21 Ekim 2009 tarihli gazetemizin bu köşesinde, "Banliyö tren istasyonlarının güvenliğini gözden geçirin" başlığı altında bir okuyucu mektubuna yer verilmişti. Konuyla ilgili olarak, Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müşaviri V. Mehmet Davut Özülker ve Şube Müdürü Şükran Kaba imzasıyla gelen açıklama şöyle: "İstanbul/banliyö trenlerinde halkımıza daha kaliteli ve güvenli bir hizmet sunabilmek, personel yetersizliğini gidermek amacıyla, Haydarpaşa-Gebze ve Sirkeci-Halkalı banliyö bölgemizde görevlendirilmek üzere, gişe görevlisi, güvenlik görevlisi hizmet alımı yapılmıştır. Vatandaşla sürekli yüz yüze iletişim halinde olan ve kuruluşumuz imajı için çok önemli olan bu personelin verdiği hizmetler, belirli kurallara bağlanmıştır. Bu çerçevede, kuruluşumuzun ara duraklarında bir gişe memuru ve bir koruma güvenlik görevlisi bulunmaktadır. Bu personelin her birinin görev şekli ve yeri farklı olmakla birlikte, sürekli birbirleriyle iletişim halinde çalışmaktadırlar. Gişe görevlilerinin kendilerine ayrılan gişe kabinlerinde görev yapmaları, güvenlik görevlilerinin de peronlarda yolcularımızın can ve mal güvenliğini temin etmeleri, kurum personel ve sabit tesislerini korumaları, herhangi bir olumsuz olaya müdahale etmeleri görevleri arasındadır. Bu personel için birçok durakta özel görev kabinleri bulunmakta ve zaman zaman burada dinlenmektedirler. Ancak, gişe görevlileri ile güvenlik görevlilerinin aynı kabinde görev yapmaları kurallarımıza aykırı bulunduğu gibi, kurallara uygun görev yapmaları hususunda denetime tabi tutulmaktadırlar. Bu kapsamda, kural ihlalinde bulunan personel uyarılmış, para cezası ise verilmemiştir. Öte yandan, banliyö güzergahında binlerce yolcuya hizmet veren görevli personelin, gişe vb. yerlerde gazete okuması ya da görev alanı dışında başka işlerle uğraşması görev bilinciyle bağdaşmadığı gibi, hizmetin niteliği açısından da mümkün değildir. Bu bilinçle halkımıza en iyi hizmeti verme yönünde çaba gösteren kuruluşumuz, 2004-2009 yılları arasında sağlanan yolcu memnuniyeti sonucunda, yolcu sayısını yüzde 47 oranında arttırmış, biletsiz yolcu, kapkaç vb. olaylarda önemli oranda azalma sağlanmıştır." Bu yanlış adımdan dönülmelidir Milli Eğitim Bakanlığı'nın, 'Öğrencileri Yetiştirme Kursları Yönergesi'nde bir süre önce yaptığı değişiklikle milyonlarca öğrenci, anne-babaları, öğretmen ve idareciler mağdur oldu. Eğitimde dershane dayatması ve özel etüt merkezi mecburiyeti daha da güçlendirdi. Bu değişiklikle etütleri kaldırma yoluna gidiliyor, okul kursları yapılmayacak duruma getiriliyor, kuşa çevriliyor. Bu değişiklikle, daha önce 120 saat olan kurs süreleri 80 saate indirildi. Maddi durumu elvermediğinden dolayı çocuğunu dershaneye gönderemeyen veliler, çocuklarını okulların bünyesinde açılan kurslara göndermekte iken, özel dershane ve etüt merkezlerinin lehine bir uygulama yapılmış oldu. Öğretmen ve yöneticilerin kurs ücretlerine getirilen sınırlama ve indirimler de ciddi ücret kayıplarının oluşmasına neden olunmuştur. Yönerge değişikliği, eski kursların birçoğunu kapattığı gibi, yeni yetiştirme kurslarının açılmasının önünü de kapatmıştır. Eğitimde dershane dayatmasını daha da kuvvetlendiren ve öğrencileri dershaneye daha çok mahkum eden, bu yanlış adımdan bir an önce geri dönülmesi için Milli Eğitim Bakanı Sayın Nimet Çubukçu'ya çağrıda bulunuyoruz. Mine Kıvrak (Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkan Yardımcısı) Genetiği değiştirilmiş gıdalar Tarım Bakanlığı'nın, Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla (GDO) ilgili çıkardığı Yönetmelik için yaptığı basın açıklamasında, tüketiciler ve kamuoyu eksik bilgilendirilmektedir. Yönetmelikte; GDO'lu ürünlerde kullanılan antibiyotik direnç geninin insan ve hayvan sağlığı açısından son derece zararlı olması nedeniyle yasak olduğu; GDO'lu ürünlerin, bebek mamaları ve bebek formülleri, devam mamaları ve formülleri ile bebek ve küçük çocuk ek besinlerinde kullanılması yasak olduğu belirtiliyor. Ama yönetmelikte, "Tarım Bakanlığı'nca izin verilen GDO ve diğer GDO'lu yem ve gıdalarla ilgili her zaman yeni düzenlemeler yapabileceği, ülkemize giren GDO ve ürünlerinin kayıt altına alınması ve ürünün takibinin sağlanacağı, GDO ile ilgili risk değerlendirme çalışmaları yapılacağı, GDO kullanılarak elde edilen gıdaların etiketlenmesi" gibi düzenlemelerin bulunması, kamuoyunun ve tüketicilerin doğru bilgilendirilmediğini göstermektedir. GDO'ların, GDO'lu gıda maddeleri ile yemlerin ülkemize girişi serbest bırakılmamalıdır. Tüketiciler doğru bilgilendirilmelidir. Fuat Engin