Aile kurumu birilerinin reyting hesaplarına feda edilmemeli

A -
A +

Bir hukukçu olarak, kadın ve evlilik programlarının adliye koridorlarına yansıyan boyutunu endişeyle izlerken, "15 yaşındaki gelin adayının 45 yaşındaki beyle bir araya getirilmesi vakası" alkışlarla (!!!) izlendi. Toplumsal bozulmanın ayyuka çıktığı böyle bir olayda RTÜK, sadece para cezası verdi. Olayın para cezasını ödeyerek örtbas edilmemesi için, Cumhuriyet Savcılarınca bu tür programların incelemeye alınarak, soruşturma başlatılması gerekiyor. Bu çağrımızın sebebinin anlaşılması için, yetkili organlarımızın şu sorulara cevap vermesi gerekmektedir: 1-) Ulusal ve yerel kanallarda kaç tane "Kadın ve Evlilik Programı" yayınlanıyor? 2-) Programların yapımı ve yayınını sağlayan kurumların, program muhtevası hakkında yetkili kurumlardan izin alıp almadıkları? 3-) Programa katılan ve davet edilen kişilerin fiil ve hukuki ehliyetlerinin olup olmadığı? 4-) Program muhtevasının Anayasal ve diğer kanunlarca korunan hakları ihlal edip etmedikleri? 5-) Programların toplum üzerindeki sosyal ve psikolojik etkilerinin neler olduğu? Bu soruların cevabının, "aile kurumunun ve toplumsal çöküşün canlı olarak yayınlandığı" olacağı su götürmez bir gerçektir. Anayasamıza göre, devletin asli görevi bireyi ve toplumu korumaktır. Bu da "Kişi Hak ve Hürriyetleri" ana başlığı altında güvence altına alınmıştır. Ayrıca Anayasa'nın "Sosyal Devlet" olma ilkesinden hareketle de devletin, "Aileyi Korumakla" mükellef olduğu görülmektedir. Anayasamızın amir hükümlerinin yanı sıra, ayrıca Türk Ceza Kanunu, Medeni Kanun ve diğer kanunlarca da bu ve buna benzer hak ve hürriyetleri koruyan ve ihlali halinde cezalandıran kanun hükümleri bulunmaktadır. Medeni Kanunun 124. maddesinde, "17 yaşını tamamlamış olmayan çocuklar evlenemez, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple 16 yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. (Olağanüstü hale kadının hamile olması örnek gösterilebilir.)" Bu kadar ağır sonuçlara sebep olan bu ve benzer programların, bir daha yayınlanmamak üzere kapatılması için savcıları göreve çağırıyoruz. Avukat Sevda Şahin Şehitlerin emanetine bir an önce sahip çıkın Abim askerde vatani görevini yaparken şehit oldu. Yaşım 25 ve 10 yaşımdan beridir benim dünyam, çok sevdiğim abimin şehit olmasıyla karardı. Benim gençliğim acı ve hüzün dolu yıllarla geçti. Benim hakkımı kim verecek? Kim benim en güzel yıllarımdaki hüzünlerimi silip atacak ve bana abimi kim geri verecek?Bizlerin psikolojisini kimse düşünmez mi? Ben abimin acısından ve üzüntüsünden, dünyaya küstüm ve ne okulumda ne de diğer hayatımda başarılı olamadım. Şu an işsiz bir şekilde geleceğimi düşünüyorum. Tam da bu noktada, karanlık dünyama güneş gibi Sayın Başbakanımızın açıklaması geldi. "Şehit yakınlarından ikinci kişiye de iş imkanı vereceğiz" diye açıklama yapmıştı. Ancak bazıları, 2.iş hakkının sadece evli şehitler için olacağını söylüyor. Umarım bu doğru değildir. Benim şehit olan abim bekârdı ve 1.iş hakkını şehit abimin küçüğü kullandı. 