Artık bu sistemi değiştirin!

A -
A +

Sayın Başbakan'ın ve Milli Eğitim Bakanı'nın dikkatine; Sağlık Meslek Lisesi'ni bitirmiş olan kız kardeşimin ve ailece hepimizin çekmiş olduğu çileyi aktarmak için bu satırları yazmaktayım. Kardeşim lise ikinci sınıfta iken sınav sistemi değişti ve Meslek liselilerin ek puanları 0.2 ile çarpılmaya başlandı. Kardeşim, okulu birinci olarak bitirmesine rağmen, 4 yıllık bir programa giremedi; tam 3 yıldır dersaneye gitmesine rağmen, uygulanan adaletsizlikten dolayı istediği bölümü kazanamadı. Bu adaletsizliği içine sindiremediği ve mutlaka okumak istediği için bu yıl tekrar dersaneye gidiyor, sınavlara hazırlanıyor. Artık ne moralimiz kaldı, ne de maddiyatımız. Bu sistemi değiştirin artık. İnsan haklarına, Anayasamızın eşitlik ilkesine aykırı olan; temel hak ve özgürlüklerle bağdaşmayan, rekabeti ortadan kaldıran bu sistemin günümüz çağdaş toplumlarında yeri olmadığına inanmaktayım. Lütfen artık devletle milleti barıştırın ve bizi devlete karşı kin tutmaya zorlamayın. Hitaplarında birçok defa kullandığınız "insanı yaşat ki devlet yaşasın" ilkesini hayata geçirin, devlet daha fazla yara almasın. "Ah"lar üzerine kurulan bir sistem ne kadar yaşayabilir ki... > Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı - İSTANBUL Bizim mağduriyetimiz unutulmasın Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim-öğretim hizmetleri sınıfında 09.10.2002 tarihinde atama izni alınan 5 bin ve geçen dönemlerden kalan 750 olmak üzere 1-9 dereceli toplam 5 bin 750 kadroya sınıf öğretmeni atamasını 14.11.2002 tarihinde gerçekleştirdi. Bu atama yapılırken, bizlerin -sınıf öğretmenliği mezunlarının- hakkı çiğnendi. Kendi mezun olduğumuz bölüme Fen-Edebiyat bölümü mezunu kişiler atandı ve bizler mağdur duruma düştük. Biz, Sınıf Öğretmenliği mezunlarının mağduriyetinin bilinmesini istiyoruz... > Bir grup sınıf öğretmenliği mezunu Lütfen bilimsel raporları inceleyin ve yanlışları düzeltin! Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ'ın dikkatine; Yeni Trafik Yasası'nın, Komisyon'dan geçip Meclis Genel Kurulu'na geldiğini medyadan öğrendik. Bu tasarıya göre, sürücü belgesiz araç kullanan kimseye hapis cezası öngörülmekte ve bu hapis cezasının da paraya çevirilmeyeceği belirtilmektedir. Ben, gözünün biri görmeyen Monder Derneği üyesi, Diş Hekimiyim. 15 yıldır araç kullanıyorum, bugüne kadar herhangi bir kazaya da karışmadım. Tek gözü görmeyenlere, dünyanın bütün ülkelerinde sürücü belgesi verilirken, bu belge ile Türkiye'de yasal olarak taşıt kullanılırken ve 11 Üniversitemiz bu konuda olumlu görüş bildirirken (raporlar www.monder.org sitesinde mevcuttur) ülkemizde bizim durumumuzda olanlara sürücü belgesi hakkı verilmemesi büyük bir adaletsizliktir. Bu adaletsizlik yetmezmiş gibi, mecburiyet karşısında araç kullanan bizlere bir de hapis cezası öngörülmesi, bizi ülkemizde mutsuz ve huzursuz yapmakta ve mağdur durumda bırakmaktadır. Sağlık Bakanı Sayın Recep Akdağ! Sizden ricamız, bu ceza kesinleşmeden lütfen Üniversitemiz bilimsel raporlarını dikkate alınız ve tek gözü görmeyenlere de sürücü belgesi hakkını verecek şekilde "sürücü olur raporunu" değiştiriniz. > Eren Soner (Monder Üyesi) - ANKARA Diyanet'i asli mecrasına oturtun! Diyanet'ten sorumlu Bakan Sayın Mehmet Aydın'ın dikkatine; Diyanet İşleri Başkanlığı'nın son zamanlarda bazı siyasi sebeplerle, toplumumuz için çok gerekli olan bazı fonksiyonları gereği gibi yapamadığı kanaatindeyiz. Din görevlileri olarak, aşağıda belirttiğimiz taleplerimizin gerçekleştirilmesini istiyoruz: 1. Diyanet'te görev yapan bütün personel iyi bir eğitim süzgecinden geçirilmeli. 2. Din adamlarının görev alanları genişletilmeli, halkı dini yönden aydınlatma politikaları geliştirilmelidir. 3. Din hizmetlerinin eğitim hizmetleri ile koordineli hareketi sağlanmalıdır. 4. Camilerin mutlaka 2 görevlisi bulunmalı, dini hizmetlerin aksaması önlenmelidir. 5. Din görevlilerinin tazminatları öğretmenlerinki ile aynı duruma getirilmelidir. 6. Din görevlileri; vaaz hazırlama, hutbe yazma, araştırma gibi eğitici konularda teşvik edilmelidir. 7. Din görevlilerine yeni bir vizyon, yetki ve strateji verilmelidir. 8. Camilerde sık sık yardım toplama işlerine çeki-düzen verilmeli, yardımlaşmada daha farklı bir metod bulunmalıdır. > Bir din görevlisi Bizi böyle köreltmenin ne anlamı var? YÖK Başkanlığı'na; Yüksek öğrenimimi Kazakistan'da tamamladım. Fakat YÖK'ün tutumu yüzünden mağdur durumdayız. Artık psikpolojim bozuldu. Bizi böyle köreltmenin ne anlamı var? İşsiz güçsüz gezmek çok kötü. Babam, ben okurken vefat etti... Yalnızlık kötü. Annem calışmıyor, kareşlerim İmam Hatip mezunu, benim gibi onları da hiçbir işe almıyorlar... Neye ve kime güveneceğimi şaşırdım. Ne olur, yetkililer artık bu problemi çözsün! Ayrıca, hiçbir insani ve hukuki hakkı olmadan bunu bize reva görenleri kınıyor ve kendilerini bizim yerimize koymalarını tavsiye ediyorum... > Cafer Kıyak

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.