3. Köprü'ye neden karşıyız?

A -
A +

Bütün dünyanın otomobil merkezli kent içi ulaşım anlayışını terkettiği bir aşamada, başka çözüm yokmuş gibi, İstanbul'a bu ilkel ulaşım biçimi dayatılmaya çalışılıyor. Ulaşım sorunu İstanbul için hayati önemde, buna rağmen sürekli oldu bittiye getirilmeye çalışılıyor. 3. köprü tercihi ile, İstanbul'un ulaşım probleminin çözülemeyeceği, aksine daha da artacağı biliniyor. İstanbul'dan çok daha fazla otomobili olan şehirlerde bile bu çapta bir trafik problemi yaşanmıyor. Çok önemli başka bir nokta da, tabii kaynakların ve eşi olmayan Boğaziçi'nin en önemli SİT alanları olan semtlerin yokedilmek istenmesi. Proje uygulandığı ve ulaşım için alternatifler geliştirilmediği takdirde, sonuçları geri dönüşsüz olacak, ileride bir değerlendirme yapmak için bile çok geç olacak. İstanbul tek biçimli bir ulaşıma mahkum kalacak, alternatifler geliştirilmediği için otomobile boğulacak. Bu çaresizliğin en önemli nedeni, kararlara çok sınırlı bir topluluğun katılması ve İstanbullular'a kaçınılmaz tercihler olarak dayatılması. Bu yüzden çözümü çıkar sahiplerinin insafına bırakmak ve kararı düzeltmelerini beklemek yerine, hakettiği yere, problemi yaşayan İstanbullular'a taşımamız gerekli değil mi? Yerel yönetim nerede? Büyükşehir Belediyesi daha önce bu projenin: 1. Metropolitan Alan Bölge Nazım Planı kararlarına aykırı olduğunu; 2. Kentin kuzeyindeki doğal kaynaklara zarar vereceğini; 3. Ulaşım talebine uygun, yüksek kapasiteli tercihlere aykırı olduğunu; 4. İstanbul'un estetiği ve tarihi, doğal özellikleri dikkate alınarak dünya kenti olma hedefine uygun yatırımların yapılması gerektiği görüşünü belirtmiş ve projeyi benimsemediğini bildirmişti. Daha sonra, yerel yönetimin öncülüğünde düzenlenen 1. İstanbul Kentiçi Ulaşım Şurası'nda alınan kararlarda alternatif çözümler üzerinde görüş birliği oluşmuş ve 3. köprüye karşı çıkılmıştı. Son yerel seçimlerde de yerel yönetim başkan adaylarının (seçilsin/seçilmesin) tümü de önceliklerini toplu taşımaya, ozellikle raylı sistemlere veren yaklaşımlar sergilemiş, hemşehrilerden bu tercih temelinde oy almışlardı. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ise, 3194 sayılı İmar Yasasının 9. maddesinde yeralan şehirlerarası yolların yapımı için kendisine tanınan yetkiden hareketle plan yapıp onama yetkisine sahip olduğunu düşünüyor. Oysa İstanbul'da Boğaz geçişleri öncelikle bir şehirlerarası ulaşım sorunu değil, bir kentiçi ulaşım meselesidir. Köprüye neden karşıyız? 1. Proje bu alanda daha önce alınmış olan kararları, mercileri ve 30 yıllık otoyol/köprü deneyimi sonucu, İstanbul'da oluşmuş toplumsal uzlaşı ve talepleri hiçe sayarak, tek başına merkezi hükümetin bir organının kararıyla hayata geçirilecek olursa, merkezi yönetim organlarının keyfi ve dediğim dedik uygulamalarına bir örnek oluşturacaktır. 2. Merkezi hükümet organlarının vatandaşları değil, başka çıkar kesimlerini temsil ettikleri kuşkusu pekişecektir. 3. Merkezi hükümet organlarının karar alma süreçlerinde vatandaşlarla birlikte iş yapma, vatandaşları etkili kılarak kararların ortakları haline getirme ilkelerinden ne kadar uzak kaldıkları bir kere daha gözler önüne serilecektir. 4. İstanbul'un ayakta kalabilmiş ender tarihi semtlerinden Arnavutköy'ü mahvedecektir. 5. Proje İstanbul'un ulaşım problemine efektif bir çözüm getirmeyecektir, sorunları büyütecektir. 6. İstanbul'u otomobile feda eden, ilkel yaklaşımların bir örneğidir. 3. Köprü İstanbullular'ın hayatını ve özellikle otomobil kullanımını daha da zorlaştıracaktır. 7. Türkiye'de bugün yaşanan ve merkezi hükümet organlarının kendi başlarına buyruk karar alma alışkanlıkları, sivil toplum duyarlılığını, yerel yönetimleri ve AB normlarını hiçe saymak anlamına gelmektedir. Bu nedenle en başta Meclis'i ve Başkan'ı olmak üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni sorumluluklarını üstlenmeye, Bayındırlık ve İskan Bakanı'nı sağduyulu davranmaya, İstanbul halkının temsilcileri olan milletvekillerini bu oldubittiye karşı çıkmaya çağırıyoruz. > İnsan Yerleşimleri Derneği Bir kolaylık gösterin TEDAŞ Genel Müdürlüğü'ne; Ben Alanya'nın en eski esnaflarındanım. Kuyumcu dükkanım vardı, restaurantım vardı bu kriz aldı götürdü. 4 dairemden üçü de gitti. Kumar oynamadım, gece hayatım yok. Sabahtan akşama kadar çalıştım. Ama birilerinin beceriksizliğinin ceremesini biz çekiyoruz... Ayakta kalmak için büyük bir mücadele veriyorum. Elektrik borcum 4 milyara çıktı. Turizm mevsimindeyiz. Elektriklerimin kesilmesi, haysiyetime dokunur. Buradaki esnafın çoğu da benim durumumda. 1 milyar veriyorum, kabul etmiyorlar. Hepsini birden istiyorlar. Ya da bir kefil... Bu zamanda kim kime kefil olur? Zaten yeteri kadar darbe yedik. Bir darbe de elektrik idaresinden gelmesin. Çok şey istemiyorum, sadece 6 ay gibi bir süre talep ediyoruz. Bu süre zarfında borcumu ödemeyi taahhüt ediyorum. Vatandaşa bir kolaylık göstermek bu kadar mı zor? > Bir esnaf - ALANYA

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.