rtvin kamuoyu, son günlerde, Artvin-Cerattepe'de altın madeni çıkarılması veya çıkarılmamasını tartışıyor. Çoğu kişi, mevcut bölgenin konumu ve çevresel hassasiyetlerden dolayı madene karşı çıkıyor. Bir kısmı da, yabancı sermayenin madeni çıkarmasından dolayı eleştirilerini sıralıyorlar. Madenin çıkarılmasın isteyenler ise, Türkiye'deki altın madeni rezervlerinin 1/3'ünün Artvin Cerattepe'de olduğunu göz önüne alarak, bu madenin işletilmesinin ülke ekonomisine ve Artvin'e katkı sağlayacağını, yer altında kalan madenin hiçbir faydasının olamayacağını düşünerek, çevrenin korunması kaydıyla madene evet diyor. Kuyumculuk, altın kaplama ve süsleme, elektrik/elektronik, diş hekimliği, dekoratif kullanım madalya yapımı, resmi para, külçe stokları gibi kullanım alanları da göz önüne alınarak, altın madenine karşı çıkılamayacağı düşünülmeli. Hem madenciliğe savaş açmak hem de madencilik nimetlerinden faydalanmanın dürüstlük olmadığı bilinmelidir. Kaldı ki, Artvin Cerattepe'deki maden, siyanür kullanılarak çıkarılmıyor. Altın araması sırasında siyanür kullanılmaz. Siyanür, altın cevherinin işlenmesi ve cevherden altın elde edilmesi sırasında kullanılan bir kimyasaldır. Artvin'de altın madeninin çıkarılmasına karşı çıkanların ve çıkmasından yana olanların tamamının Artvin'i çok sevdiğini düşünüyorum. Buradaki ana farklılık, "Artvin'in ekolojisinin bozulacağına" inananlar ile olaylara daha geniş açıdan bakıp, altının çıkmasının hem Artvin'e hem de Türkiye'ye katkı sağlayacağının görülmesi meselesidir. Olaya sadece ideolojik bakmak, ne Artvin'e, ne de ülkeye yarar sağlar. Temel mesele, yer altı zenginliğimizi ve bunlardan nasıl faydalanacağımızı bilmememizden kaynaklanıyor. Evet, Türkiye'de altın var ama değerlendirme safhasında sıfır noktasındayız. Eğer birileri "Vatan elden gidiyor" argümanıyla hareket ederse ve birileri "çevre elden gidiyor" deyip, taraf olanları "çevre katili" ilan ederse, hem birbirimizi kırmış oluruz hem de yer altındaki zenginliklerimizi atıl bırakmış oluruz. Bu durumda, maden sektöründen geçimini sağlayan on binlerce insanı zor durumda bırakmış olmaz mıyız? Kaldı ki biz, ne Artvin Cerattepe bölgesinde doğal olarak oluşan altın madenini bir başka yere yerleştirebiliriz ne de Bergama'dakini. Bu da Allah'ın o bölgelere has olarak yarattığı bir değer. Ya bu bölgelerdeki altını çıkaracağız ya da yer altında bırakacağız. Hacettepe Üniversitesi Maden Mühendisliği Bölümü Maden İşletme Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Seyfi Kulaksız"ın, Türkiye'deki yer altı zenginliklerinin çıkarılmasını istemeyen uluslararası gücün bulunduğunu hatırlatan şu sözlerini unutmamak gerek: "Türkiye, altın ithalatının büyük bir kısmını Almanya'dan yapıyor. Pazarı kaybetmek istemeyen Alman ihracatçılar, Alman Vakıfları aracılığı ile çevrecileri finanse ediyorlarmış. Amaç, altın arama faaliyetlerini sabote etmekmiş." > Yüksel Kantar-ARTVİN Sigaraya zararlı kimyasallar katılıyor mu? Tütün bitkisinden sigara ve tütün mamulleri üretilirken, sigaralara zararlı maddeler ve kimyasallar katıldığı söyleniyor. Hatta fare zehiri ve domuz kanı bile bulunduğu iddia ediliyor. Bu kadar zararlı madde katılarak üretilen sigaralar, bu durumdan habersiz olan insanların tüketimine sunuluyor. Zaten sigaradan dolayı sakat kalan ve hastalıklara yakalanarak ölen insanların çokluğu, başka türlü nasıl izah edilebilir ki? Bu durum karşısında lüzumlu tedbirlerin alınması gerekirken, sigara üretimi aynı minval üzere bütün hızıyla devam ediyor. Kapalı alanlarda içilmesi yasaklanan, buna rağmen kullanımı artan sigara için tedbir olarak, içilen alanların kısıtlanmasının yanında, zararlarının da azaltılması için çalışılmalıdır. Sigara üretiminin daha sıkı denetlenmesi, içine zararlı maddeler konmayarak, zararının en aza indirilmesi gerekir. Sigara kullanımından dolayı zarar gören, hayatını kaybeden, sakat kalan milyonlarca insanın hakları, hukukları göz ardı edilmemeli. Bu haklar devletimiz ve diğer ülkeler tarafından korunmalı. Para kazanma uğruna fabrika kuran üreticilere, insan sağlığına bu kadar zararlı kimyasalları sigaraya katıyorlarsa, buna haklarının olup olmadığı sorulmalı. Bu hakkı onlara kim vermiş? Ben bir vatandaş olarak soruyorum ve bu konunun aydınlığa kavuşturulması için hukukçularımızı göreve davet ediyorum. Dünyamızı güzelleştiren de insanoğlu, zarar veren, kirleten de yine insanoğlu... > Hüseyin Aksu > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00