Ülke kalkınmasını ele aldığımızda iki başlık akla geliyor. Birincisi ülkenin altyapısı, sosyal tesisler ve diğer ihtiyaçlarının sağlanması açısından ülkenin kalkınmışlığı. İkincisi, ülke insanının hayat şartları, güncel ihtiyaçlarını ne derecede temin edebildiği, özetle istihdamı. Bu açıdan yurdumuzun Doğu ve Güneydoğusunda standart şartlara yaklaşım sağlayan yerler daha az bir alanda görülüyor. Böyle bir yöreyi kalkındırma, kaynak ve zaman açısından uzun bir sürece bağlıdır. Oysa, yöre insanını, becerisine uygun istihdam sağlayarak, ekonomiye kazandırmak çok daha süratli ve az kaynakla mümkün görünmektedir. Yani insanımızın becerisini hazır imkânlarla işler ve ekonomiye katkı sağlar hâle getirmek önceliğini sağlamalıyız. Bu, aynı zamanda istihdamı sağlanan insanların acil kalkınması olacaktır. Bu yörenin insanına verilecek çok az bir eğitim, mevcut tarımsal beceri ve birikiminin yaygın kullanımı için başlangıç olacaktır. Mevcut olan bu insan potansiyelinin işler hâle getirilmesi, toprakla emeği buluşturmakla olur. Yöre insanı tarımsal beceri ve yeteneğe sahip, ancak, toprak; iklim ve bölünmüşlükten yetersiz. Öncelikle toprak imkânını sağlamak gerekiyor. Bunun için Türkiye genelinde, mesela on bin yerleşim alanına yakın veya yerleşim alanında yirmi aileye istihdam sağlayacak, geçindirecek büyüklükte hemen tarıma ve kullanıma hazır olan yerler belirleyip, tahsis etmek gerekir. Bu yerleri işleyecek olanlara vererek, hem toprak atıl durumdan kurtulacak, hem de işsiz insanlar iş kazanmış olacaktır. On bin yerleşimde yirmişer ailelik iş hacmi ile bir milyon nüfus iş, aş bulmuş, ekonomiye itici bir güç eklenmiş olur. Kabaca ekonomik olarak ele aldığımızda, iki yüz bin ailenin geçimi için hazırlanacak tarımsal çalışma, bunun yanında yapılacak hayvan yetiştiriciliği ilk hamlede milyarlarca lira dolayında girdi sağlayacaktır. Bu proje, organik tarım olarak yönlendirilmesi ve organizasyonu halinde, ayrıca çok farklı bir boyut kazanacaktır. Arazi tahsisinde yapılacak şey, buradaki uygulama, tamamen bireysel taleplerle olmak şartıyla, öncelikle Doğu ve Güneydoğudaki isteyen ailelere tahsisli arazi vermektir. Bunda tercih, bölündüğü için ve verimsiz olduğu için atıl durumda arazisi olanlar olmalı. Bu tahsis bir takas şeklinde yapılırsa, takasla devlete kalan alanlar ileride birleştirilerek, yeniden bir tarım açılımı için kullanılabilir. Dağdan indim, işsizim diyene işte iş, aş, toprak; böyle ailelere öncelik tanınabilir. Bu tahsisli alanlar, işleyen, tarım yapan, fiilen çalışan insanlara verilecek ise de, mülkiyet, arazi sahibi olacakların kuracağı on-yirmi ortaklı tarım şirketlerinin olacaktır. Bu şirketler özel statüde kurularak, miras veya başka şekilde toprak yerine şirket hissesi bölünmelidir. Tarım şirketleri teknik ve teknolojik büyüme, ortak gelişim ve teşviklerde bir eksen oluşturmalıdır. Tarım şirketleri, ortakların bireysel temin edeceği ekipmanları ortaklığa temin ederek, daha az sermaye ile aynı faydayı sağlayacak traktör, kamyonet, biçerdöğer, pulluk vs. ekipman kazanılmış olacaktır. Tarım şirketleri, tohum, gübre, pazarlama için teşvik edilerek yaygınlaştırılmalıdır. Tarım şirketleri ayrıca havza tarımı, ürün çeşidi yönlendirilmesinde öncelik kazanabilirler. Bu şirketlerde toprak, yani şirket hissesi işleyenden işleyene intikal etmeli, böylece toprağın atıl kalması ve bölünmesi önlenmiş olacaktır. Birtakım paket türü çalışma yerine, ülkemize en uygun yapılanmayı bir an önce harekete geçirmek bir mecburiyettir. Tuncer Akalın Tek Ders Sınav Hakkı istiyoruz Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü'ne; Anadolu Üniversitesi'nin 2009 yılı Bütünleme Sınav Sonuçları açıklandı. Ancak bu yıl çok sayıda son sınıf öğrencisi tek dersten geçemediği için mezun olamadı. Tek dersten kalanların sayısının yüksek olması, mezun olamadığı için KPSS'ye, ALES ve SMM Sınavına, bir sene geç girmek zorunda kalacak öğrencileri isyan ettirdi. Çoğu öğrenci, tek soru yüzünden bir yıl kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor. Hatta yıllarca tek dersten tekrar tekrar sınava girenler bile var... Öğrenciler, Anadolu Üniversitesi'nden, tek dersten kalanlar için,diğer örgün yükseköğretim kurumlarında olduğu gibi, son yarıyıl öğrencilerine mahsus olmak üzere, tek ders sınavı hakkının, 1999 yılında Açıköğretim Fakültesi öğrencilerine tanınmış olan hakkın, 2009 yılında da tanınmasını, bu amaçla Sınav Yönetmeliği'nin yasal mevzuat çerçevesinde değiştirilmesini istiyorlar. Ebru Güngör Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00