Aynı saatlerde yaşadığımız iki büyük acı iş birliğini göstermiyor mu?

A -
A +

Bir günde iki büyük acı yaşattılar, iki defa vurulduk. Aynı günde biri yol kesti, diğeri kalleşlik yaptı. 31 Mayıs günü canımız yandı ta derinden. Yakanlar İsrail ile PKK, biri dışarıdan, diğeri içeriden... Aynı günde, hatta aynı saatlerde. Bu nasıl beraberliktir ki, birlikte plan yapıyorlar, iş birliği içinde saldırıyorlar bu aziz millete. İsrail'in ve yandaşlarının Anadolu'ya yönelik bu hırsı, bu arzuları yeni mi başladı? Bu saldırılar yeni mi başladı? Hayır. Bu saldırı asırlardan beri var. Çanakkale unutulur mu? Eski saldırı açıkçaydı. Şimdi sinsi saldırılar var. İşte bu planlardan birisi, gerçekleştirildi. İsrail, Gazze'ye yardım götüren bir gemiye (Mavi Marmara adlı bir Türk gemisine) korsancasına saldırdı ve insanlarımızı vahşice öldürdü. Öldürülen bu insanlar silahsız idi. Bu insanlar asker değil sivil idi. Bunlar sivil-asker ayırımı yapmıyor ki, hiçbir zaman. Arkasındaki destekle fütursuzca vuruyor. Bu haberin şokunu atlatmadan ikinci bir haber ile sarsıldık. Terör örgütü İskenderun'da bir Askerî Tesisimize saldırdı. İskenderun Deniz İkmal Komutanlığı'na, yapılan roketli saldırıda 6 askerimiz şehit oldu. Bu iki haber bizleri derinden sarstı. Üzüldük, yıkıldık. Ancak, birlik ve beraberliğimiz daha da perçinlendi. Çünkü saldırganların iş birliği içinde oldukları açıkça görüldü. İsrail'in kendi halindeki vatandaşlarıyla elbette bir problemimiz yoktur. Ancak sinsi plan kuran yöneticileri başka. Sonuçta, zalimler, azgınlar, sapkınlar değersizdir. Bu değersizler yeri ve zamanı geldiğinde elbette müstahaklarını bulacaktır. Ufuk Candoğan-YALOVA Baraj ve HES'lerden yana olanlar Köşenizde yer verdiğiniz 'Baraj ve hidro-elektrik Santrallerine Karşı Olanlar' başlıklı yazıyı okudum. Edebi yönden mükemmel, yazanın kalemine kuvvet ve gönlüne varlık diliyorum. Evvelce Türkiye Su Meclisi ile paylaştığım aşağıdaki metni siz ve aracılığınız ile 'Yüksel Kantar' (Yazıda ismi olan şahıs)'la paylaşmak istiyorum. Aşağıdaki sorulara meclis üyeleri cevap bulamadı. Belki başta Yüksel Kantar olmak üzere, 'Baraj ve Hidroelektrik Santralleri'nden (HES) Yana Olanlar' sorulara cevap bulacaktır. Alacağınız cevabı paylaşmanızı istiyorum. Çünkü verilecek cevap; karşı çıkanlara ders olur. Belki de üniversitelerde paylaşılır. Artvin'de 166 HES, 8 baraj inşaatı; yüzlerce altın madeni ruhsatı verilen alan. Ülkemiz genelinde ise; 2000 HES, 800 baraj inşaatı, 5.000'den fazla altın madeni ruhsatı verilen alan (Diğerlerini yazmaya gerek yok, konu dağılmasın). Artvin'in ihtiyacı olan enerjiyi 3 HES karşılayabiliyor (Bir HES 30.000-35.000 kişilik nüfus için yeterli imiş, radyo programından dinledim.). Şimdi soru ve cevaplarına gelelim: Soru: Üç-dört HES'in üreteceği enerji yeterli ise; 8 baraj ile 160 HES'in üreteceği enerji ne olacak? Cevap: Komşu illerde kullanılacak (Malumunuz enerji nakillerinde kayıp oranı değişmekle birlikte; % 25 civarında.) Soru: Komşu illerde HES yapılmıyor mu? Cevap: Yapılıyor. Soru: Komşu illerde kaç