Anayasa Mahkemesi'nin kararları bizi uzun süre maşgul eder. Bu kurumun kararlarının, aynı hükümler çerçevesinde zaman ve zemine göre değişmesi, kabul edilebilir gibi değil; siyasi olduğu ayan beyan ortada. Mesela, Anayasa'nın aynı hükümlerine dayanarak, belirli sayı yeterliliği ile bir dönemde Cumhurbaşkanı seçebiliyorsunuz, başka dönemde seçemiyorsunuz. Yine 148. Madde'de, "Anayasa değişikliklerini Mahkeme sadece şekil bakımından inceleyebilir, denetleyebilir, esasa giremez" deniliyor. Oysa mahkemenin esasa girdiği ortada. Değişmez hükümler gerekçe gösteriliyor. Üç değişmez hükümden biri, devletin şeklinin Cumhuriyet olması. Bu kelime halkı işaret ediyor; halkın olmadığı yerde cumhuriyet de olmaz. İkincisi; demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olma ilkesi. Bunda da halk ve onu temsilen TBMM'ye işaret ediliyor. Demokrasiyi ve sosyal hukuk devleti ilkesini kimlerin tarumar ettiği ortada. Üçüncü maddede de, ülkenin bölünmez bütünlüğüne vurgu yapılmakta. Esasında antidemokratik Anayasa bölünmeye zemin hazırlamakta. Bu 3 değişmez madde ile yapılmak istenen değişiklikler arasında nasıl bir bağlantı kurulur, anlamak mümkün değil. Kaldı ki, Anayasa değişikliği bu 3 Madde'ye aykırı dahi olsa, bunda bile Mahkeme'nin devreye girme hakkı bulunmuyor. Böyle bir görev ve yetkisi olsaydı, "sadece şekil yönünden denetler" hükmü bulunmaz, esas yönünden de denetleme yapmasına yönelik hükümler bulunurdu. Çok açık bir ifade ile, bu görev ve yetki TBMM'ye verilmiş, onay makamı olarak Cumhurbaşkanı yetkilendirilmiş ve en son olarak da "referandum" yoluyla halkın onayına bırakılmış. Yani muhtevayı Anayasa Mahkemesi değil, halk inceler ve karar verir. Halkın kararını herşeyin üstünde görmemek, değişmez 3 maddenin ihlali değil mi? Avrupa'nın birçok ülkesinde yüksek yargı mensuplarının nasıl seçildiği defalarca yazıldı, söylendi. Halkın seçilmiş temsilcilerinin bu işte ne kadar söz sahibi oldukları açıkça ortada. Buna rağmen, bizdeki itirazlar neden yapılıyor? Demokratik Cumhuriyet rejiminde, irade halka ait değil mi? Halkı devredışı bırakan rejime ne ad verilir? 11 kişinin kararını 72 milyonnun üstünde tutmak demokrasi ile bağdaşır mı? Anayasa'nın 6. Maddesi'nde, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" deniyor. 7. Madde'de, "Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi'nindir. Bu yetki devredilemez" deniyor. 11. Madde'de de, "Anayasa'nın hükümleri yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır" deniyor. Darbeciler Anayasa ve yasaları yapıyor da, demokratik seçimlerle iş başına gelen parlamento normal işlevini yapamıyor, yasa çıkaramıyor. Bunu haklı göstermek kabul edilebilir mi? Demokratik olmayan bir Anayasa ile ne işsizlik azalır ne de gelir dağılımında adalet sağlanabilir. Bundan en çok fakir-fukara zarar görmekte. Bunun vebalini görmemek büyük gaflettir. Yasama ve yürütme organının sağlıklı bir şekilde çalıştırılmadığı bir düzende, ekonomi ne kadar ayakta kalabilir ki? Böyle bir ortamda yerli ve yabancı yatırımcı tedirgin olur, yatırımlar durur, sermaye kaçar, işsizlik, yoksulluk, sefaler katlanarak büyür. Hangi kişi veya kurum olursa olsun, ülkenin geleceğini karartan kararlar ihdas eden, yetki aşımına gidilen tasarruflarda imzası bulunanlar kanun karşısında mutlaka hesap vermelidir. Bu toprakların mülkiyet hakkı, oligarşik bir zümreye değil, bütün vatandaşlara aittir. Bu toprakların kazanılmasında, her aileden en az bir şehidin verildiği unutulmamalıdır. > Necdet Akman Cami cemaat sandalye telefon Camilerde gördüğüm bazı hususları yazmadan edemeyeceğim. Cami adabını hatırlayanımız pek kalmamış gibi. Bilindiği gibi; abdestli olarak, sağ ayakla, sakince camiye girilir, sol ayakla çıkılır. Camiye girişte "itikaf"a niyyet edilirse, konuşabilir, soru sorana sessizce, onun işitebileceği bir sesle kısa cevap verilebilir. Camide gereksiz şekilde konuşmak adaba sığmaz. Camide sandalye, oturak, koltuk vs. ile namaz olmaz. Mehmet Ali Demirbaş böyle yazıyor, bunun fotokopilerini dağıtıyorum. Osman Ünlü Hoca'yı dinliyorum, o da öyle söylüyor. Genellikle yaşlı hacı, hocalar "dinde zorlama yok, kolaylıklardan faydalanılır" derler. Babayiğit cemaat oturak kapmak için koşuşturuyor, çekiştiriyor, kavgalaşıyorlar cami içinde. Yetkilileri dinlemiyor, yazıları okumuyor, bakmıyorlar. "Telefonu kapat" yazısını görmezden geliyor, okumuyorlar. Telefonu kapatmıyor, konuşuyor, koşuşturuyor, kapıya koşarken cemaati eziyor, rahatsız ediyor, çirkin durumlar oluşturuyorlar... Camiye gidenler, öncelikle cami adabını öğrenip, bunlara uymalı... > Hacı Tahsin Koloğlu - SAMSUN Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00