Altmış-65 yıl önceki fakülte hayatımı nasıl anlatabilirim. O zamanlar yüzde 99'umuz "çağdaşlık" adı altında, ibadetten uzak, kendi kültürümüze yabancı yaşayıp duruyorduk. Muhakkak ki resmî ideolojinin telkinleri bu yönde bizleri etkilemişti. Ne yazık ki şimdi de; "inançlı nesiller yetiştireceğiz" sözü, hayli kalabalık belli çevrelerde kıyametler kopardı. Demek ki benim 65 yıl evvelki kafa grubum ve onların ektiği tohumlar yeşermeye devam etmekte!.. Kul hakkına titizce riayetle, dürüstlükle, katıksız gayretle; sevginin, saygının, huzurun, ilmin, irfanın, teknolojide dünya lideri olmanın, ilerlemenin, şahlanışın, yani en değerli hazinelerimizin anahtarı olan dinimizin değerini maalesef hakkıyla bilemediğimiz görülüyor... İnsanların hayatını değil, kendi kazanacakları parayı, çıkarlarını düşünen vahşi batı; geri kalmış ülkelerde kendine uşak beyinler yetiştirerek, buralarda anarşiyi, terörü, bölünmeleri, insafsızca planlayıp, körüklüyor. İşte Suriye'de Esad, silahlarına dayanarak binlerce masum insanı gaddarca, kalleşçe katletmekte. Tabii ki silahlar batıdan. Batı her yönden kazançlı... Görülüyor ki, akıl imanla birleşmeyince, felaketin en büyüğü yaşanıyor. Yüce Yaradan'ın insana bahşettiği akıl; insan olarak yaratılmanın temel gerekçesi olan imanla birleştiği zaman huzura kavuşulur ve o zaman insanoğlunun kavuşacağı enerji, yeryüzünün en güçlü ve faydalı enerjisi olacaktır. Gözle göremediğimiz atomda gizli olup, açığa çıkardığımız enerjinin hudutsuz katı kadar faydalı ve güçlü enerjiye kavuşuruz. Zira o, hudutsuz bir güce, Yüce Yaradan'abağlanmıştır... İşte dinimiz en büyük şansımız ve sevinç kaynağımızdır, bunun için ne kadar şükretsek azdır. Bu imanla şahlanan milletimizin asla yenilmeyeceğini keşfeden Patrik Gregoryus'un Rus çarına yazdığı mektupta ve haçlıların gayretlerinde hep bu en değerli hazinemizi yıpratmak çabaları vardır. Ne yazık ki, 100 yıldır öyle kafalar yetiştirdik ki, kendi değerli hazinemize yabancı, yabancı oldukları için de yabancılarla bir ve beraberler... "Dindar, inançlı nesiller yetişsin" beyanı, o çevrelerde kıyametler kopartıyor. Milletimize yakışan, bir zamanlar şahlanış devirlerinde olduğu gibi (o devirleri en güzel anlatan değerli yazarımız Yılmaz Öztuna'yı rahmetle anarım) gerçekten Hak yolunda olanlar,haçlı hücumları karşısında aşılmaz bir kale, yıkılmaz bir güç teşkil edelim. Hastalıklarımızın tedavisi, yaralarımızın sarılıp dipdiri, sapasağlam olabilmek, kendi öz kimliğimize kavuşabilmek dileklerimle... Opr. Dr. Ethem İlhan Olgay Haksız uygulamalarla vatandaş mağdur edilmemelidir Merhum Cumhurbaşkanı Özal, belediyelere yeni imkanlar sağladı. Bazı belediyeler de mal bulmuş mağribi gibi uygulamaya geçtiler. 18. Maddededikleri uygulamayı keyiflerince yaptılar. Arsalardan yüzde 35 yerine yüzde 50-60 alanlar oluyor. Kalan arsa da 4 yönden beşermetreçekilerek bina yapılabiliyor. 2 dönüme yakın arsama100 metrekarelik iki bina, 11'er kat veriyor. Belediyeler, Emlak Vergisi'ndeistisna, muaf, geçici muaf vs. uygulamalarını yapmıyorlar. Dönümlercearazisi olanların yerleri 300-500-1000 metrekarelik parçalar halinde bölünüyor. Tapulara "arsa" yazılıyor. Bu şekilde arazi için arsa vergisi istiyor, alıyor, borçlandırıyor, icra, haciz, kavga gırla gidiyor. Arazi vergisi 1000 (binde); arsa vergisi 100 oranında vergilenir. Yaşlı köylü ödeyemiyor, taşınmazını satamıyor, borç büyüyor, dağ oluyor... Bir kısım belediyeciler kanunları okumuyor, okusa da anlamıyor, anlayan bir kısmı da işin istismarına gidiyor. Bazı belediyeler eleman alımında özenli olmuyor, ehil olmayan kişilerle çalışılıyor. Vergi, kaynaktan bir bardak su almaktır. 1970'liyıllarda Emlak Vergisini Maliye'yealdık, birkaç yıl sonra temiz hesapla belediyelere devrettik. Merhum Cumhurbaşkanı Özal, yaptığı bir düzenleme ile gecekondu problemini bitirmek istedi. Orman engeli adı yoktu. Vali ve Belediyeler 5. maddeyi uygulamadı. Hak sahibi müracaatçıya 400 metrekarearsa verilir. Bina yeri değişecekse, bedeli, yıkımı, nakli ödenir. Zamanla, etkililer, bürokratlar, becerenler sahillerdeki turistik iyi yerleri kaptılar, dağdan aştılar. Bizler düz yolda şaştık. Acar İstanbul gibi yerler doğdu. Yasaldı ama ya herkese olmalı veya hiçbirine olmamalıydı... Şimdi 2/Bkonusunda yanlışlık yapılmamalı, hak sahipleri ve mağdurlar da mutlaka dinlenmeli, bu hususta haksızlıklara ve küskünlüklere yol açılmamalıdır. Tahsin Koloğlu (E. Mal Müdürü) Biz bu sertifikayı nereden alacağız? Sanayi Bakanlığı'na; Mülkiyeti belediyeye ait olmak üzere, icarım altında bir iş yerim var. Yaşım ilerlediği için, dükkanı askerden gelen torunuma (Erman Demircan) devrettim. İnşaat boyası, dekorasyon, tavan yapıştırması, alçı dekorasyon işlerini yapmaktadır. Bir gün Ticaret Odası Başkanı Metin Özışık iş yerimize geldi. Bu işler için sertifika lazım olduğunu, gerekli formaliteler tamamlandığı takdirde bunu kendilerinin verebileceğini söyledi. Çocuk, bütün formaliteleri yerine getirdi, dükkanı fevkalade yaptırdı, içini malzeme ile doldurdu. Bunun için 30 bin Lira civarında para harcadı. Şimdi de Metin Bey,bu yetkiyi elimizden aldılar, bu belgeyi veremeyeceğiz diyor. Durumumuz ne olacak, bu işi nasıl çözeceğiz, bu belgeyi nereden alacağız? Eminim bize verilecek cevap, birçok esnafın derdine de deva olacaktır. A. Osman Demircan-YOZGAT > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00