tane HES yapılıyor? Cevap: Ortalama sayılar aynı. Soru: Bu projeleri yapanlar (Konu hakkında okumadan incelemeden emek vermeden yazanlar) bilmiyor mu? Cevap: Bu konulara ait derste yokmuşlar. Soru: Fazla elektrik olsa ne olur? Ne bu Türkiye Su Meclisinin takıntısı, derdi nedir? Cevap: Bu mecliste bulunanların derdi, işte bu... (Altın ve diğer konular için de soru-cevap aynı.) Erhan Özmen Türkiye'nin çağdaş enderunlara ihtiyacı var Yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de her yüz çocuktan 3'ü üstün zekâlı, yetenekli. Amerika, İngiltere, İsrail, Çin ve Rusya gibi birtakım ülkeler, üstün zekâlı-yetenekli çocukların eğitimi ile ilgili çok önemli çalışmalar yapıyor ve ciddi eğitim kurumları bulunduruyor. Bu ülkeler ellerindeki insan potansiyelinden yararlanabilmek için her türlü kaynağı seferber etmekte ve kendi kaynaklarıyla yetinmeyip, başka ülkelerdeki yetişmiş insan gücünü ülkelerine çekmek için cazip fırsatlar hazırlamaktadır. Türkiye'nin de toplumu çekip sürükleyerek lokomotif görevini yerine getirecek olan üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklarını tespit etmesine, özel eğitim-öğretim planlaması yapmasına, nitelikli okul ve akademiler kurmasına ve bu düzlemde stratejik bir eğitim politikası oluşturmasına büyük ihtiyaç vardır. Eğitim tarihinde Enderun gibi önemli bir geleneğe sahip olan Türkiye'nin, on yıllardır ihmal edilen bu önemli meselesine, hükümetin, milli bir mesele anlayışıyla el atmasını bekliyoruz. Bu özel çocuklarımız küreselleşen dünyada iş, bilim, teknoloji, sanat ve hizmet sektörlerinde, ülkemize ve dünya uygarlığına katkıda bulunabilecek liderlerimiz olacaktır. Gürkan Avcı (Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı) Yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de her yüz çocuktan 3'ü üstün zekâlı, yetenekli. Amerika, İngiltere, İsrail, Çin ve Rusya gibi birtakım ülkeler, üstün zekâlı-yetenekli çocukların eğitimi ile ilgili çok önemli çalışmalar yapıyor ve ciddi eğitim kurumları bulunduruyor. Bu ülkeler ellerindeki insan potansiyelinden yararlanabilmek için her türlü kaynağı seferber etmekte ve kendi kaynaklarıyla yetinmeyip, başka ülkelerdeki yetişmiş insan gücünü ülkelerine çekmek için cazip fırsatlar hazırlamaktadır. Türkiye'nin de toplumu çekip sürükleyerek lokomotif görevini yerine getirecek olan üstün zekâlı ve üstün yetenekli çocuklarını tespit etmesine, özel eğitim-öğretim planlaması yapmasına, nitelikli okul ve akademiler kurmasına ve bu düzlemde stratejik bir eğitim politikası oluşturmasına büyük ihtiyaç vardır. Eğitim tarihinde Enderun gibi önemli bir geleneğe sahip olan Türkiye'nin, on yıllardır ihmal edilen bu önemli meselesine, hükümetin, milli bir mesele anlayışıyla el atmasını bekliyoruz. Bu özel çocuklarımız küreselleşen dünyada iş, bilim, teknoloji, sanat ve hizmet sektörlerinde, ülkemize ve dünya uygarlığına katkıda bulunabilecek liderlerimiz olacaktır. Gürkan Avcı (Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Başkanı) > Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.