Alman turist ile Hitler'in resmi!

A -
A +

Yıl 2005, Anadolu'da şirin bir kent. Yaşı 20 civarında genç bir Alman memleketimi; yani Anadolu'nun şirin bir kentini ziyaret etmekte. Bu genç Almanı memleketimde gezdirirken, bir çay içeriz ve hoş bir sohbette bulunuruz diye, bir yazar-çizer arkadaşımın dükkanına uğradık. Anadolu'nun birçok yöresinde bulunan yöresel taburelere daha yeni oturmuştuk ki, genç Alman aniden kalkıp, geri geri adım atmaya başladı. Bu arada geri adım atarken ve dükkandan çıkmak isterken, duvarda asılı bulunan Hitler tablosunu gösteriyordu. Bu tablonun asılı bulunduğu bir dükkanda asla oturamayacağını anlatıyordu. Genç Alman'daki o panikleyen ve hiddetlenen yüzü ve o anı hiç unutamam. Genç Alman'ı sakinleştirmek ve dükkandaki o taburelere tekrar oturtmak zor olsa da başardık. Kendi ülkesinde Hitler'in resmini bir duvara asmak şöyle dursun, Hitler'in adını anmanın bile suç olduğunu söyledi. Genç Alman'daki bu tutum ve tepkiyi anlamam mümkün. Almanya'daki o malum yasaklamayı anlamam da mümkün. Ama, genç Alman'ın bir resim için bu kadar fazla tepki vermesini anlamam hiç mümkün değil. Hitler'in, kendi ülkesine ve Yahudilere acı çektirdiği malum. Bir insan olarak, bir başka insana yapılan tüm zulümlere karşı gelmek de vicdani bir durum. O resmin asılmasını doğru bulmasam da, fazla tepki de göstermem. Bu itibarla, genç Alman'ın tepkisini aşırı bulmuştum. Genç Alman'a bu tepkinin abartılı olduğunu anlattık. Bir Hitler resmini alıp, evimin duvarına asmayı da hiçbir zaman düşünmedim. Ancak, Filistin ve Lübnan'a yönelik şu son İsrail saldırıları ve çoluk-çocuk demeden, yaşlı-genç dinlemeden Müslüman kıyımına girişilmesi karşısında, Hitler'in resmini evimin duvarına asmayı daha ne kadar erteleyebilirim, bilmiyorum... > Cemil Sayar > Hayvanlardan geçen tehlikeli hastalıklara karşı bir an önce tedbir alınmalı Kuduzla mücadele genelgesi çıkartılırken, belediyelerde Veteriner Hekim kadroları iptal ediliyor. İçişleri Bakanlığı, basın ve kamuoyuna yansıdığı şekilde kuduz ile ilgili olarak Belediyelere genelge göndermiştir. Genelgede "ülkemizde 2004 yılına kadar yıllık ortalama 120 bin civarında kuduz riskli temas söz konusu iken, bu rakam 2005 yılında 150 bini aşmıştır 2006 yılında ilk aylarında görülen kuduz riskli temas vakaları dikkate alındığında, bu sayıların artışının süreceği anlaşılmaktadır" denilmektedir. Diğer taraftan ise Belediyelerdeki Veteriner Hekim kadroları iptal edilmektedir. Birçok belediyede veteriner hekim bulunmazken, bulunan bazı belediyelerde de kadroları iptal edilerek Veteriner Hekimlerin işine son verilmektedir. Belediye hizmetlerinin gereği olması gereken Büyükşehir Belediyelerinde Veteriner Hizmetleri Daire Başkanlıkları ile Belediyelerde Veteriner İşleri Müdürlükleri kurulmamakta veya kapatılmaktadır. Çok sayıda ruhsatsız Belediye mezbahasında, Veteriner Hekim kontrolü olmadan kesimler yapılmakta ve tüketime sunulmaktadır. Gıda denetimlerinin ortadan kalktığı, kuduz, Kırım Kongo kanamalı ateşi, yakında tekrar daha tehlikeli şekilde geleceği muhtemel kuş gribi, yaygın olarak görülen bruselloz, şarbon, tuberküloz gibi hayvanlardan insanlara geçen hastalıkların her geçen gün arttığı bir ortamda Veteriner Hekim kadroları iptal edilmektedir. Sağlık Bakanlığı'nın yalnızca kuduz aşısı için ödediği kaynak on trilyondur. İşgücü kayıpları ve 150 bin insanın düştüğü endişe verici durumun maliyeti ise hesaplanabilir değildir. Halbuki kuduz aşısına ödenen miktarın yarısı kadarı sokak hayvanlarının rehabilitasyonuna ayrılsa bu vakalar yaşanmayacak ve bu kadar kaynak yurt dışına gitmeyecektir. Genelgede, "bünyesinde veteriner hekim bulunmayan belediyelere, mahalli tarım teşkilatından gereken desteğin sağlanması gerekmektedir" denilmektedir. Halbuki en az 6000 civarında olması gereken Veteriner Hekim sayısı, Tarım Balkanlığı taşra teşkilatında 2000 civarındadır. Bu Veteriner Hekim sayısı, Bakanlığın mevcut yapılanma şekli ve ayırdığı ödenekle yapması gereken görevleri yerine getirebilmesi mümkün değilken, belediyelere hizmet vermesini beklemek gerçekçi mi? Yaklaşan yeni ve daha da tehlikeli olacak kuş gribi salgınına karşı hâlâ ciddi bir tedbir alınmış değildir. Tarım Bakanlığı'nda, Sağlık Bakanlığı'nda, Çevre ve Orman Bakanlığı'nda ve Belediyelerde bu tehlikelere karşı, bir an önce ciddi tedbirler alınmalıdır. > Dr. Mustafa Altuntaş (Türk Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konseyi Başkanı) > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.