Ayıplı hizmetin bedeli iade edilsin

A -
A +

Vatandaş olarak hepimiz aldığımız hizmetlerin bedelini ödüyoruz. Elektrik, doğalgaz, su, telefon gibi hizmetlerin bedelini en pahalı ödeyenlerdeniz. Paramız yetmeyip de ödemelerimiz bir gün gecikse, hemen gecikme zammı yüklenir... Bu hizmetleri sağlayan kurumlar kendi alanlarında tekel durumundadır, dolayısıyla vatandaşın tercih hakkı bulunmamaktadır. Bu kurumların da o hizmetleri en iyi şekilde vermeleri gerekmez mi? Küçük bir fırtınada elektriklerin kesilmesi, telefonların kilitlenmesi karşılıksız mı kalmalı. Kesintilerle bozulan cihazlar, sağlığını kaybeden vatandaşlar ne olacak? Bu zararları, ilgili kuruluşların karşılaması gerekmez mi? Tüketici Hakları Merkezi (TÜ-MER) Genel Başkanı Ömer Keser, haklı olarak ilgili kurumlara çağrıda bulunuyor, ayıp oranında bedel indirimine gidilmesini istiyor: "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/A maddesi bu tür aksamaları Ayıplı Hizmet olarak tarif etmiş ve 'tüketiciler ayıp oranında bedel indirimi haklarına sahiptir" hükmü getirmiştir. Dolayısıyla elektrik ve su hizmeti veremeyen kuruluşlar tüketicilere ayıplı hizmet sunmuşlardır. Söz konusu kuruluşları; tüketicinin hukuki bir müracaatına gerek kalmaksızın, hizmet veremediği gün sayısı kadar Ocak ayı faturalarından ayıp oranında bedel indirimi yapmaya çağırıyoruz. Bu uygulama ile yeterli bilgiyi ve hizmeti veremeyerek tüketiciyi mağdur eden kuruluşlar özür dileme fırsatı da bulmuş olacaktır. İsteğimiz AB yolunda mücadele eden ve 21. yüzyılı yaşayan yurttaşımıza çok görülmemelidir. Öte yandan elektrik kesintisi nedeni ile doğalgazı veya ısıtma cihazlarını kullanamayan ve hasta olan, ayrıca sürekli olarak enerjinin gidip gelmesinden dolayı cihazları arızalanan tüketicilerin, sağlık giderlerinin ve cihazlarının tazmini için Hakem Heyetleri'ne ve Tüketici Mahkemeleri'ne müracaat etme hakları bulunmaktadır." Akademik çalışmalara zarar verilmesin! Sayın Başbakan'ın dikkatine; Hükümetin değiştirmeyi planladığı ve Meclise sevk ettiği Pasaport ile ilgili kanun tasarısı üzerinde bir eleştirim var. Bizler üniversitede olmamız dolayısıyla sık sık yutdışına çıkıyoruz. Ve yanımızda taşıdığımız Yeşil Pasaport sayesinde kolayca çeşitli ülkelere gidebiliyor ve bilimsel toplantılara katılabiliyoruz. Bu hakkın alınması, vize kuyruklarında günlerce beklememize, şevkimizin kırılmasına ve içimize kapanmamıza yol açacak diye düşünüyorum. Yani yurtdışına çıkmak için engeller daha da arttırılıyor. Üniversite camiasından sadece Profesörlere Yeşil Pasaport verilmesinin haksızlık olduğunu düşünüyorum. En azından Yardımcı Doçent ve yukarı kadrolara bu imkanın tekrar sağlanmasını rica ediyorum. Bulunduğumuz yapı normal bir devlet dairesi değil ki, burası üniversite. Yani normal üçüncü veya birinci derecedeki bir memurla aynı seviyede tutulmamamız gerektiğini düşünüyorum. Yanlışlığın düzeltileceğini ümit ediyorum. Dr. Yunus Doğan-İZMİR Bize yapılan haksızlık Milli Eğitim Bakanlığı'na; Atatürk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Tarih Öğretmenliği'ni 2001 yılında bitirdim. 2003 KPSS sınavından 72.882 aldım. Sınıf öğretmenliği sertifikam var. 70 puana kadar atama yapıldı, Danıştay'ın kararına göre bize haksızlık yapıldı. Fen Edebiyat mezunlarından 5000 kişi önceki hükümet döneminde atandı. Puanı bizimkinden düşük olan sertifikalılar geçen ay göreve başladılar. Milli Eğitim Bakanlığı neden bize müracaat hakkı vermiyor? Sayın Bakan, "ben birine haksızlık yaptımsa Mecliste cevaplamaya hazırım" diyor. Bu haksızlığı nasıl açıklayacak? Yazılacak çok şeyler var, ama psikolojim buna uygun değil. 3 yıldır boştayım. Öğrenciliği bitmeyen öğretmenim... Zarif Ergin - GÜMÜŞHANE

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.