Uzun süredir SSK Okmeydanı Hastanesi'nden tedavi hizmetleri alan bir hasta yakınıyım. Hastaneye her gittiğimde gazeteci kimliğimi bir kenara bırakarak orada olup bitenleri gözlemliyor, sonra da sağlıklı olduğum için Allah'a şükrediyorum. Basın kartı ibrazından sonra ücretsiz yararlandığım otoparkındaki hırsızlık olaylarını saymıyorum -çünkü çok sık gittiğim için her defasında mutlaka buna benzer bir sorunla karşılaşıyorum- sağlık hizmeti adına ortaya çıkan olumsuzlukları da... Özellikle âcil servisteki hemşire, görevli veya güvenlik elemanlarının, canı yandığı veya çok hasta olduğu için kendini bu servise atan insanlar ile yanındakilere karşı takındıkları tutumun insanlık dışı olduğunu görüyorum. Birkaç gece önce yine âcil servise gitmek zorunda kaldık. Orta yaşın üstündeki bir hemşirenin, onlarca insan içinde hasta yakınlarına hakaretler etmesi, "çabuk çık dışarı, oksijenimi bitiriyorsun", "senin ne işin var burda, yallah dışarı", "üstüme eğilme be adam" diye bağırarak konuşması iyileşme yolunda önemli adımlar atmaya çalışan SSK'daki personel kalitesine gölge düşürücü nitelikte. Yetkililerin, hastaneye gelen herkese "insan muamelesi" yapması ve tedbirler alarak şikayet edilen konuları düzenlemesi gerekiyor. Aksi halde acil serviste yaşanan insanlık dışı tavır ve davranışların, bir süre sonra "acil servislik" olaylara dönüşeceğini söylemek abartı olmasa gerek... ..... Bir yanlışlık da PERPA'da yaşanıyor... Geçen hafta sona eren Kitap Fuarı kapsamında sık sık PERPA'ya gitmek zorunda kaldım. Fuar yetkilileri, İstanbullular'ın diğer kitap fuarlarına gösterdiği ilgiyi kendilerine göstermediğinden yakınıyordu. Nasıl böyle bir şey beklesinler ki! Pazar günü PERPA'nın otoparkı kapalı. İnsanlar arabalarını nereye park edeceklerini bilmiyorlardı. Gösterdikleri otoparktaki görevliler ise sadece ziyaretçilerin şecerelerini merak etmiyorlardı. Fuara girdikten sonra ise fuarın hangi salonlarda olduğuna ve oraya nasıl ulaşılacağına dair hiçbir işaret bulunmuyordu. Gazeteci olduğumdan aynı gün içinde birkaç kez otoparkı kullanmam gerekiyordu ama her seferinde park ücreti ödemek zorunda bırakılıyordum; hem de gişe görevlileri ile tartışarak. Herhalde yüzlerce arabayı istihdam edebilecek bir PERPA otoparkına birkaç gazetecinin aracıyla ücretsiz girmesi sağlanabilirdi. Eğer bu sorun düşünülmüş ve fuarı gezen gazeteciler küstürülmemiş olsa idi fuarın tanıtımı daha da geniş yer bulabilirdi gazetelerde veya televizyonlarda. Ne diyelim, darısı gelecek seneye! İsmi mahfuz bir gazeteci - İSTANBUL / Bizimle ilgili kanunu çıkartır mısınız? TBMM Başkanlığı'na ve İçişleri Bakanlığı'na; Bizler, 2495 Sayılı kanuna tabi olarak çalışan özel güvenlik görevlileriyiz. Ülkemizde bu kanuna göre kurulmuş güvenlik teşkilatlarında binlerce kişi çalışmaktadır. Özel güvenlik hizmeti sunan ticari kuruluşlarla ilgili olarak, bugüne kadar yasal bir düzenleme yapılmamıştır. Ortada bir düzensizlik, bir karmaşa bulunmaktadır. Bizler 2495 sayılı kanuna tabi olarak silah taşımaktayız. Silah kullanma yetkilerimiz kanunla belirlenmiş, ama bu özel şirketlerin elemanlarından daha az ücretle çalışmaktayız. Bu işten anlamayan bazı taşeron şirketler sırtımızdan para kazanmakta, hak ettiklerimiz verilmemektedir. Bu kanunun değiştirilmesi için geçmiş hükümet dönemlerinde girişimlerde bulunulmuş, fakat bir sonuç alınamamıştır. En son, 24.12.1999 tarih ve 6435 sayılı Başbakanlık yazısı ile 11.11.1999 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile 2495 sayılı kanunda değişiklik yapılması uygun görülmüş ve TBMM Başkanlığına gönderilmiş, İçişleri Komisyonu'nda da kabul edilmiş fakat genel Kurulda görüşülmemiştir. Bu kanunun bir an önce değiştirilerek güncel, batı standartlarına uygun hale getirilmesini istiyoruz. Bir grup özel güvenlik görevlisi /