Bankaların bazı uygulamaları müşterilerini üzüyor, incitiyor ve küstürüyor. Bir sene boyunca banka kartları için alınan ücretin haksızlık olduğu konuşuldu. Bazı mahkemeler bu yönde kararlar da aldı. Ama yine bildiklerini okumaya devam ediyorlar. Aldıkları ücreti bir daha almayacaklarını, aldıklarını iade edeceklerini açıklamaları beklenirdi. Mahkemeye giden müşteriler bu yönde karar aldırmış ve ödedikleri parayı geri almışlardı... Bütün müşterilerin mahkemeye gitmelerini beklemek, bu saygın kuruluşlara yakışır mı? Haksız olduğuna inanılan bir uygulama da para transferleri için değişik adlar altında alınan ücretler. Birçok banka müşterisi bu uygulamaları haksız buluyor. Bankalar bu konularda haklı olduklarına, yaptıklarında bir haksızlık bulunmadığına inanıyorlarsa, bu hususlarda müşterilerini ikna etmeliler. Mesela, çoğu müşterinin hislerine tercüman olan Muzaffer İşcan'a ikna edici bir açıklama yapmalılar: 20.06.2007 günü, bir özel bankanın İkitelli şubesine, adıma yapılan EFT'yi almak için gittim. İşlemler yapıldı, para verilecek. Bir dekont uzattılar, üzerinde şunlar yazılı: Gelen EFT aynı gün ödeme 30.00 YTL, BSMV 1.50 YTL, toplam 31.50 YTL. Bütün itirazlarıma rağmen bu parayı kestiler. Yani parayı internet yoluyla gönderen arkadaşımdan kesinti yapıldığı gibi, aynı gün parayı çektim diye benden de 31.50 YTL kestiler. Bu durumu Tüketici Hakları Derneği'ne internet yoluyla ilettim, hiçbir cevap alamadım... 28.11.2007 günü, bu defa bir kamu bankasının Sefaköy şubesindeyim. Yine adıma yatırılmış bir parayı almak için memure hanımın karşısındayım. Dekontun altında yine şöyle bir ibare: Nakit ödeme komisyonu 30.71 YTL, BSMV 1.54 YTL, toplam 32.25 YTL. İstersen ödeme. Senedinin ödeme günü gelmiş, protesto olacak. Gönderen bir komisyon ödesin, çeken bir komisyon ödesin... Özel bankanın yaptığını usulsüz diyerek tüketici derneğine şikayet ederken, aynı uygulamayı devletin bankasından da görmek beni çok şaşırttı. Böyle bir uygulama haklı olabilir mi? Bu haksız uygulamanın son bulması için, mesleği avukatlık olan birinin işin peşine düşüp, haklılığını ispat etmesini mi bekliyorlar? Benim şahıs olarak uğraşacak imkanım yok. Ama bu uygulamanın doğru olmadığı da ortada..." > 'E-Devlet'e emek verenlere teşekkür borçluyuz E-Devlet uygulamalarında, dünya sıralamasında 9. olmamız göğsümüzü kabartmakta ve geleceğimizin daha iyi olacağı ümidini vermektedir. Adalet Bakanlığımızın bilgisayar sisteminin, İngiltere tarafından örnek alınarak benimsenmesi, Adalet Bakanlığımızın bu alanda ileri seviyede olduğunu gösterir. Birçok kamu ve özel kuruluşumuz, işlemlerini artık bilgisayar ortamında yapmaktalar. Mesela, mahkemelerde, duruşmada görevli olan bir avukatla ilgili bütün bilgileri anında internetten bulabilirsiniz. Bu uygulama bile Adalet Bakanlığının geldiği seviyeyi çok iyi göstermektedir. Ama aynı durum Muhasebeciler, Mali Müşavirler, Mühendisler, Tabibler ve başka bazı meslek erbabı için söylenemez. Bu mesleklerin ilgilileri de aynı başarıyı göstermeliler. Bu ugulama gerçekleşirse, sahte ve kiralık Muhasebeciler, Doktorlar, Eczacılar ve Mühendisler türememiş olur. E-Devlet uygulamaları süratle her kurumu ve meslek örgütünü içine alacak