Yılın belli dönemlerinde bütün gündemi Avrupa Birliği işgal ediyor. Önemli adımların atıldığı toplantılarda, önemli kararların verildiği günlerde, dönem başkanlığı değiştiğinde bu hep böyle. Yıllardır yaşadığımız bu hengameyi bundan sonra da yaşayacağımız anlaşılıyor. Böyle zamanlarda herkes eteğindeki taşları ortaya döküyor, kıran kırana bir mücadele başlıyor. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üye olmasını isteyenler de istemeyenler de iki tarafta mevcut. Mücadelede her yol deneniyor. Bu defa da onlar yaşandı. Yersiz gerilimler oldu. Bir vatandaş olarak; ülkemizin demokratik, gelişmiş bir hukuk devleti olmasını istiyorum. Bütün vatandaşlar kanunlar karşısında eşit olmalı, imtiyazlı meslekler, sınıflar ya da kişiler bulunmamalı. Kanunlar çağdaş hukuk normlarına uygun olmalı, insan haklarına ve özgürlüklere riayet edilmelidir. Vatandaşların refahı ve hakları, gelişmiş ülkelerin vatandaşlarının seviyesine çıkarılmalıdır... Kimse inançlarından ya da fikirlerinden dolayı töhmet altında bırakılmamalı, temel haklardan mahrum kalmamalıdır... On yılda bir darbeler, sıkıyönetimler, olağanüstü haller, krizler istemiyorum. Bizim gençliğimiz bu şekilde geçti, çocuklarımızın da böyle olmasını istemiyorum. Ülkemizin her bakımda cazibe merkezi olmasını istiyorum... Kendi dinamiklerimizle bunları sağlayamadığımız görülmüştür. Her defasında birileri vatanı bizden daha çok sevdiklerini, bizi bizden korumaları gerektiğini belirterek ensemizde boza pişiriyor. Sonra da bilinen tezgâhlara devam ediliyor. Ülkede değişen bir şey olmuyor, bizimle yola çıkan ülkeler bizi fersah fersah geçiyor. İnsanlarımız aş ve iş için, eğitim için, sağlık için her türlü eziyeti ve aşağılanmayı göze alarak bazı ülkelerin vize kuyruklarında ömür tüketiyor. Bunu ülkeme, insanlarıma, kendime yakıştıramıyorum. Benim insanlarım da bir Alman'ın, bir İngiliz'in, bir Amerikalı'nın sahip olduğu haklara, hatta daha fazlasına layıktır... AB süreci ve kriterlerini, bizi dönüştürecek, kısır döngüyü kıracak bir dış dinamik olarak görüyorum. Birileri ne kadar görmezden gelse bile, bu kısa dönemde bile küçümsenmeyecek adımlar atıldı, gelişmeler sağlandı. Ülkemiz bu dönüşümü tamamlasın, gelişmiş ülkelerin seviyesine gelsin, insanlarımız her türlü haklara sahip olarak mutlu vatandaşlar olsun; sonra da ister AB'ye alsınlar, ister almasınlar. Belki de o zaman biz girmek istemeyiz. Avrupa'da bunun örnekleri mevcut... Ama ne olur, birileri kendi iltimaslarını kaybetme korkusuyla bu millete, bu ülkeye daha fazla kötülük yapmasınlar... > Askerlik görevini yapanlara tanınacak haklar ne oldu? Milli Savunma Bakanlığı'na; Mecburi askerlik görevini yapanlara bazı haklar tanınacağı; bunların sigortalı sayılarak, sigorta bedellerinin devletçe ödeneceği, belli bir ücret ödenerek, mağduriyetlerin önleneceği; bu doğrultuda yasal düzenlemelerin yapılacağı belirtilmişti. Benim oğlum asker. Ailece mağdur durumdayız. Verilmiş bu sözleri hatırlayarak ilgili yerlere başvurdum. Bu tür bir düzenlemenin yapılmadığı belirtilerek geri çevrildim. Lütfen verilen sözleri anında yerine getirin. Bizlere ümit verip, sonra da hayal kırıklığına uğratmayın... Mağdur durumdaki birçok asker ailesinin mağduriyetine son verecek bu tür bir düzenlemeyi bir an önce gerçekleştirin... Bir asker babası-NEVŞEHİR > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00