Bağ-Kur Genel Müdürlüğü'ne; Ben Mecidiyeköy'de muhasebecilikle iştigal etmekteyim. Mükelleflerimin Bağ-Kur'a olan borçlarını 18 taksitte ödemek için Bağ-Kur İl Müdürlüğü'ne müracaat ettik. Mükellef ile verilen kitapçığı, taksitlendirme dilekçesini ve teminat için verilen dilekçeyi doldurduk. Uzun kuyruğa girip, sıranın gelmesini bekledik. Sıra bize geldiğinde memur arkadaş, bizim teminat diye yazdığımız televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi ve muhtelif ev eşyalarını; "bunları teminat olarak kabul etmiyoruz, ya ev tapusu veya araba ruhsatı fotokopisi olacak" deyip, evrakları bize iade etti. Bizden sonraki kişi de aynı muameleye maruz kaldı. Yanımdaki mükellef bir hayli sinirlenerek, elimdeki taksitlendirme evraklarını alıp yıprattı. "Gelip benden prim borcumu tahsil etsinler" diye söylenerek çıktık. Ben mükellefi binbir güçlükle, borcunu ödesin diye ikna etmeye çalışırken; yetkililer de ayaklarına gelmiş mükellefi sudan sebeplerle kovsun. Sonra da primleri tahsil edemedikleri için yakınmaları ne derece doğru?.. Vergi ve sigorta taksitlendirmesinde, daha fazla olan borçlar için böyle bir dayatma getirmediler. Bu yazıyı yazarken, başka şubelere gidenlerin de benzer muamelelerle karşılaştıklarını öğrendim. Acaba Bağ-Kur'daki yetkililerin maksadı üzüm yemek mi, yoksa bağcıyı dövmek mi? Harun Uzun - İSTANBUL mağduriyetimiz giderilsin!.. YÖK Başkanı'na; Bizler, Anadolu'nun değişik üniversitelerinden gelerek İstanbul ve Ankara'da bulunan üniversitelerde doktora yapan "Araştırma Görevlileri"yiz. Ailemizle, çocuklarımızla 4 yıldır zor şartlar altında ihtisas yapıyoruz. Derslerimizi, yabancı dili başarıyla geçtik. Ancak "Doktora Yeterlilik Sınavı"nda başarısız olduk. Yönetmelikte, "Doktora Yeterlilik Sınavı'nda iki defa başarısız olanların kaydı silinir" maddesi bulunmaktadır. Bu durumda, doktora ihtisasında kaydımız silinmek üzere... Ancak, kaydımızın silinmesi ile beraber görevden de alınıyoruz. Bu durumda bağlı bulunduğumuz üniversiteye yüklü miktarda tazminat ödemek zorunda kalacağız. Böylece hem ailemiz mağdur oluyor, hem de 10 yıllık akademisyenlik hayatımız sona eriyor. Sizden isteğimiz, "Doktora Yeterlilik Sınavı" için ek bir hak daha tanımanız, böylece bizleri mağduriyetten kurtarmanız... ¥ İsmi Mahfuz - İSTANBUL Bize bir şans verin Milli Eğitim Bakanlığı'na; Bizler 1998-1999 öğretim yılında çeşitli fakültelerden "Beden Eğitimi Öğretmeni" olarak mezun olduk. Bizden önce mezun olanların tamamı görev aldılar. Resim, Müzik Bölümü mezunlarının tamamının ataması yapılıyor, puan aranmıyor. Bizden ise 60 puan isteniyor. Bu puanı tuttursak bile mesleğe girmemiz zor, çünkü alınan öğretmen sayısı 200. Beden Eğitimi ders saatlerinin yeniden gözden geçirilmesini ve bizlere imkan tanınmasını bekliyoruz. ¥ Beden Eğitimi Öğretmen adayları Cami görevlileri daha titiz olmalı Siirt Müftülüğü'ne; Dışarıdan gelip, Siirt'te görev yapan bir memur olarak, bazı camilerde temizliğe riayet edilmediğini müşahede etmekteyim. Bazı camilerde de görevlilerin yerine cemaatten biri namaz kıldırıyor. Abdesthaneler yeterince temiz değil. Görevliler en azından cemaate önderlik edip, temizliğe önem vermellerini, namazı kılıp hemen kaçmak yerine, bekleyip dini soruları olanlara açıklayıcı bilgi vermelerini istiyoruz. Bu gibi meselelere daha çok önem vermenizi bekliyoruz. ¥ Sait Kars - SİİRT Memur muyuz, işçi mi? Milli Eğitim Bakanlığı'na; Bizler, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı çalışan, 657 Sayılı kanuna tabi memurlarız. Devlet memuru olmamıza rağmen, ne iş yaptığımız belli değil. Eğer memur isek, memur gibi çalışalım, muamele görelim; işçi isek işçilere tanınan hakları alalım. Aslında biz hizmetlilere dense dense işçi demek gerekir. Diğer kuruluşlarda çalışan işçilerden daha ağır şartlarda çalışıyoruz. İşçilere tanınan bütün haklardan faydalanarak mağduriyetten kurtulmak istiyoruz... ¥ Rumuz: Çaresiz Ameliyat mı, otopsi mi? Sayın Ayfer Yılmaz, Ufuk Söylemez, Meral Akşener, Recep Yazıcıoğlu, Mehmet Yıldırım, Sinan Aygün ve üniversitelerimizin çok değerli liberal hocalarına; hepiniz büyük değerlerimizsiniz!.. Türkiye'nin her alanda ameliyata ihtiyacı var. Bugüne kadar gelen yetersiz yönetici ve siyasetçilere güvenmek, desteklemek hatamızdan dolayı bugünlere geldik. Ülkemizin acilen ameliyat edilmesi gerekiyor. Eloğlu eski hesaplar için otopsiyi bekliyor, buna izin vermemeliyiz. Beyanatlar beyhudedir. Sayın Besim Tibuk'la omuz omuza ülkeyi ameliyat edin; aksi halde sorumluluktan kurtulamazsınız. ¥ Birhan Çağatay - BURSA Şeker hastası emekliler zor durumda... Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü'ne; Ben Emekli Sandığı'na tabi şeker hastası bir emekliyim. Kısa bir süre önce, doktorların gördüğü lüzum üzerine zorunlu olarak insülin tedavisine başladım. Daha önceleri heyet raporlu olduğumdan ve heyet raporunda "hayati öneme haizdir" ibaresi yazılı olduğundan, vitamin hapları hariç şeker düşürücü haplarımın tamamını ücretsiz alıyordum. Yine rapor gereği insülin ve insülin kalem uçları ücretsiz olarak alınmaktadır. Ancak insülin uygulamakta olan şeker hastaları günde en az 2-3 defa kan şekeri ölçümü yapmak zorundadır. Bu da evde kendi imkanlarımızla temin ettiğimiz şeker ölçüm cihazı ile mümkün olmaktadır. Cihazın fiyatı 50 milyon civarında olup, kontrol çubuklarının fiyatı 25 adetlik kutular halinde 22 dolardır. Bu da 33 milyon liradan, aylık 100 milyon gibi bir rakam tutmakta olup, ücreti ödenmeyen vitamin haplarıyla birlikte biz emekliler için ödenmesi zor olan bir rakam tutmaktadır. Kontrol çubukları ve vitamin haplarının ücretlerinin ödenmemesi ile çok sayıda şeker hastası emekli zor duruma düşmektedir. Yetkililerin bizleri bu sıkıntıdan kurtarmasını bekliyoruz. ¥ Hüseyin Keskinbıçak - BALIKESİR