12 Kasım 2001 tarihli gazetemizin bu köşesinde, okuyucumuz Opr. Dr. Aydın Yıldırım'ın Ariston Dialogic Çamaşır Makinesi ile ilgili şikayetine yer verilmişti. İlgili firmanın bu şikayetlere dair açıklaması şöyle: "Aydın Yıldırım isimli tüketici Ariston Dialogic Çamaşır Makinesini 12.06.2000 tarihinde monte ettirerek, ilk arızasının ortaya çıkışına kardar sorunsuz bir şekilde kullanmıştır. Arıza için servise ilk başvuru tarihi 1 Haziran 2001'dir. Tüketici, makine sıkma yapmadığı için tüketici servisine başvuruda bulunmuştur. Makine kartının arızalı olduğu tesbit edilmiş ve servis tarafından 8 Haziran 2001 tarihinde değiştirilmiştir. Tüketici bu defa yıkama süresinin uzunluğundan dolayı şikayet ederek tekrar servise başvuruda bulunmuştur. Makine 3 Eylül 2001 tarihinde servise alınmış ve bir hafta süreyle test edilen makinede herhangi bir arıza tesbit edilmemiştir. Tüketiciye servis tarafından yıkama sürelerinin normal olduğu ile ilgili detaylı bilgi verildikten sonra makine tüketicinin evine teslim edilmiştir. Tüketici 2. defa servis ile irtibata geçerek yıkama sürelerinin uzunluğu ile ilgili şikayetine devam etmiştir. 5 Ekim 2001 tarihinde aynı ürün tekrar test edilmiş ve servis tarafından herhangi bir problem görülmemiştir. Servis, ürünün bu şekilde çalışmasının normal olduğunu izah etmesine rağmen tüketici ikna olmamıştır. Tüketici, Servis Bölge Müdürü Ferhat Bey ile telefonla görüşmüş; kendisine bu ürünün mükemmel durulama fonksiyonuna bağlı olarak kullanılan deterjan markasına ve miktarına, yüklenen çamaşırın ağırlığına ve suyun sertlik derecesine göre durulama süresinin uzayabileceği anlatılmış; tüketici de bu anlatılanları anlayışla karşılamış ve telefon görüşmesi problemsizce tamamlanmıştır. Ertesi gün tüketici yine Ferhat Bey'i aramış, makinenin değişimini talep etmiştir. Kendisine anlatılan bilgiler yine aktarılmış ama ikna edilememiştir. Tüm bu bilgilerin ışığında, Dialogic Çamaşır Makinesi'nin herhangi bir arızasının olmadığı tespit edilmiş ve dolayısıyla ürün değişiminin gerekli olmadığı anlaşılmıştır." 'İsteğe bağlı sigortalı'lara sağlık karnesi verilsin Ben yaklaşık 10 yıldır isteğe bağlı sigortalı olarak SSK'ya prim ödemekteyim. Bu ödemeleri dişimizden, tırnağımızdan arttırdığımız paralarla, binbir güçlükle yapmaktayız. Bu kadar prim ödememize rağmen, maalesef bir sağlık güvencemiz bulunmamaktadır. Emeklilik hakkı kazanıldıktan sonra sağlık hizmeti veriliyor. Ben DMS'yi de kazandım, 2 senedir bekliyorum, bize verilen sözler tutulmadı. Yetkililerden isteğimiz, isteğe bağlı sigortalılara, prim ödenirken de sağlık güvencesini vermeleri. Çalışma Bakanımız'ın bizlere de sağlık karnesini vermesini ve emeklilik yaşını biraz daha aşağıya çekmesini istiyoruz... ¥ Tamer Göktürk - İZMİR Zamlı kredilerimiz neden yatmadı? Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü'ne; Bizler Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nde öğrenim görmekteyiz. Kredi Yurtlar Kurumu'nun üniversite öğrencilerine verdiği karşılıklı kredi yardımının 7 Ekim'de zamlı yatması gerekirken; geçen sene verildiği gibi 30 milyon olarak yatırıldı. Halbuki geçtiğimiz sene Ekim ayında zamlı olarak yatmıştı. Öğrenmek istediğimiz bir başka şey de, kurumunuz internet sitesinde önlisans ve lisans programında okuyan öğrencilerin kredi miktarının 45 milyon olarak düşünüldüğü belirtilmiş. Zor şartlarda öğrenim gören biz öğrenciler, krizin patlak vermesi ile daha da zor duruma düştük. Herşeyin fiyatı %100'den fazla artarken, sizin kredimize %50 zam yapmanız yeterli mi? ¥ Bir Grup Öğrenci - Hendek SAKARYA Ata yadigârı böyle mi olmalı? İstanbul'a 16 ay önce geldim. O günden beri, Cuma namazlarımı Fatih'teki tarihi Molla Zeyrek Camii'nde kılıyorum. Caminin durumu beni çok üzdü. 1453 yılından beri Fatih Sultan Mehmet Han'dan bizlere yadigâr kalan bu cami böyle mi olmalıydı? Ata yadigârı bu kadar mı ihmal edilir? Başta Fatih Belediye Başkanı olmak üzere, Müftü, Vakıf yetkilileri ve bütün İstanbulluların bu güzide camiyi ziyaret etmelerini, birilerinin birşey yapmasını bekliyoruz.. Yüreklerimiz daha fazla sızlamasın!.. ¥ Mustafa Altuncu - İSTANBUL