2.iş hakkıyla ilgili açıklama gerçekleşirse, ben de şehit kardeşi olarak işe girmek istiyorum. Benim abim de, şehitlerimizin %70'i gibi bekârdı. Eğer 2.iş hakkı sadece evli şehitlerimizin aileleri için verilirse, şehitlerimiz arasında ayırımcılık olmaz mı? Lütfen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Sayın Fatma Şahin ve Sayın Başbakanımıza hatırlatır mısınız? Bizim acımızı ve yaralarımızı devletimiz bir an önce saramaz mı? Ben şehidin kardeşi olarak, bir an önce 2.iş hakkının çıkmasını istiyorum. Şehit Ailelerine yeterince sahip çıkılmıyor. Şehitlerin emanetlerine lütfen sahip çıkın. Biz umutsuz ve çok mutsuzuz. Yaşamak artık bize ağır gelmeye başladı. Lütfen artık bir umut ışığım olsun ve dünyaya yeniden dönebileyim. Dilek Sunal (Şehit Kardeşi) Şimdi de bunlar oluyor mu acaba? 1974'te Afşin'de 6 ay kaymakam, savcı ve hakimler birbirinin evlerini kurşunlarlardı. Kaymakam, "Koloğlu Malmüdürü Bey, benden sonra sen varsın, beni tutmalısın, vekilimsin" derdi. "Kaymakam Bey, avukatım yok, haftada 2-3 gün Hazine davaları için hakimler karşısındayım. Bir iliğim açılsa hakim bir hafta hapsediyor. Müfettiş çıkarıyor, prestijim sarsılıyor" dedim. Kaymakam, Valiyi Malmüdürlüğü'ndeki makamıma getirip, "Malmüdürü Tahsin Koloğlu İktisadı bitiriyor, çok iyi anlaşıyoruz..." gibi övücü sözler söyledi. Hakimler ve savcı Valiyi ziyarete giderken beni de götürdüler, kaymakamı şikayet ettiler, ben konuşmadım. Hemşehrim savcı ile odamda konuşuyoruz, kaymakam geldi. Savcı gidiyordu, durdurup, "Kaymakam bey büyüklük gösterip, bize geldi, barışacağız, sonra isterse kavgalaşırız" deyip, barıştırdım. Fazla mesai konusunda başkomiser, milli eğitim müdürü, 2 jandarma başçavuş ile gelen kaymakam bana hakaret etti, ben de karşılık verdim, kapıştık. Kaymakam, yetkisi olmadığı halde bütün birimlere mal müdürünü açığa aldığını yazdı. Vali beni açığa aldı, müfettişler geldi, ikimizi de naklettiler. Kaymakam 6136 ruhsatlarıyla tayini durdurunca, Ankara'ya gittim, Orman Bakanı Ahmet Şener'le (Trabzonspor Başkanı Sadri Şener'in babası) görüşüp, bütün detayları anlattım. Bakan Ahmet Şener, "Bak Koloğlu, seni tanımam. Baban Hüsnü, akraban futbolcu Hayri, Nurettin, Ercan kardeşleri tanırım. Sen haksızsın demiyorum, haklısın ama amirin kaymakamı pataklamışsın. Memurun, müstahdemin değil. Bizim de yapamayacağımız durum vardır. Bana tanış, hemşehri diye geldin, işini yaparım. Gençliğimde senden daha afacandım; evlendim erkekliğin yüzde 50'si gitti, siyasetçi oldum yüzde 60'ı gitti, mebus oldum yüzde 70'i, bakan oldum yüzde 80'i gitti. Dün de evden gelirken düşüp sol kolumu kırdım, yüzde 90'ı gitti. Kalan yüzde 10 ile idare ediyorum, sabırlı ol" dedi... Merhum Bakan Ahmet Şener Ağabey, kaymakam Afşin'den gidene kadar tayinimi durdurdu. Hacı Tahsin Koloğlu-SAMSUN Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.