1980 öncesinde, ülkemizin içine sürüklendiği kaosu bizzat yaşamış, bunun sıkıntısını çekmiş bir vatandaşım. O zamanlar "kurtarılmış(!) bölgeler ve okullar" oluşturulmuş, günde 10-20 vatandaşın cinayetlere maruz kaldığı karanlık günlerdi. Her gün evden çıkınca, serseri bir kurşuna hedef olmamak, akşama salimen evimize dönmek için dualar ederdik. İşte bu dönemin sol gençlik liderlerinden Deniz Gezmiş ve arkadaşları yine gündem konusu oldu. Muhalefet Partisi CHP'nin lideri ve yetkilileri, bunlara ve misyonlarına açıkça sahip çıkıyor, onların yaptıklarını övücü beyanatlarda bulunuyor. Tam bu günlerde yolum Şişli'ye düştü. Şişli Camisi'nin duvarlarını görünce irkildim. Bir zamanlar duvarlarda görmeye alışkın olduğumuz sloganların tamamı ve aynıları cami duvarına yazılmış. Bir anda kendimi o karanlık günlerde hissettim... Düşünmeden edemedim; o zamanki sol gençlik liderlerinin övücü mesajlarla tekrar gündeme getirilmesi, acaba bir planın parçası mı? Birileri yine kaos ortamını, günde 10-20 gencin öldürülmesini mi istiyor? Krizi denediler, olmadı; irtica dediler, olmadı; darbeyi denediler, o da olmadı; Türkiye şahlandı, emperyalistlerin planlarını paramparça etti. Bu şahlanışı durdurmak için, tekrar eski oyunu deniyor olmasınlar? Caminin ilgilileri, yetkilileri yok mu? Cami duvarına slogan yazmak suç değil mi? Kimseye görünmeden yazmışlarsa, bunları en kısa zamanda silmek yetkililerin ve ilgililerin görevi değil mi? A. Aslanbaş Lütfen yolumuza el atın! Sayın Başbakan'ın dikkatine; Ben, Kırıkkale ilinin Çelebi ilçesine bağlı Karayakup köyü muhtarıyım. Anadolu Türkmen Obalarından olan köyümüz; halk arasında ve diğer komşu köyler arasında Gavobası diye de bilinir. Aslen Kayseri/Uzunyayla tarafından gelen Türkmenleriz. 165 hane olan köyümüz mütevazı, kendi halinde, tarım ve hayvancılıkla geçinir. Yazın, bu nüfusumuz, şehirlerde yaşayanlarımız ile birlikte neredeyse 3 katına kadar çıkmaktadır. Kırıkkale ilimize uzaklığımız 59 kilometre, Ankara'ya uzaklığımız ise 114 kilometredir. Köyümüze en yakın asfalt yol, Ankara-Kırşehir yolu diye bilinen D260 Karayolu olup, 2 kilometre mesafededir. Yıllardır, 2 kilometrelik bu yolda, maalesef kışın çamurla, yazın tozla toprakla mücadele ederek köyümüze ulaşıyoruz. 2010 ve 2011 yıllarında, bağlı bulunduğumuz Çelebi İlçe Kaymakamlığı'na 2 defa dilekçe verdim ama maalesef müspet veya menfi hiçbir cevap alamadım. 10 yıldır memleketi baştan başa âdeta yenilediniz, inanın millet olarak müteşekkiriz, çok takdir ediyoruz, zaten bu sebeple bütün oylarımızı da AK Parti'ye verdik. Böylesine basit bir mesele için sizi rahatsız etmek istemezdim, zira hem yurt dışında hem de yurt içinde daha önemli birçok sıkıntı ile karşı karşıyasınız. Medyadan takip ediyoruz. Allah yâr ve yardımcınız olsun, size daima duacıyız. Lakin bizim bu 2000 metrelik yolun asfaltlanması ve su deposu sıkıntımız için bir türlü yetkilileri harekete geçiremedik. Bakacağız, halledeceğiz vs. diyorlar ama bir türlü icraat olmadı. Son çare buradan, Serbest Kürsü'den size derdimizi duyurmak. Milletimizin her derdine olduğu gibi, bu konuya da duyarsız kalmayacağınızın inancı içinde saygılar sunar, Allahü tealadan hayırlı hizmetlerinizin devamını dilerim. Ömer Dinç (Hacı Ramazan) Karayakup Köyü Muhtarı (Tlf: 0536 213 19 88)-Çelebi/KIRIKKALE Sağlığınız için, hemşirelere hak ettikleri değeri verin! Hasta ve bakıma ihtiyacı olan bireylerle fiziksel, psikolojik yük altında kalarak çalışırsınız. Bu herkesin başaramayacağı, ağır bir görevdir. Geceniz gündüzünüz karışır! Düzensiz hayatın ve uykunun hastalık riskini arttırdığını bilirsiniz ama insan hayatına katkı sağlayan bu mesleğin gece de sürdürülmesi gerekir ve bunu hemşire yapmak zorundadır. Eğitimi pek çok alana göre daha ağırdır. Üniversite ortamında diğer arkadaşlarınız daha fazla sosyal hayata sahipken, siz okuyarak, araştırarak ve bizzat hastanede hasta ile uygulama yaparak, sosyal hayatınızdan taviz vererek eğitim görürsünüz. Karşılığı yine bir diplomadır, daha fazlası değil! Fakat toplum da sizi doğru tanımaz, ne yaptığınızı bilmez, ya da yanlış bilir. Ancak hastalandığında hemşirenin sadece iğne yapıp tansiyon ölçmediğini, yaşayarak öğrenir. Toplumun her kesiminin köyünden kentine, okuryazar olmayanından eğitimlisine, sıradan vatandaşından politikacısına kadar herkesin hemşireyi doğru anlamasını ve hak ettiği saygıyı göstermesini diliyorum. Biz, dört sene süren zorlu bir üniversite eğitiminden sonra hemşire oluyoruz. Bizi anlamanızı ve sağlığınıza olumlu katkı verebilmemiz için, sizin de bize, hak ettiğimiz değeri vermenizi diliyoruz. İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi öğrencileri Geziler ve mezuniyet törenlerine bir ölçü getirilsin MİLLİ Eğitim Bakanlığı'na; Baharın gelmesiyle, okullarda bir hareketlilik başladı; il içi, il dışı geziler, piknikler, eğlenceler, mezuniyet törenleri vs... Bazı okullar gezi olayını çok abartmakta, sık sık ders zamanlarında geziler düzenlemektedir. Geziye bazı öğretmenler de katılıyor. Öğretmenleri geziye katıldığı için, geziye gitmeyen öğrenciler de eğitimden geri kalmaktadırlar. Bu duruma bir çekidüzen verilmeli, geziler hafta sonlarında yapılmalıdır. Bilindiği gibi, okulun görevi öğrencilere piknik yaptırmak değildir. Pikniği öğrenci ders dışında, ailesiyle yapar, ders gününde ve ders saatinde pikniğin hiçbir mantığı yoktur. Piknikte bir çocuğu kene ısırsa, yılan soksa bunun sorumlusu kim olacaktır? Okullarda piknik acilen yasaklanmalıdır. Mezuniyet törenleri, mümkün olduğu ölçüde, okulların kendi bahçelerinde/salonlarında, velilerin de katılımıyla sade bir biçimde yapılmalıdır. Bazı okullar (hatta ilköğretim okullar bile) tutulan lüks içkili salonlarda, balolar düzenlemektedir ki bu, eğitimin amaçları ile asla bağdaşmaz. H.Hüseyin Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00