Ben, Anadolu Öğretmen Lisesi öğrencisiyim. Öğretmen Liselerinin ek puanları 24'ten 8'e indirildi. Bu uygulamanın bizlere yapılmış büyük bir haksızlık olduğuna inandığım için, bunu sizlerle paylaşmak, yanlıştan dönülmesi için haklı mücadelemize desteğinizi yanımızda görmek istedim. Sanki suç işlemişiz gibi yüzümüze daima bu ek puanların vurulmasının nedenini tahmin edebiliyorum. Bizim okulları yeterince tanıdığınızdan emin misiniz? Öğretmen olmak sevdasıyla bu okulları seçen bizler büyük meşakkatlara göğüs geriyoruz. Bunun için haftada 40 saat ders görüyoruz. Öğretmenlikle ilgili meslek dersleri görüyoruz. Bu okullar genellikle şehir merkezlerine uzak yerlerde kurulmuş, 1, 1,5 saatlik servis yolculuğuyla gidebiliyoruz. Anne-babamızdan çok öğretmenlerimizin yüzünü görüyoruz. Lise çağında hergün 3 saatini yolda harcayan, okulda da haftada 40 saatlik ders gören bizlerin çektiğimizi bir tek ailelerimiz bilir. Oturduğumuz mahallede tanınmıyoruz bile. Çantamızda enaz 8 defter, 8 kitapla okula gidiyoruz. Diğer okullardan farklı olarak Psikoloji, Eğitim Bilimine Giriş, Eğitim Psikolojisi, Öğretim İlke ve Yöntemleri, Felsefe derslerini görüyoruz. Bunlara ilaveten, ikinci dil de bizim için zorunlu. Bizler iyi bir Öğretmen olmak için bu meşakkatli okulları seçmiş gönüllüleriz... Yabancı kültürler altında ezilmeyen, örnek, Avrupa'ya bilgisiyle, görgüsüyle fark atan, ilkleri bulunan bir nesli görmek için fedaiyiz bu yolda. İstikbalimiz olan çocuklarımızı iyi yetiştirmek üzere, mükemmel öğretmenler olmaya karar vermişiz. Öğretmen yetiştiren fakültelere girişte ek puan hakkı bizim değil mi? Ben Anadolu Öğretmen Lisesini seçtim. Fen Liselerinin ve diğer liselerin müfredatı farklı. Biz 10. sınıftayken onlar tüm lise konularını bitirip test çözmeye başlıyorlar. Biz ise öğretmenlik nosyonumuzu geliştiren dersleri görmeye devam ediyoruz. Mesleğimizle ilgili okullar için bu puanlar hakkımız değil mi? Biz bu okullara kaydımızı yaptırırken ek puanın 24 olduğunu biliyorduk, verilen hakkın bu şekilde alınması adaletle bağdaşır mı? Saygılıyız, terbiyeliyiz, sesimiz çıkmaz; ama hakkımızın göz göre göre yitip gitmesine dayanamıyoruz artık. Biz puan dilenmiyoruz, sadece hakkımızı istiyoruz. Yetkililerin bu konuda bir daha düşünüp yanlıştan dönmelerini bekliyoruz. > Sevinç Güler (İzmir Anadolu Öğretmen Lisesi) Ramazan geliyor başbakanım! Bu ramazan bir değişiklik yapın ve fakir evi aramakta zahmet çekmeyin. Hemen ilk bulduğunuz bir Diyanet çalışanının evine misafir olun. Açlık sınırının altında maaş alan Diyanet personelinin evine.. Maaşlardaki adaletsizliği gözlerinizle görürsünüz. Verdiği emeğe karşılık kendisine reva görülen maaştan utanan, diğer devlet çalışanlarının maaşlarının artışını ibretle seyreden, sosyal problemler yanında artık ailevi problemleri de artan, ellerinde borç senetleri çoğalan, çocuğunun göz yaşına, eşinin mutsuzluğuna engel olamayan, boşanma ve icra davalarında koşan, dolayısıyla itibarı sıfıra düşürülen Diyanet taşra çalışanlarının halini bilen var mı? Diğer kurumlarda çalışan bir İl Müfettişinin maaşı milyarı geçerken, Üniversite mezunu, hatta akademik kariyer yapmış olan bir Müftülük Murakıbının maaşının 500-600 YTL olması hak-hukuk-adaletle bağdaşır mı? Evet, Başbakanım, bu Ramazan iftara bize de bekleriz. Bakanlarınızla birlikte 70 bin Diyanet personelini ziyaret edin. Ve acı gerçeği gözlerinizle görün İşçilerin ikramiyesi bayramdan önce ödenecek dediniz, işçileri sevindirdiniz. Doktorlara döner sermaye dediniz, onları sevindirdiniz. Peki Diyanet çalışanlarını sevindirmenin vakti ne zaman gelecek? > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00