Sadece ülkemizde değil, dünya ölçeğinde bütün ülkelerin üzerine güvensizlik bulutları çökmüş duruma. Silahlanma yarışının devam etmesi, nükleer silahların hâlâ vazgeçilemezler arasında bulunması, güvensizliğin tezahürleri değil mi? Her gün ülkemizde, Orta Doğu'da, başka birçok ülkede masum insanlar katlediliyor, dünya bunlara seyirci kalıyor. Ülkemizdeki şehit haberlerine sadece başsağlığı mesajlarıyla karşılık vermek, acıları dindiremiyor, bir şeyler yapılmasını mecburi kılıyor. Şehit ailelerinin fakir-fukara kesiminden, ayakta durmakta zorlananlardan olması da işin bir başka üzücü tarafı. Birinci Dünya Harbinde 30 milyon, ikincisinde 50 milyon insan hayatını kaybetmiş. İlk harpte 2 milyon insanımız şehit olmuş. 1945'te, İkinci Dünya Harbinin bitmesi ile, akan kan ve gözyaşına son vermek için Birleşmiş Milletler Teşkilatı kurulmuş. Bu teşkilatın 5 daimi üyenin inisiyatif ve menfaatleri doğrultusunda kararlar oluşturması ve veto yetkisi ile, sadra şifa olamamıştır. Yine güvenlik sebebiyle NATO (Kuzey Atlantik Teşkilatı) Paktının 1949'da kurulması, bizim de buna 1952'de girmemiz; buna karşılık Varşova Paktı'nın kurulması hep güvensizlik sebebiyle olmuştur. Süper güç ABD'de yakın geçmişte yaşanan "İkiz Kuleler" travması, güvensizliğin artık güç ve sınır tanımadığı düşüncesini hakim kılmıştır. Senelerdir Orta Doğu, Afganistan ve başka bazı ülkelerde yaşanan gerilimler, hayatı herkes için çekilmez noktalara getirmiştir. Bazı ülkelerde sadece dış tehditler değil, iç tehditler de gündeme getirilmiş, bunun sonucu olarak darbeler yapılmış, demokrasi rafa kaldırılmış. Harcamalar silaha ve askerî giderlere yapılmış. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) açıklamasına göre, açlık çekenlerin listesine geçen sene 105 milyon kişi daha katılmış, toplamı ise bir milyarı geçmiş. Teknolojinin çok geliştiği günümüzde, en güçlü ülkeler bile, artık güçlerinin arkasına sığınamazlar. Aksi takdirde dünyayı karşılarına alır, yalnızlığa terk edilirler. Her blokta nükleer silahların bulunması, zafer sarhoşluğunu tarihe gömmüştür. Savaş, dünyadaki bütün ülkelerin kaybı demektir. Güvenin yeniden tesis edilmesi için, Birleşmiş Milletler (BM) Teşkilatının yeniden yapılandırılması gerekmektedir. 1. BM Kararları, Genel Kurul vasıtasıyla alınmalıdır. 2. Dünyada terör estiren birkaç hukuk dışı örgüt bulunmakta, BM bunlarla görüşmeli; bunları dışlamak terörü tetikler, azdırır. Önemli olan, kan ve gözyaşının durmasıdır. 3. Semavi dinlere mensup din adamları arasında bir kurul oluşturulmalı, belli krizlerde bu kurul devreye girmeli, terör ve şiddetin dinde yeri olmadığı anlatılmalıdır. 4. BM'ye üye bütün ülkelerin askerî harcamaları ve silahlı kuvvetler kadrosu, nüfusa oranla minimize edilmeli. Dış tehditler olması halinde BM devreye girmelidir. 5. Askerî müdahaleler, cinayetler ve azmettirmelerde daha caydırıcı cezalar getirilmeli, gerekirse idam cezası olmalı; BM bunları denetleyebilmelidir. 6. Yasalar uluslararası hukukun normlarına uygun olmalı, bunlara bir standart getirilmeli, uymayan ülkelere müeyyideler uygulanabilmelidir. 7. Medeniyetler arasında ittifak kurulmalı, aç ve açıklara birlikte el atılmalı. Başka şeyler de ilave edilebilir, ama bunlar bile sağlanırsa, güvensizlik bir ölçüde dağılır. Manevi değerlerin önemi de anlaşılmalı, o zaman suç işleme oranı daha da düşecektir. Hoşgörü, paylaşım kültürü, ırkçılığın reddi, insan-ülke-millet sevgisi gibi ortak değerler ortak payda olmalıdır. Bence Başbakanımız Erdoğan, ABD Başkanı Obama'yı ve diğer güçlü devletlerin liderlerini yanına alarak, bunların desteğiyle kalıcı bir barış için öncülük yapabilir. Bu yolda atılacak tohumlar, ileride ülkeleri barış ve huzura kavuşturacaktır. Necdet Akman Yedi de bizim, dokuz da Geçtiğimiz hafta Türk Milletinin evlatları 9+7 şehit verdi. Şehitlerimizden dokuzunu Akdeniz'in serin sularında, zulüm altında inleyen, her türlü insanlık dışı muameleye tabi tutulan, Gazze'de yok edilmeye çalışılanlar için insanlığı, insanlıktan nasibini almayanlara hatırlatmak için verdik. Aynı zamanda İskenderun'da da vatani görevini yapan Peygamber ocağının erlerini yine insanlıktan nasip alamamışların saldırısı sonucu şehit verdik. Bu topraklar vatan olacaksa, vatan kalacaksa, biz o şanlı tarihin mirasçıları isek, gelecek nesillere bu değerlerimizi halel getirmeden teslim edeceksek çok şehitler verebiliriz. Şehitlerimizin hepsine Allah'tan rahmet diliyoruz. Ancak bu millete, aynı iki olay karşısında farklı iki tepki verdirilmemeli idi. Dokuza gösterilen alakayı, yediye gösteremeyenleri, bir defa daha tavır ve düşüncelerini gözden geçirmeye davet ediyorum. Yedi de bizim dokuz da... Allah mekânlarını cennet etsin... Ali İhsan Öztürk Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00