3 gün önce saat 09:59'da cep telefonumdan, adının Zafer Çelik olduğunu söyleyen biri 0534 682 46 .. numaralı telefondan aradı. Ofis dışına çıkmamı ve çok önemli bir konuda görüşme yapacağımızı, bu konuyu kimsenin bilmemesi gerektiğini ifade etti. T.C. Kimlik Numaramın ve cep telefon numaramın terör örgütü tarafından internet üzerinden tespit edildiğini; benim adıma 9 adet sahte kimlik düzenlendiğini ve birçok bankadan yüksek meblağlarda kredi çekildiğini ifade etti. Hatta bazı olaylarda kullanılabileceği şüphelerinin olduğunu vurguladı (Bu sırada arka fonda telsiz sesi geliyor...). T.C. Kimlik numaram kullanılarak GSM operatörlerinden hat alındığını, benim vereceğim kimlik ve adres bilgilerim sayesinde bu şahısların yerlerini tespit edebileceklerini, kredi kartlarının iptalini gerçekleştirebileceklerini ifade etti. Şu anda Sivas ve Gaziantep'ten bu numaralara ait sinyallerin uydu üzerinden alındığını ve takip edildiğini söyledi. Benim, kendi iyiliğim için bir an önce kendisine istediği bilgiyi vermem gerektiğini ısrarla belirtti (pek zamanınız kalmadı diye ifadeler kullanıyor)... "Sizin emniyette çalışıp çalışmadığınızı nereden bileyim?" diye sordum; Ankara Mamak/Gizli istibarat Servisinden 621172 Sicil numarasına sahip Zafer Çelik olduğunu ifade etti. "Şu anda ofis dışındayım, bu bilgileri not etmem lazım, bu yüzden ofise dönüyorum" dedim ve ofise geldim... Söylediği bilgileri not ettim. Bu sırada kendisi, "Halil Bey, biz sizi gün içerisinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne aldıracağız" ifadesini kullandı ve telefonu kapattı. Ben hemen 155 polis imdatı arayarak, Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün telefonunu aldım ve aradım, dolandırıcılık masası ile görüştüm, bu durumu kendilerine anlatım.. Günde 100 kişinin bu şeklide arandığını ve kimlik bilgilerine ulaşıldığını aktardılar... Aranan 100 kişiden 50'sinin bu şekilde mağdur edildiğini ve dolandırıldığını ifade ettiler. "Tanıdıklarınızı lütfen uyarın, bizler her türlü bilgiye zaten ulaşabiliriz.. Bu şekilde bir çalışma şeklimiz yok" diyerek uyarıda bulundular... Aman dikkat, sakın bilgi vermeyin... > Halil Yiğit >> "Damacanalar sağlıklı" Köşemizde yer verdiğimiz bir okuyucu görüşünde, su ambalajlarının da çeşitli tehlikelere yol açtığı belirtilince, Ambalajlı Su Üreticileri Derneği (SUDER), konuya şu şekilde açıklık getirdi: "Bu iddiaların hedef aldığı ambalaj malzemesi polikarbon, sağlıklı suyun tüketicilerimize ulaştırılması için uygun ve güvenli ambalaj malzemesidir. Sektörümüzde kullanılan ambalajlar, Türk Gıda Kodeksi'ne uygun olarak T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından gerekli BPA analizleri yapıldıktan sonra yine bakanlığın izni ve denetimi altındaki ambalaj tesislerinde üretilmektedir. Ürettiğimiz sular T.C. Sağlık Bakanlığı Yönetmeliklerine uygundur. İşletmelerimiz Sağlık Bakanlığımızca ruhsatlandırılmakta ve tesisler Sağlık Bakanlığı ve il Sağlık Müdürlükleri tarafından düzenli olarak denetlenmektedir." >> Müfettiş-Öğretmen maaşları Önce İlköğretim Müfettişlerinden gelen mektuba yer verdim. Bu mektupta; İlköğretim Müfettişlerinin maaşlarının, diğer müfettiş maaşlarıyla mukayese bile edilemeyeceği, öğretmen maaşlarından bile az olabildiği, çok mağdur edildikleri ve bu haksızlığa bir an önce son verilmesi gerektiği belirtiliyordu. Sonra öğretmenlerden mektup geldi. Bunda da, bir yanlış anlaşılma olduğu, asıl mağdur edilenlerin öğretmenler olduğu belirtiliyordu. Bunun üzerine, Müfettişlerden çok sayıda mesaj geldi. Konunun yeterince anlaşılmadığı, yanlış aktarıldığı belirtiliyor ve yanlış anlamaları önlemek için bazı açıklayıcı bilgilere yer veriliyor. A.İ.O. "İlköğretim Müfettişi olabilmek için iki üniversite bitirdim, yüksek lisans yaptım. Emsalim öğretmen benden fazla maaş alıyor. Ek dersten başka, maaşım dışında aldığım bir ücret yok. maaşım ve ek dersimle birlikte aldığım ücret, emsalim öğretmen ve müdürden azdır. Konu ile ilgili bilgi ve maaş bordrolarını www.mufettisler.net adresinden okuyabilirsiniz." diyor. İsminin verilmesini istemeyen bir müfettiş de, konu ile ilgili verilen bilgilerin eksik olduğunu belirtiyor ve "Dört Yıllık Fakülte mezunları içinde, en az maaş alan kesimin öğretmenler olduğunu kabul etmek zorundayız. Öğretmenlerimizle hiçbir sorunumuz yoktur. Bilakis hepimiz eğitimciyiz. Bizler İlköğretim Müfettişi olabilmek için, öğretmen olduktan sonra, ikinci bir fakülte bitirmek ve 4 sınavdan geçmek zorundaydık. Üç yıl müfettiş yardımcısı olarak çalışmaktayız" bilgisini veriyor. Öğretmenlerin görüşlerine aynen katıldığını belirten İlköğretim Müfettişi N. Gürsoy, kendilerinin başka müfettişlerle mukayese edilmesi gerektiğini söylüyor: "Denetleyenin maaşı denetlenenden daha az denilmesini asla kabul etmiyorum. Bu sözü münferiten söylenmiş ve amacını aşan bir söz olarak algılıyorum. Çünkü, İlköğretim Müfettişi, diğer Bakanlıklardaki müfettişlerle kıyaslanmalıdır. Eğer eşit işe eşit ücret deniliyorsa ki öyle; bizim kıyaslanmamız diğer bakanlık müfettişleri ile yapılmalıdır. Ülkemizdeki öğretmenler, diğer ülke öğretmenleri ile kıyaslandığında en çok çalışan ve en az maaş alan ülkeler sıralamasında çok gerideler. Umarım iktidar sahipleri 150 yıllık onurlu bir geçmişi olan İlköğretim Müfettişliğini hak ettiği düzeye getirir." Yine ismini belirtmeyen bir Müfettiş de "İlköğretim Müfettişlerinin yan ödemesi yoktur" diyerek kızgınlığını belirtmiş: "Yan ödeme diye bahsettiğiniz, müfettiş olduktan sonra alınan ödeme ise, bununla birlikte ancak öğretmen ile aynı maaşı almasını sağlamaktadır. Şu an Müfettiş Yardımcılar 1130 YTL civarında maaş almaktadır. Yolluk gelir değildir, gidilen yerlerde harcanması için verilen ödenektir. Bütün memurlar bu hakka sahiptir."