AB'ye bir mesaj: Siz Türkiye'yi hak etmiyorsunuz ama dünyanın AB üyesi bir Türkiye'ye ihtiyacı var

A -
A +

Avrupa Birliği'nden birkaç hükümet, Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili bir referandum organize etmek istiyorlar. Ama Lizbon Anlaşması ile ilgili bir halk oylaması düzenlemek istememeleri açıklayıcıdır. Bu antlaşmaya karşı oy verebileceklerini düşünerek, vatandaşlarından korktular, bu yüzden bir referanduma karşı çıktılar. Demokrasi bu mudur? Ancak, bu hükümetler Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili bir referandum yapılması gerektiğini açıklıyorlar, ve bunu "demokrasi adına" mazur gösteriyorlar. Aslında bu hükümetler demokrasiyi kendi çıkarları için manipüle ediyorlar. Lizbon Anlaşması için referandum yok, Türkiye'nin üyeliği için var ve bu da demokrasi oluyor... Türkiye'nin sadece negatif yönlerini medyalarında göstermek suretiyle, vatandaşlarını yönlendiriyorlar. Bunların vatandaşları ön yargılı hale getirilmişler, Türkiye'yi bilmiyorlar, bu nedenle Türkiye'nin AB üyeliğine karşıdırlar. Halbuki Türkiye 10 yıldır AB'ye bir aday ülkedir, AB-Türkiye müzakereleri zaten başladı. AB vatandaşları, Türkiye ile ilgili sistematik bir dezenformasyonun kurbanıdırlar. Pek çok AB medya ve siyasetçileri, Türkiye ile ilgili bir beyin yıkaması yapıyorlar. Türkiye AB üyesi olmak istiyor, bu her zaman kendi uluslararası siyasi projesi olmuştur: İtalyanlar ile Belçikalıların benzer tarafları ne? Veya Yunanlarla İngilizlerin benzer tarafları var mı? Türkiye AB'ye birçok sembolik alanda çok yakın. Olli Rehn'in söylediği gibi, Türkiye'nin AB üyeliği hayatidir. Günter Verheugen, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye, Türkiye'nin AB'ye olduğundan daha çok ihtiyacı var, dedi. Kıbrıs Avrupa'da mı? Kıbrıslı Rumlar Avrupalı mı? 2004'de, Kıbrıslı Rumlar ile ikinci bir Demirperde oluşturuldu. İşin doğrusu, bazı çapsız siyasetçiler, AB ile Türkiye'nin resmi füzyonunu tehlikeye atıyorlar. İspanya'nın geçen haziranda söylediği gibi, Türkiye AB tarafından yapılan ayırımcılığın mağdurudur. Türkiye-AB müzakerelerinden 19 fasıl bloke edilmiş durumda. Bu ayıp çifte standartlara rağmen Türkiye hâlâ AB üyesi olmak istiyor. Bu üyeliğini destekleyen AB içindeki siyasetçiler, bu aşağılanmaya karşı harekete geçmezlerse, Türk vatandaşları Türkiye'nin AB üyeliğine "hayır" oyu kullanabilirler. Türk karşıtı nefret tahammül edilmez duruma geldi... 1949'da, Türkiye Avrupa Konsey'inin bir kurucu üyesi oldu. 1952'de, NATO'nun kilit bir üyesi oldu. 1963'te, Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Türkiye, Ankara Antlaşmasını imzaladılar. Bu antlaşma, Türkiye'nin AET/AB üyeliğini öngörüyor. 1995'te, Avrupa Birliği ve Türkiye, Gümrük Birliği'ni imzaladılar, 1996'da yürürlüğe girdi. Üyelik öncesinde önemli bir adım. 1999'da Helsinki'de, AB'nin tümü imza attı ve Türkiye'yi resmi olarak birliğe bir aday olarak tanıdılar. 2004'te, bütün AB devletleri imza attılar, müzakereler 2005'te başlasın diye. Yine 2004'te, AB vatandaşlarının doğrudan temsilcisi olan AB parlamentosu, AB-Türkiye müzakerelerinin açılışını kuvvetli bir şekilde destekledi. Eğer AB 1963'te, 1999'da ve 2004'te imza attı ise, demek ki Türkiye'yi Avrupalı bir ülke olarak değerlendiriyor. Kararlar çok önceden alındı, demokrasi sorgulanamaz. AB bir demokrasidir, değil mi? Türkiye'nin AB üyeliği meşrudur. Türkiye buna lâyıktır: Günümüzde de Türkiye, AB prensiplerine sadık olduğunu ispat ediyor, istikrarı sürdürmeyi ve barışı yaymayı hedefliyor. AB komisyonu, Türkiye'nin yurt dışı siyasetinin AB üyeliği ile örtüştüğünü ve desteklediğini açıkladı. Öyleyse, Türkiye'nin AB üyeliği neden sorgulanıyor? Neden AB kendi imzalarına saygı duymuyor? Türkiye AB'ye nasıl güvenebilir ki? AB dünyada nasıl inandırıcı olabilir ki? Sadece bay Sarkozy ve bayan Merkel tarafından mı yönetiliyor? AB'de 27 üye yok mu? Neden Türkiye'yi destekleyen AB'nin büyük ülkeleri hiçbir şey yapmıyor? Hiç kimseyi kandırmayalım. AB, Türkiye hakkında 1999'daki vaadini yerine getirmiyor. Türkiye AB'nin çifte standartlarının mağdurudur: Bu tıkanıklık AB prensiplerine aykırıdır. AB'de hiç kimse harekete geçmiyor. Aslında AB Türkiye'yi hak etmiyor; ama dünyanın AB üyesi bir Türkiye'ye ihtiyacı var... Cem-FRANSA Bu saygısızlık durdurulsun! Gazete ve irsaliyelerde, İslam harfleri ile mübarek isim ve metinlerin yazılması yasaklansın. Bunlar ayak altında, uygunsuz yerlerde kalabiliyor. Bu da Allahü tealaya saygısızlıktır ve toplumu helake götürür. İlgililere sesleniyorum; Allah rızası için harekete geçin, bu mübarek isimlerin yere atılmasına izin verilmesin. Allahü tealaya yapılan bu saygısızlıklar durdurulsun. Aksi halde, bunun vebali çok büyüktür. Mehmet Caferoğlu > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.