Artvin'in, kısa vadede gelişmesinin yolu, eğitim ve turizmden geçer. Turizmin gelişmesi, görüldüğü kadarıyla, ulaşım sıkıntısından dolayı zaman alacak. Eğitim ise, Artvin'in geleceğinde sosyal, kültürel ve ekonomik olarak lokomotif olacak. Fen Lisesinin kurulması ve devam eden yeni bina inşaatı bunu destekler durumda. Yine, Artvin Çoruh Üniversitesi'nin 2007 yılında kurulması ile birlikte, eğitim sektörü yüksek öğretim alanında hızlı ve emin adımlarla büyümeye devam ediyor. İl merkezinde ve ilçelerimizde yeni yüksekokulların ve fakültelerin açılması, bunların bariz örnekleri. Bunlarla beraber, birbirinden değerli öğretim elemanlarının ilimize gelmesi, öğrenci sayısının yıldan yıla artması, yeni alanların yerleşim yerleri olarak açılması hem üniversitemizi hem de ilimizi sosyal, kültürel ve iktisadi yönden etkileyecektir. Yeni kurulan bir üniversitenin, kuruluş aşamasında tabii ki sıkıntıları olacaktır. Ana kampüs alanının belirlenmesi, yeni kurulan üniversitenin akademik personel ve öğrenciler için cazip olmayışı sıkıntısı, öğrencilerimizin barınma ve ulaşım problemleri, en önemlisi de, bazı yöneticilerin üniversitenin önemini henüz yeterince kavrayamamaları... Başta Prof. Dr. Mehmet Duman olmak üzere yönetim, üniversiteyi geliştirmek için canla başla mücadele veriyor. Mülkiyeti üniversiteye ait olan lif levha alanında faaliyet gösteren esnaf gruplarının, daha bu alanı boşaltmamış olmaları üzüntü verici. 2008 yılı sonuna kadar bu alanın tahliye edilmesi gerekiyordu, buna rağmen bu alan hâlâ boşaltılmadı. Esnaf arkadaşlarımızın mağduriyetini anlamakla beraber, üniversitenin önünün açılması ve plan dâhilinde işlerin de yürümesi gerekiyor. Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörü Sayın Duman'ın daha birkaç gün önceki, "Lif levha alanının boşaltılması, varlık içerisinde yokluk çekme" şeklindeki feryatları ve açıklamalarını artık il yöneticilerimizin de duyması ve rektörümüze bu anlamda yardımcı olmaları gerekir. Yüksel Kantar Bu sahtekârlara kanmayın! Bundan 2-3 ay kadar önce, cep telefonuma bir mesaj geldi. İki büyük firmanın ismi verilerek, bunların bir yarışma düzenledikleri ve bana ödül çıktığı belirtiliyordu. Merak edip aradım, karşıma çıkan kişi, müşteri hizmetleri görevlisi gibi, bütün bilgilerimi sordu, bağlanıp bilgilerime ulaşacağını söyledi, ben de inanıp bilgilerimi verdim. "Evet, 10 milyar kazandınız" deyince, sevinçten havaya uçtum, kredi kartı numaramı istedi, "yok" dedim. "Bari hesap numaranı ver" dedi, vadesiz hesap numaramı verdim. Bir yandan numaraları söylüyor, öbür taraftan da 10 milyarın hayallerini kuruyorum, yarım kalan evimi yapma hayali... "Kaydını yaptırdım, yarın sabah bankaya git, paranı al" dedi, telefondaki kişi ve "yakında market, büfe gibi bir şey var mı" diye de sordu. "Var" dedim, ne isterse tamam diyecek durumdaydım. "Şimdi hiç kimseyle konuşmadan, telefonu da kapatmadan git 8 tane 250 kontör kartı al, kazı, yüklemeden numaraları bana söyle" dedi. Elim, ayağım yanmaya başladı, "ama niye" de- dim. "Yoksa hakkını kaybedersin" dedi, şoktan şoka girdim. Cebimde 1 lira 25 kuruş vardı, param olmadığını söyledim, "borç al" dedi. "Paran yanacak, acele et" diye ilave etti. Kafam allak bullak olmuştu, bütün sorularına da doğru cevap vermiştim. "Paranı bul, kontörü al, hiç kimse ile konuşmadan beni ara" gibi talimatlar vererek telefonu kapattı. Durumu patrona anlattım, hangi bilgileri verdiğimi söyledim. Patronun tavsiyesiyle hemen gidip banka hesabımı iptal ettirdim. İş arkadaşlarım soru yağmuruna tuttular. Gece bu olay aklımdan çıkmadı, "ya TC numaramı da vermişsem" şüphesiyle uykum kaçtı, sabah ilk iş olarak soluğu savcıda aldım, durumu anlattım. Meğer adamlar kötü niyetli imiş, çok kişiyi dolandırmışlar, hatta birisinin kartından 8 milyar çekmişler, iyi ki kredi kartım yokmuş. Böyle sahtekârlara kimse kanmasın diye bunları yazdım... İsmi mahfuz Bor-NİĞDE Elimizdeki ilaçları iade etmek istiyoruz, kimse almıyor Bizim elimizde 4 aydır periton diya- liz ilaçları var, ama hastane başta olmak üzere, aklımıza gelen her yere başvurduk, kimse almadı. Bir kişiye faydamız dokunsun diye çırpınıyoruz, yoksa ben bunları çöpe mi atayım? Biz çırpınıyoruz yardımcı olmak için ama Türkiye çok zengin bir ülke olsa gerek, kimse çabalarımıza karşılık vermiyor, bir cevap bulamadık. Kimi hastaneler periton diyalizin adını dahi bilmiyor. O kadar yamukluk var ki, hangi birini anlatayım... Bir de bu ilaçların 1 aylık masrafı 3 milyar, ne kadar israf var, siz tahmin edin. Devlet hastanelerinde muayene 50 TL deseler, acaba kaç kişi gider? Kimileri sabah elinde eczane çantası hastane-lerde, başı ağrısa, hafif öksürse hastane, böyle olunca da bütün evler ilaç deposu olmuş... İlknur Kekeç > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00