Hirfanlı Baraj gölü, Konya havzası için çözüm olabilir.
Küresel ısınma, su savaşları gibi beyanatları bir tarafa bırakırsak; önümüzdeki 20 yıllık perspektifte muhtemel kuraklıktan bahsediliyor. O halde ihtimali, olacak sayıp, tedbir almak en akıllıca bir davranış olur.
Türkiye, doğudan batıya doğru 2000 metre yükseklikten başlayıp 0 metreye ulaşan bir arazi yapısı göstermektedir. Erzurum, Ankara, Afyon ve Ege hattını düşünelim. O halde iyi bir planlama ile, cazibe akış gücü kullanılarak Doğu Bölgesi'ndeki su fazlası Orta ve Batı Anadolu'ya taşınabilir. Bazı yerlerde tünel, bazı yerlerde Sedde türü imalatlar gerekebilir. Ancak verimlilik düşünülünce bu tür imalatların maliyeti önemsizleşir. Mevcut imkanları kullanmak da imalatların maliyetini çok düşürecektir. Mümkün olduğunca proje istikametine akışı olan dere ve ırmaklar kullanılarak su taşınmasında zaman ve maliyetten tasarruf sağlanmalıdır. Burada esas: Anadolu ırmaklarında
1-Mansab ihtiyacından fazla olan suyu denize akıtmamak
2-Su sevkini olabildiğince cazibe akışı ile sağlamaktır.
Bu proje ile, ihtiyaçtan fazla olarak denize giden su belirlenen alanlara sevk edilecek böylece; yer altı su seviyesinin yükseltilmesi, sulama suyu olarak kullanılması, mevcut barajlara takviye, enerji elde edilmesi, yerleşim alanlarının su ihtiyacını doğrudan veya dolaylı olarak sağlamak. Akan suyun taşıdığı alüvyal tabakanın çorak alanlarda çökeltilmesi suretiyle çok büyük ekim alanları kazanılabilir. Ayrıca bu proje, ağaçlandırma çalışmasına güç katacaktır.
2008 yılında Konya'da 61 bin su kuyusu tesbit edilmiş. Yer altından yılda 1.5 milyar m3 su çekiliyor. Ama, su besleme açığından, 20 yılda seviye 25 metre düşmüş. Mesela Kızılırmak Hirfanlı barajı civarında tabii akış esas alınarak, kış aylarında altı ay su fazlası Tuz Gölü-Konya havzasına akıtıldığında, sadece yer altı su seviyesi yükselse büyük kazançtır. Bu tür bir incelemede bir çok tabii gölet imkanı doğacaktır.
Aslında bu projeyi Anadolu Su Projesi olarak tanımlayıp, kapsamlı bir çalışma olarak ele almak gerekir. Bu, en az bir Genel Müdürlük hacmidir.
Burada esas olan, denizlere akan kullanım dışı su kapasitesini değerlendirmektir. DSİ, Karayolları, Köyişleri, Orman Müdürlükleri gibi kuruluşların uhdesindeki makine parklarının atıl kapasitelerini; vardiya artırarak, çalışılmayan mevsimde çalışılabilecek bölgeye sevk ederek; harekete geçirmek suretiyle yapılmasını istediğimiz bu Anadolu Su Projesi çalışmasının maliyeti yeterince küçültülebilir.
Ne yazık ki, bu ülkenin imkanları, yetersiz insanların uhdesinde heba olmuştur. Zararın neresinden dönülse kârdır. Bir makinanın günlük kira bedelini 180 gün ve 30 ildeki makine sayısı ile çarpınca bulunacak rakam, yıllardır belli zamanlarda boş bırakılan makinelerin oluşturduğu kayıp görülür.
Kızılırmak, Sakarya, Muratsuyu gibi birçok ırmağımızda verimli sonuçlara ulşılabilecektir. Konya Ovası, Haymana Ovası gibi alanlar, hatta Denizli-Afyon hattı bundan istifade edebilmelidir. Bu çalışmayı lokal alanlar için düşündüğümüzde pek çok göl ve gölet çevresindeki dere ve ırmakların belli zamanlarda yönleri değiştirilerek boşa akan kapasite değerlenerek o çevrenin faydasına kullanılmalıdır.
Devlet Planlama Teşkilatı, DSİ gibi kurumların biraz da böyle projelere el atması gerekir. Tuncer Akalın
>> Çalışanların eğitimini ihmal edersek, bedeli ağır olabilir
İşci, yaptığı iş ve genel konularla ilgili olarak sık sık eğitilmelidir. Aynı eğitim, fırsat bulundukça tekrar tekrar verilmelidir.
1985 yılında sanat okulu, işçilere "vana nasıl açılır, nasıl kapanır" diye 6 ayda bir eğitim vererek, tesiste sık sık bozulan vanaları bozulmaktan kurtamıştı. Örneğin çoğu kimse vanaların sağa dödürüldüğünde kapanacağını, sola döndürüldüğünde açılacağını bilmez.
Diğer bir husus, her insan ağır yük taşır. Yerden aldığınız bir yükü kaldırırken, gücünüzü dizlerinizden almazsanız beliniz sakatlanır. Bunu çoğu kimse bilmez. Bu konu işcilere sık sık anlatılmalı. İşci yangın tüpü nasıl kullanılır bilmeli.
Eğitimin bir diğer boyutu da "yasal" sorumluluktur. Örneklemek gerekirse, sorumlu olduğum bir tesiste olan iki iş kazası ile ilgili, SSK müfettişleri beni sorumlu tuttu. İş kazasına uğrayan işçinin tedavi masraflarını benden almak istedi. Ödemedim, mahkemeye verdi, beni verdiğimiz eğitimler ve belgeleri kurtardı. Bu davayı kaybetseydim işci de tazminat davası açardı.
Zaten günümüzde bu eğitimleri vermek, yasal zorunluluk haline geldi. Genç arkadaşlarıma önerim "işcilerin eğitiminine" mutlaka gereken önemi vermeleridir. Verdiğiniz eğitimleri de imza altına almanızı öneririm. Olayların maddi ve manevi sorumluluğunu taşımak çok zor.
N.Y.
Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00 Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna / İSTANBUL