‘Yakılacak diploma!'

A -
A +

Ben, eğitime önem veren, hele hele öğretmenlik gibi kutsal sayılan bir mesleğe değer veren; ama önemsenmeyen, dikkate alınmayan, binbir ümitle okulunu bitirip, öğretmenlik görevine atanmalarını bekleyen genç, dinamik öğretmen adayı iki çocuğun babasıyım. Oğlum, Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Fizik Öğretmenliği Bölümü'nü bitirdi; kızım, Niğde Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü'nü bitirdi. İkisi de MEB Talim Terbiye Kurulu'nca hazırlanan 33 kredilik Sınıf Öğretmenliği Sertifikası'na sahip. 2001 yılı içinde yapılan KMS'ye katılarak 63'er puan aldılar. 0-100 puan alan Sınıf Öğretmenliği mezunları atandı, bu çocuklar atanmadı. Bunun için,Talim Terbiye Kurulu'nun hazırladığı Atama Yönetmeliği gerekçe gösterildi. 2002 yılı içerisinde yapılan KPSS'ye katıldılar, yine aynı puanı aldılar. Bu defa da atanmalarını bekledik, yine olmadı. Gerekçe yine aynı... Peki beyler; bizler, sizin hazırladığınız yönetmeliğe saygı duyar iken, 2002 yılı için alınan 5 bin kişilik kadroya dahil olmamalarına gerekçe ne idi? Efendim Fen-Edebiyat mezunları uzun süredir beklemekte imiş... Durun beyler durun; benim çocuklarım da uzun süredir (3 yıl) beklemektedirler. Sizin belirttiğiniz yönetmeliğe uygun oğlum var. Sakın yanlış anlaşılmasın; Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının atanmasını ben de çok istiyorum, benim kızım da onlardan. Ama o da atanmadı. Her iki şekilde de mağdur edilmem reva mı? Geçmiş yıllarda yapılmış atamaları şöyle bir düşünür müsünüz? İlgisiz her meslekten, hem de sınavsız... Benim çocuklarımın aldığı diplomaların yetersiz olduğunu söyleyebilir misiniz? "Diplomaları yak" mı diyeceksiniz? Ama yağma yok! Sonuna kadar mücadelem devam edecek, hem de tüm Türk gençleri için... > Şerafettin Özkan - NEVŞEHİR Bizi bu tehlikeden kurtarın Sayın Mesut Yılmaz'ın dikkatine; Rize/Merkez Küçükçayır Köyü Çatum Mahallesi mevkiinde bundan 4 yıl önce bir taş ocağı açıldı. Bu ocak, geçen dere yatağının önünü kesti, tahminen 50 metre yükseldi. Bilindiği gibi buralarda yağış çok fazla, dağlardan yağışla gelen hafriyat o ocak yüzünden aşağıya geçememekte. Bu durum da Çatum mahallesini tehdit etmektedir. Yetkililere müracaat etmemize rağmen bir sonuç alamadık. Bu dere yatağının açılmasını istiyoruz. Dere tehlikesine karşı DSİ'ye müracaat ettik, gelip baktılar; bir istinat duvarının yapılacağını söylediler. Ama bu hususta da bugüne kadar bir şey yapılmadı. Mahallemizde bulunan okul, cami, çay alım evi ve evlerimiz tehdit altındadır. Bu nedenle bir an önce bu dere yatağının açılmasını ve istinat duvarının yapılmasını istiyoruz. > Mahalle sakinleri adına Hasan Esir - RİZE Bu kadar zenginiz de... Sinop'un Durağan ilçesindenim. Bu ilçede bir yıldır 25 bin liralık madeni paralar geçmiyor, diğer yerlerde olduğu gibi... Mesela Devlet Hastanesi'nde Bağ-Kur'luya 880 bin liralık fiş kesiliyor, 900 bin lira alınıyor. Bakkaldan 825 bin liralık sigara alınıyor, 850 bin lira ödeniyor. 25 bin lira geçmiyor, para üstü ödenmiyor. Vergi ödüyoruz, küsuratlı çıkıyor, para üstü verilmiyor. Elektrik, su faturaları da öyle... Halbuki esnafta o kadar 25 binlik var ki... Benim şekerci dükkanım var, on milyondan fazla 25 binliğim var. Ne bankaya, ne de esnafa veremiyorum. Bunlar milli servet değil mi? Hele resmi dairelerde bu paralar hiç geçmiyor. Nedense memurlarımız altına yakın değil de, üstüne yakın bir rakam istiyor. Kalan küsurat da onlara. 25 bin liralık ekmek zammına bütün medya, meclis ve işadamları karşı çıkıyor da, halkın bu şekilde soyulmasına kimse ses çıkarmıyor... > Duyarlı bir vatandaş - Durağan / SİNOP Avrupa Birliği neyi değiştirecek? Avrupa Birliği'ne girersek bütün dertlerimizden kurtulacağımız söyleniyor. Çok merak ediyorum; AB'ye girersek işsizlik mi azalacak, gençler üniversiteye mi girecek, ucuzluk mu gelecek? AB birçok işletmenin kapanmasını istiyor, bu durumda kısa zamanda işsizlik daha da artmaz mı? İşsizler ordusuna yenileri ilave olmaz mı? Ortak para olarak Euro kullanılacak. Alacağımız herşey Euro ile olacak. Gelirimiz Türkiye ölçülerinde, fiyatlar da Avrupa ayarında olacak. Onların onda biri kadar olan gelirimizle mutlu bir hayat sürebilecek miyiz? Politikacılar üniversiteye girişin sınavsız olacağını söylüyor. Bu az sayıda üniversiteye milyonlarca genç talip iken nasıl bir yerleştirme yapacaklarını belirtmiyorlar. Her halükarda gençlerin büyük bir kısmı dışarıda kalacağına göre ne değişecek? Belki başarısız bazı torpilliler, başarılı garibanların yerine üniversiteye girecek, bu yol açılacak. Üniversite sayıları ve kapasiteleri artmadıktan sonra, başka neyi bekleyebiliriz? Yıllardır bazı hayallerle avunuyor, zamanımızı boşuna harcıyoruz. Artık gerçekçi olmanın zamanı geldi. Belki zamanla faydalı şeylere vesile olabilir, ama kısa zamanda bir şey beklersek hayal kırıklığına uğrarız... > Anıl Soylu - NİĞDE

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.