Bankalar güveni böyle mi sağlar?

A -
A +

Her sene kart kullanıcılarından aldıkları ücreti bu sene de aldılar. Çoğu vatandaş bu sürpriz üzerine küplere bindi. Tüketici dernekleri bu kesintinin yasal olmadığını belirtiyor, itiraz eden vatandaşlara bu kesintilerin geri ödeneceğini ifade ediyor ama ilgili bankalar tınmıyor. "İtiraz etmeyen uysal müşterilerden kestiklerimiz kâr" mantığıyla bildiklerini okuyorlar. Ama Gökhan Kıdıl gibi, tepkilerini kartlarını iptal ettirecek noktaya kadar vardırmaya kararlı vatandaşların sayısı da artıyor: "35 milyon kredi kartı kullanıcısı olduğu kredi kartları piyasasında, bankalar bu hizmetlerin karşılığı olarak müşterilerinden yıllık aidat bedeli, kullanım bedeli vs. gibi kılıflarla, Tüketiciyi Koruma Kanununa aykırı olarak çeşitli ücretler kesmekteler. Sadece maaş hesabı olan müşterilerden bu kesinti yapılmıyor. Bir de bazı bankaların yıllık hesap işletim ücreti adı altında hesaplardan para kestikleri görülmektedir. Bir bankada vadesiz YTL hesabım ve buna bağlı 5 adet otomatik ödeme talimatım bulunmaktadır. 2006 yılı 2. yarısı hesap işletim ücreti adı altında 23 YTL'lik kesinti yapıldı. Bunu öğrenince bankanın haklı müşteri hattını aradım. 15 dakika boyunca ulaşamadım, sinir krizleri geçirdim, tüm hatları meşgulmüş... Bir yetkiliye ulaşmam mümkün olmadı. Sisteme mail attım, buna da cevap gelmedi." Gökhan Kıdıl, kendisinden kesilen parayı alacağını, hesaplarını kapatacağını ve kartlarını iptal ettireceğini de belirterek tepkisini ve kızgınlığını dile getiriyor; diğer müşterilerin de daha duyarlı olmalarını istiyor. Müşteri kazanmak, güven vermek için onca çaba içinde olan bazı bankaların, bu basit rakamlar için neden bindikleri dalı kesmeye devam ettiklerini anlamak mümkün değil. > Erzincan şebeke suyu temiz, ama!.. Bundan bir süre önce, özel bir kuruluş tarafından muhtelif ev ve iş yerlerinde yapılan demolarla, şehir şebeke suyunun her ne kadar içilebilir olsa da, daha sağlıklı yaşamak için daha sağlıklı bir suya ihtiyaç olduğunu, daha sağlıklı su için de satmakta oldukları su ayrıştırma (atomize etme) cihazının her eve gerekli olduğunu anlatmalarına yetkililerimizin tepkisi çok büyük olmuş. İnsanlara daha sağlıklı yaşamaları için daha sağlıklı su içmelerini tavsiye etmekte ne kötülük var? Teknolojinin getirdiği yeniliklerden istifade etmekte ne kötülük var? Bir veya birkaç firmanın böyle yenilikleri insanımıza tanıtmasında ve satmasında ne kötülük var? -Efendim bizim içme suyumuz son derece temiz ve sağlıklıdır. -Onun için mi, son bir iki yılda şehrimizde tüketilen şişe sularının satışında patlama yaşanıyor. Onun için mi, çoğu insanımız içme suyu için şişe suyunu tercih ediyor? Şehir şebeke suyu bu kadar temiz olan bir şehirde, boy boy afişlerle damacana su reklamlarına ve satışlarına ne hacet? Yoksa bu firmanın kendi cihazları ile suyumuzda tesbit ettiği kirliliği kabul etmek sizlere ağır mı geliyor? Yeni arayışlara girmek, daha sağlıklı su getirmek, ya da mevcut şehir şebeke suyunu filtreleyerek daha sağlıklı ve daha içilebilir evsafa getirmek elbette ki külfet getirecektir. Fakat insanlarımızın buna hakkı yok mu? Hep bayatlamış, eskimiş, ucuz teknolojilerle yetinmek zorunda mı? Yapamayacaksanız, o zaman halkın sağlığı yararına çalışanlara, onlara sağlıklı su hizmeti verenlere, sağlıklı su elde etmeye yarayan su ayrıştırma cihazlarının tanıtımını yapanlara mani olmayın. O zaman rahatınız da kaçmaz, huzurunuz da yerinde olur! > Yılmaz Garip-ERZİNCAN > Tel: 0 212 454 38 22 Fax: 0 212 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.