1949 yılından beri Çin işgali altında bulunan Doğu Türkistan'ın Gulca vilayetinde Çin işgalcileri tarafından 05.02.1997 tarihinde, bir katliam gerçekleştirildi. 5 Şubat 1997 Çarşamba gününün Kandil Gecesi olması münasebetiyle, bir evde toplanarak Kuran-ı kerim okumakta olan bir grup Doğu Türkistanlı kadın, kendilerine güvenlik güçleri adını veren canilerin ani baskınına uğradılar. Bu kadınlar yaka-paça alınarak dövülerek polis merkezine götürüldüler. Bu duruma tepki gösteren halkın polis merkezinin önüne gelerek sözde güvenlik güçlerinin suçsuz yere tutuklamak istedikleri kadınların serbest bırakılmasını istemeleri üzerine iki Doğu Türkistanlı kadının cesedi kalabalığın önüne atıldı. Bu insanlık dışı davranışların akabinde galeyana gelen silahsız halkın üzerine makineli tüfeklerle yaylım ateşi açıldı. Bu şiddetli kurşun yağmuru altında yüzlerce masum Türkistanlı hayatını kaybetti. O günlerde çeşitli sebeplerle Doğu Türkistan'da bulunan yabancı ülke temsilcilerinin, uluslararası kuruluşlar ve dış basının verdikleri haberlere göre, Çin'in sözde güvenlik kuvvetleri Gulca ayaklanması sırasında 400 Doğu Türkistan Türkünü olay yerinde şehit etmiş, pek çoğunun ağır yaralanmasına sebebiyet vermiş ve ilk aşamada 2000 kişiyi tutuklamıştır. Şehit olan 400 kişinin 16'sı, havaların aşırı soğuk olması nedeniyle üzerlerine sıkılan tazyikli su nedeniyle donarak şehit olmuş, 90'ı dövülerek şehit edilmiş ve 160'ı da halkın güvenliğini sağlaması gereken güvenlik güçlerince açılan ateş sonucu şehit edilmiştir. Bütün bu yaşanan insanlık dışı uygulamalardan sonra Çin yönetimi, Gulca ve civarındaki bütün doktorlara bir genelge göndererek, ayaklanma sırasında yaralananların tedavilerini yasaklamış, tedavi edenlerin ağır cezalara çarptırılacağını duyurmuş ve böylece pek çok Doğu Türkistanlının gerekli acil tedavileri göremeden hayatını kaybetmelerine veya sakat kalmalarına sebebiyet vermiştir. Aynı gece yapılan ev baskınları olayının sadece Gulca vilayetinde değil, eş zamanlı olarak birçok vilayet ve bölgelerde de yapıldığı ve sudan bahanelerle insanları evlerinden çıkartıp uluorta kurşuna dizdikleri haberleri de alınmıştır. Bizler, Turan İllerinden Doğu Türkistan'da, Türk olmaktan başka bir suçu olmayan kardeşlerimize yapılan bu insanlık dışı vahşeti unutmayacağız ve kendisini Türk hisseden hiç kimse de unutmamalıdır. > Ali İhsan ÖZTÜRK Safranbolu'da yatırımlar engele takılıyor Safranbolu Belediye Başkanı ve Kaymakamına; UNESCO'nun "Dünya Mirası Kentler" listesinde olan Safranbolu'muzda, turizm alanındaki yatırımlar, mevzuat engeline takılıyor. Şehrimizin turizm ihtiyacına cevap verecek ve birçok kişiye istihdam sağlayacak Bağlarbaşı'ndaki 5 yıldızlı otel projemiz, maalesef SİT alanı ve 2 kat inşaat ruhsatı engeline takılıyor. Halbuki Bağlarbaşı'ndaki tarihî konaklar 3 kat üzerinden inşa edilmiş iken, neden yeni tarihî görünümlü bina inşaatlarına 2 kat ruhsatı verildiğini anlamak mümkün değil! Bu konuda Safranbolu Belediyesi'nin, Kaymakamlığın ve Anıtlar Yüksek Kurulu'nun ortak bir çalışma başlatarak, yatırımların önünü açacağına inanıyoruz!!! > Bir vatandaş Yeni öğretmen atamaları tatminkâr olsun Milli Eğitim Bakanlığı'na; Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı açıklamada, atanamayan öğretmen adaylarının durumu göz önünde bulundurularak, haziranda atama yapılacağı belirtiliyor. Fakat aralıkta yapılan atamada, 10 binin 7 bini sözleşmelilerden alınmıştı. Bu haziran atamasında da 10 bin kadronun 9 bini sözleşmelilerce doldurulacak. Bu durum ortadayken, nasıl hâlâ yeni atamadan söz ediliyor, anlamıyoruz. Haziran ataması öne alınmalı, ardından da yeni bir atama yapılmalıdır. Biz atanamamış öğretmenler için ciddi bir şeyler yapılsın artık. KPSS'den 85 puan aldım, hâlâ atamayı bekliyorum... > Atamayı bekleyen bir öğretmen Üşüyoruz!.. Afyonkarahisar Belediye Başkanlığı'na; Afyonkarahisar'a yeni otogar yapıldı, ne güzel, hayırlı uğurlu olsun. Eskisi şehir içinde kaldığı için yıkıldı. Ancak bu çok soğuk havalarda, Afyon'da çalışan, Çobanlar-Çay-Bolvadin-Sultandağı-Şuhut ve bu ilçelerin kasaba ve köylerinde ikamet edenler, buralara gitmek isteyenler, yol üzerine çıkıp araba beklerken, Afyonlu tabiri ile "dıdılıyorlar" (üşümekten titremek). Eski köy garajından Ördek Camii'ne kadar, sığınacak bir kulübe bile bulunmuyor. Bazen arabayı kaçırıyoruz, 45 dakika donuyoruz. Hiç olmazsa bu güzergâhta, kış çıkmadan 2-3 tane rüzgârı kesecek kapalı durak yapılamaz mı? > Reklamcı