Bak şu konuşana!..

A -
A +

Bak şu konuşana: Emekli maaşını artıracakmış. Artır kardeşim. Nereye kadar artıracaksın en az maaş alan emekli asgari ücretliden daha fazla mı maaş alacak, o zaman bunun gelir seviyesi dengelenmesi nerede kaldı? Bunun için çalışanın da gelirini yükseltmek gerekir. Emekliye takılıp kalmayalım. Hükümet işe başladığı yıllarda, IMF'nin, emekli maaşlarını vermeme veya azaltma tavsiyesi vardı, değil mi? Hükümet, 1970 yılından itibaren gündemde olan IMF'nin dersini verdi. Ben bunu bilirim. Bak şu konuşana: Yunanistan'ın pamuğuna muhtaç olmuşuz. Yunanistan, pamuğunu, dünyada pamuk satanlardan daha ucuza vermiştir de, oradan almışız. Görüyorsunuz, Yunanistan battı. Bak şu konuşana: Rusya'ya ihraç edecek hayvancılıktan bahsediyor. Bizim, tavuk ve ürünlerinden (ayak, tüy, kan) başka hiçbir hayvan ihraç etme lüksümüz yok. Rusya'nın tavuk üretimi bile yeterli değil. Oralarda uzun yaz olamadığı için, uzun kış ve bahar dönemi olduğu için, taze çimen ve koçansız mısır yetiştirmeden başka imkân yok. Çim bol olduğu için, hayvan yetiştirmekten başka şansı yok. Biz; domates, biber, şeftali portakal, armut yetiştirip onlara satıyoruz. Bunların yerine, hayvancılık için ot yetiştirirsek, sulama için çok su ve sulama masrafı olacaktır. Bu masrafla yapılan hayvancılık, dünya fiyatlarına göre pahalı olurdu. Nitekim de öyle oluyor. Rusya'da ve kuzeyimizde kalan diğer ülkelerde daha ucuz olur. Oralarda yağış çok, sıcak daha az; sulama masrafı az olduğundan, maliyet düşüyor. Böylece daha ucuza hayvan yetiştirebiliyorlar, satabiliyorlar. Suriye, İran ve Irak gibi daha sıcak ülkelerde, hayvancılığın çok yapılması ise, insanlar yapacak başka işlerinin olmamasından olsa gerek. Bu işten kazandıkları, onların giderlerini karşılayabiliyor. Onun için oralarda et daha ucuz olabiliyor. Ama tavuk yetiştiremeyen ülkelere tavuk ürünleri ihraç ediyoruz. Ama eti bizde kalıyor. Tavuk etinin ucuz kalmasının bir sebebi de bu. 3 tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde tavuk eti balıktan daha ucuz değil mi!? Bak şu konuşana: Çiftçi perişan edilmişmiş! Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Türkiye'nin, dünyanın en büyük 7'nci tarım üreticisi, bazı ürünlerde ise dünya lideri olduğunu, rekabeti iyileştirmek için reformlarını hızlandırması gerektiğini bildirdi. Türkiye'de ithal gıda maddelerine karşı ağır korumacılık olduğunu ve çiftçilere yüksek seviyede desteğin sürdüğünü belirten OECD, Türkiye'nin ürün bazlı destekten vazgeçip; rekabeti, çiftlik gelirlerini artırıcı, çevre sorunlarıyla baş edecek politikalara yönelmesini istedi, diyor ama yapmıyor demiyor. Korumacılıkla sarf ettiği geliri oraya kaydırsın diyor ki, yukarıda belirttiğim gibi geleneksel çiftçiliğimizde hayvancılıkta bu mümkün değil. İbrahim A.Ş. Maaş bağlanması için sokakta yatmamız mı lazım? Sayın Başbakan'ın dikkatine; Ben, dul ve engelli (100-92 ağır özürlü), 65 yaşında bir anneyim. 2022 sayılı yasa ve yönetmelik kapsamında, Ordu Valiliği'ne, maaş bağlanması için 2 defa müracaatta bulundum. Her türlü hastalığım var, şahsıma kayıtlı hiçbir gelirim yok; bağım, bahçem, tarlam, evim ve aylığım olmadığı halde, farklı gerekçeler öne sürerek maaş bağlamadılar, reddettiler. Bu Anneler Günü'nde bana bu şoku yaşattılar. Yasa ve yönetmeliklere tamamen uygun olmasına rağmen... Neymiş, oturduğumuz daire varmış; insanın oğlunun üzerine dairesi olması suç mu? Oğlumun üzerine dairesi varsa, maaşı oğlum istemiyor ben istiyorum, benim ihtiyacım var. 2022 sayılı kanuna göre, hangi özürlünün bakmakla yükümlüsü olanın evi, dairesi yok? Bu maaşın bağlanması için sokakta mı yatmamız lazım? Veya onlar sokakta mı yatıyor? Hiçbirinin oğlunun dairesi yok mu? Bu nasıl bir sosyal devlet anlayışı? Devletimizin çıkarmış olduğu yasa ve yönetmeliklerde böyle bir şart yok. Kanun ne diyor? "Bir geliri varsa" diyor. Nerede bu gelir? Benim kira gelirim yok. Oğullarım kendilerini zor geçindiriyor, yalnızca kira vermiyorlar, o kadar. Bu haksız ret kararının düzeltilmesini, komisyonun yeniden değerlendirme yapmasını talep ediyorum. Bizler için çok büyük işler yaptınız, yasalar, yönetmelikler çıkardınız: Siz olmasaydınız, bizler ne yapardık. Ama sizin çıkardığınız yasalara ters karar verenleri de size şikayet ediyorum... Oğlum Aydın Aktaş'la kalıyorum, 5 nüfusuz, oğlumun belirli bir geliri yok, işi yok, serbest çalışıyor. Benim yüzümden doğru dürüst işe bile gidemiyor, çoğu zaman sürekli hastane kaplarında kalıyorum. Bana, "haklısınız, ama yapacak bir şey yok" diyorlar. 2 defa ret geldi, "ancak mahkemeye başvurursun" diyorlar. Ben şimdi de mahkeme kapılarında mı uğraşacağım? Niye mahkemeye gitmek zorunda kalayım? Sosyal devlet olduğumuza mahkeme mi karar verecek? Ret kararı verirken insan bir düşünür, "bu anne 65 yaşında, dul, hiçbir geliri maaşı yok" der. Bu nasıl bir karar? 100-92 ağır özürlü bir anneyim ben ya, beni anlayın, dinleyin. Devletimizin sosyal politikasının böyle olduğunu düşünmek bile istemiyorum. İnsana bakış açısı bu olmamalı... Sizden en kısa zamanda müjdeli, güzel, sevindirici haber bekliyorum, adaletin yerini bulduğunu görmek istiyorum... saygılarımla. Hatice Aktaş (Ahmet kızı, 1947 doğumlu, ret karar no 264)-ORDU Adres: İhlas Medya Plaza 29 Ekim Cad. No:23 Yenibosna/ İSTANBUL Tel: (0212) 454 38 22 Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.