Avrupa ile ilişkilerimiz, alış-verişimiz arttıkça bazı acı gerçeklerle yüzleşiyoruz. Zaten bazı sebze-meyvelerde bulunan ilaç kalıntılarından da o şekilde haberdar olmuştuk. Sağlığımızı emanet ettiğimiz kişi ve kurumların da adeta tek görevleri bu tür olayları geçiştirmek, üstünü örtmek... Yıllardır, şifa kaynağı olarak gördüğümüz, vazgeçemediğimiz temel besin maddemiz olan balın da kirletildiği anlaşılıyor... İşte, İzmir Bölgesi Veteriner Hekimleri Odası yayın organının Nisan 2002 sayısında, 23. sayfada yeralan, Uzman Veteriner Hekim Güler Tunçoku'ya ait "Balda kalıntı sorunu" başlıklı yazı: "Son yıllarda ilaç ve kimyasal kalıntı sorunları ile bal ihracatında yaşanan düşüşler ve ihracat yasağı gibi riskler ile karşı karşıya kalan ülkemiz ballarındaki sorunun acilen çözümü gerekmektedir. Bilindiği gibi kalıntı; balda bulunan değişmemiş etkin ilaç ve kimyasal maddelerin varlığı olarak tanımlanmaktadır. Diğer gıda maddelerinde olduğu gibi, balda da müsaade edilen kalıntı limitlerinin üzerindeki tüm kalıntılar insan sağlığı açısından önem taşır ve sakıncalı olarak kabul edilir. Bu nedenle, ilaç ve kimyasal madde kirliliklerini içeren balların tüketimine dünyada müsaade edilmemektedir. Çünkü, toplum sağlığını bozan en önemli nedenlerin başında kirli ve kalıntılı besin maddeleri gelmektedir. Son yıllarda Avrupa Birliği'nin uyguladığı denetimlere bağlı olarak ihraç ettiğimiz balların bir çoğunda standart dışı bal kriterlerinin, yani ilaç ve kimyasal madde kalıntılarının bulunduğu belirlenmiş ve ülkemiz açısından önemli bir sorun oluşturmuştur. Sağlıklı bakım ve beslenme şartlarının yerine getirildiği, ilaç kullanımının en asgari seviyeye çekildiği üretim modelinin hedeflenmesi gerekir iken, ülkemiz ballarında yaşanan kalıntı sorununun mevcut durumumuzdaki uygulamalara bakıldığında; üreticilerin yanlış ilaç, gereğinden fazla ilaç ve ilaç sınıfından olmayan kimyasalların kullanımı gibi gelişigüzel, bilinçsiz ve denetimsiz kullanımlarına şahit olunmaktadır. Bilindiği gibi, Avrupa Birliği'nde hayvansal üretimde (bal hayvansal ürün olarak kabul edilmektedir) gıda aşamasına kadar tüm alanları kapsayan veteriner hekim kontrolleri ile ilgili prensipleri belirleyen hususlar Konsey karar direktifleri ile şekillenmiştir. İnsanın hayat standarlarının yükseltilmesi kapsamında diğer alanlarda olduğu gibi, gıda güvenliğinin sağlanmasınde çok önemli payı olan veteriner ilaçlarının üretim, dağıtım, pazarlama, tüketim, kalite ve kalıntı kontrollerine ilişkin yasal mevzuatların hızla hayata geçirilip uygulanması gerekir. Ülkemizde gıda güvenliği alanında mevcut yapının sağlıklı olmadığı ortadadır. Toplum sağlığına, ihracatımıza ve ekonomimize katkı sağlayacak yapının en kısa sürede kurulması gerekmektedir. Bir toplumun sağlıklı olması, sağlıklı gıda alması ile mümkün olmaktadır. Sağlıklı gıda kaynaklarının en önemli kısmını ise sağlıklı üretim teşkil etmektedir." Arıcıların dikkatine! Kimyasal madde ve ilaç kalıntısı ihtiva etmeyen "doğal" bal