Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ı tanımam, hiç karşılaşmadım, hiç konuşmadım. Onda, klasik politikacılarda pek bulunmayan özellikler var. İçinden geldiği gibi konuşur, yapmacık hareketlerde bulunmaz, birileri bunu nasıl anlar diye ölçüp biçmez. Geldiği özel sektörden şekillenmiş. Pratik çözümler bulur, işi oyalamaz, 40 dereden su getirmez... Yani, tanıdığımız klasik bürokratlara taban tabana zıttır. Ankara'daki ağır-azam bürokrat ve politikacıları çileden çıkarır. Daha çok halka, sokaktaki insanımıza, mahalledeki esnafımıza, ilçemizdeki tüccara, ilimizdeki iş adamına benzer... Yıllardır bir arpa boyu yol alınmayan özelleştirmede, yaptıkları unutulur gibi değil. Özelleştirme yapıyor gibi gösterip, aslında özelleştirmeme işinde mahir olan bürokrat ve politikacılardan işi devralınca, bir anda tarihî adımlar atıldı. Telekom, Tüpraş, Ereğli Demir Çelik gibi, devletçilerin kaleleri elden çıktı. Bunlar ve devamında gelecek adımlar da affedilir gibi değildi. Hele ekonomide gelinen noktada, faizlerle paraları hortumlamanın iyice zorlaşıyor olması... Bir şeyler yapılması, bu gibi kişilerin devre dışı bırakılması gerekirdi... Metot önemli değil, belden aşağı da olabilirdi. Zaten şirketleri olan, iş yapan oğlu ve kızı var, bundan büyük fırsat mı olur. Yaptıkları işler için şayialar çıkar, söylentiler uydur; birileri de bunların üzerine atlamaya, allayıp, pullayıp manşet yapmaya hazır nasılsa. Kısa yoldan kahraman olmaya, meşhur olmaya aday içerden de bir sürü kişi var. Bütün medyaya çıkmak, manşet olmak, fakir fukaranın avukatı diye lanse edilmek yetmez mi? Hele muhalefet, böyle bir fırsatı kaçırır mı? "Ey ahali, siz işsizlikten, açlıktan, doktorsuzluktan, ilaçsızlıktan inim inim inlerken; bakanın oğlu ve kızı sizin hakkınızı gaspediyor, paranızı hortumluyorlar" demekten daha cazip bir söylem olur mu? Varsın yalan olsun, ahlakî olmasın, siyasi etikle bağdaşmasın... Önemli olan çamur atmak değil mi? Yapılanların bundan farklı bir şey olduğunu kim iddia edebilir? Eğer sözünü ettiğiniz kişiler, iddia ettiğiniz gibi iseler, bulun belgesini, götürün yargıya, aldırın kaya gibi kararları. Hepiniz çok etkili, sözü geçen kişilersiniz, buna gücünüz yeter. O zaman yaptığınızda samimi olduğunuzu, söylediklerinizin doğru olduğunu görür, ben dahi sizi desteklerim. Ama hâlâ belden aşağı vurmak, çamur üzerine politika yapmak, truva atları olmaya hazır bazılarının zaaflarını kullanmak; dürüst politika yapacaklarını iddia edenlere yakışır mı? Mühendisler bu tavrı hak etmiyor Teknik hizmetler sınıfından maaş alan, kamuda görevli bir mühendisim. Allah'a şükürler olsun, bir işimiz, her şeyden önemlisi tahsilimiz var. Ancak, bize verilen değer her geçen gün azalıyor. Meslek büyüklerimiz 10-15 yıl öncesinden özlemle bahsediyorlar. Bazı meslek grupları gözetilirken, bizler hiç ama hiç hak etmediğimiz şekilde ihmal ediliyoruz. Bizler -istisnaları elbette var- sıcak oda masa başı memurları değiliz. Biz mühedisiz, iki günde bir her türlü arazi şartlarında ülkemizin en ücra köşelerinde; bazen bir baraj inşaatında, bazen bir yol etüdünde, bazen ağaçlandırma erozyon önleme çalışmalarında, arazide, bazen de bir siyasetçinin sürdüğü güzel ülkemin herhangi bir kasabasında, hatta köyünde hizmet vermekteyiz. Altına imza attığımız, daha doğrusu sorumluluğunu üstlendiğimiz trilyonluk işler, yüklendiğimiz siyasi ve kamusal sorumluluklar. Tüm bunlara rağmen ortalama 900-1000 YTL maaş alıyoruz. Zaten bu paranın 3'te 1'i de işimizle ilgili sosyal harcamalara gidiyor. > Bir mühendis > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00