunu, kalbe, beyne, damarlara iyi geldiğini; kemikleri, dişleri ve saçları canlandırdığını; ağız kokusunu, kabızlığı ve gazı giderdiğini, enerji verdiğini söylüyor.
Patenti Burdur'a ait Ceviz Ezmesi'ne her taraftan talep geliyor ve bu talepler karşılanıyor.
Burdur Şiş Kebap
Burdur'un zengin bir mutfağı bulunuyor, fakat 'Burdur şiş'in ayrı bir yeri var. Burdur şiş, Adana ve Urfa'da yapılan ve aynı adla bilinen kebaplara benzemekle birlikte, burada daha kısa ve ince şişler kullanılır. Kardeş Kebap Salonu'ndan Ercan Gül Ustanın belirttiğine göre; dana ve kuzunun en güzel etlerinden yapılmış kıyma alınır, karıştırılır, tuz ile yoğrulur (tuzdan başka hiçbir şey katılmaz), sıkıştırılıp şişlere takılır, mangal kömüründe pişirilir, pidenin arasında servise verilir.