üretmek için, Ege İhracatçılar Birliği'nin belirttiği aşağıdaki kurallara mutlaka uyulmalıdır. Erken ilkbahar ve geç sonbahar arasındaki dönemde kovanlara hiçbir kimyasal madde ve ilaç verilmemelidir. Arılarda bilinçsizce antibiyotik kullanımı, arılara fayda yerine zarar verdiğinden, hatta baldaki kalıntısı yüzünden bu balları tüketen insanların da sağlığını olumsuz yönde etkilediğinden bir uzmana danışmadan arılara antibiyotik verilmemelidir. Antibiyotiklerin yanlış ve gereksiz kullanılması; 1. Hastalığa sebep olan bakteri ve mikroorganizmaların antibiyotiklere dayanıklı yeni nesillerinin oluşmasına, 2. Hastalığın gizli seyretmesine, 3. Balın antibiyotik ihtiva etmesine sebep olmaktadır. Birçok ülkede arıcıların reçetesiz antibiyotik satın almaları ve doğrudan kendi başlarına kovanlarına antibiyotik vermeleri yasaklanmıştır. Bal sağım dönemlerinde antibiyotik dahil, bütün kimyasal ilaçların kullanılmasından mutlaka kaçınılmalıdır. Zorunlu haller dışında, antibiyotik kullanmadan önce, antibiyotik kalıntısı yüzünden arılarınıza fayda yerine zarar verdiğinizi, elde edeceğiniz ürünün kalitesiz olacağını hatırlayın ve antibiyotik kullanmaktan vazgeçin. İlaç uygulamadan önce mutlaka bir uzmana başvurun. "Sevdamız Ağrı Dağı" Iğdır Valiliği, Ağrı Dağı'nı tanıtıcı güzel bir kitapçık hazırlamış. Ağrı Dağı'nı kış turizmine etkin bir şekilde açmak, canlandırmak amaçlanmış. Bu bölgemizin kış uykusundan uyanmasının zamanı geldi de geçiyor bile. Artık herkes üzerine düşeni yapmalı, bu güzelliklerimiz tanıtılmalı, görülmeli. Artık hayat bu bölgemizde de normalleşmeli... Böyle güzel teşebbüslerinden dolayı Iğdır Valisi Dr. Mustafa Tamer'i desteklemek ve kutlamak gerek. Umarım bölgede bulunan diğer illerin valileri de benzer güzelliklere imza atar... Bunlar devlet sırrı mı? Birçok defa yazmış olmama rağmen, bugüne kadar hicbir milletvekilimizden veya yetkili makamdan en küçük bir bilgi dahi verilmedi.... Bir vatandaş olarak bilmek hakkım olduğu için tekrar soruyorum; Devlet bugüne kadar: 1- Deprem yardımları ve vergileri adı altında ne kadar para topladı? 2 -8 Yıllık Eğitime Katkı Payı olarak bugüne kadar toplanan para miktarı ne kadardır? 3- Savunma Sanayii'ne Katkı payı olarak, mesela son 5 yılda ne kadar para milletten tahsil edildi? Bütün bu paralar nerelere harcandı? Son olarak, Maliye Bakanımızın verdiği izahata göre, 1999 den 2002' ye kadar yardımlar hariç sadece Deprem Vergisi adı altında 4.7 katrilyon TL tahsil edilmiş ve bunun 2 katrilyonu depremzedelere harcanmış.... Devleti yönetenler bizim efendilerimiz değil... Onlar her konuda millete hesap vermek durumundalar ve bizler de herşeyi bilmek, öğrenmek hakkına sahibiz... Yukarıda açıklanmasını istediğim hususlar doğru ve geniş bir şekilde kamuoyuna açıklandığı zaman koltuğa yapışıp, bırakmak istemeyen siyasilerin ve statükonun değiştirilmesine asla yanaşmayan bürokrasinin bu davranışlarının sebebi herkes tarafından anlaşılacaktır... > Yaşar Atilla Tosun (Güçlü Türkiye Grubu)