şekilde genişletilmeli, bu çerçevenin dışında kimse bırakılmamalıdır. Her vatandaş bu sayede hizmet aldığı kişileri bir tuşla inceleyip, kontrol edebilmeli. E- Devlet uygulamalarını başlatanlara ve geliştirenlere ne kadar teşekkür edilse azdır... > Süleyman Karacabey (Serbest Muhasebeci Mali Müşavir) > Adalet ne zaman sağlanacak? Milletin organize olmuş görüntüsünü ifade eden "Devlet" dediğimiz kavramın temel işlevi, toplum içinde adaleti tesis etmek ve bunu sürekli kılmaktır. Devlet memuriyetinin liyakat, tecrübe, hizmet, yetenek gibi statü belirleyici unsurları içinde birinci önceliği tahsil almaktadır. Böylece ilk, orta ve yüksek öğrenim kurumlarından herhangi birini bitirmek, idare basamaklarında gelinecek noktaları gösterir. Devlet memurlarının emeklilik sürecindeki maaşları hesaplanırken, bir kısım meslekleri koruyup, bazılarını hor görmek gibi, hakkı ortadan kaldıran tercihler yapılmaktadır. Hangi meslek grubu daha önemlidir, veya önemsizdir, böyle bir ayrım neye istinaden yapılıyor? En az 4 yıllık yüksek öğrenim sonucu elde edilmiş her meslek, kendi uzmanlık alanında değer taşıdığından, birinin diğerinden üstün tutulmasının sebebi nedir? Bunun cevabı verilmeli. Ortada bariz bir haksızlık olduğu ve hatta daha da ilerisi, bu durumda olayın hakim sınıflar boyutuna vardığı görülüyor. Makineci, elektrikçi, güvenlikçi, sağlıkçı, hukukçu, inşaatçı, ziraatçi gibi meslek gruplarının; iktisatçı, maliyeci, eğitimci, muhasebeci, işletmeci gibi meslek gruplarına üstün tutulmasının gerekçesi ne olabilir? Aynı kurumda ve aynı iş yerinde görev yapmış ve Müdür makamına gelmiş emekli memurlardan, birinci grubun içindekilere 1/4 dereceye gelmeseler dahi en az 3600 ek gösterge, 9500 göstergenin %130'u ve ayrıca çalıştığı bakanlığa göre makam tazminatı ve görev tazminatı verilirken; ikinci grubun içinde yer alan aynı emekli Müdürlere, sadece 2200 ek gösterge ve 9500 göstergenin %70'i ödenmektedir. Böylece aradaki maaş farkı misliyle katlanır. Bu şekildeki uygulamanın kaynağını teşkil eden mevzuat, Anayasamızın eşitlik ilkesine ve sınıfsız toplum ilkesine aykırı düşmektedir. Devlet hizmetinde görev yapan her kişi, ister faal ister emekli olsun tahsiline, kıdemine ve makamına göre aynı maaşı almalı. Eşit işe eşit ücret ilkesinin temeli budur. Dileğim, yanlışlığın düzeltilerek, biz mağdur olanların haklarının bir an önce iade edilmesidir. > Şansal Arsankan > Bu işte bir kasıt mı var? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na ve İETT Genel Müdürlüğü'ne; Mecidiyeköy-Mahmutbey istikametinde çalışan 92Ş, 97M, 34M, 33M numaralı İETT hatlarının hareket durumlarını ve yolcu kapasitelerini lütfen bir gün kontrol edin. Sabah 07.00'dan 09.00'a kadar, Bağcılar Yüzyıl Köprüsünden başlamak suretiyle Mecidiyeköy istikametine; akşam da 17.30-20.30 saatleri arasında Çağlayan, Sütlüce, Ayvansaray duraklarından Mahmutbey istikametine gidin. Bırakın sıkışarak otobüse binmeyi, otobüse binilmiyor bile. Çünkü otobüsler genellikle bu duraklarda durmuyor. Ama Merter ve Bakırköy istikametine gidenler peş peşe geldiği için bunlarda boş yer çok... Mahmutbey varoş olduğu için, yakılabilir diye yeni otobüslere kıyılmayabilir. Garajlarda bekleyen 1970 model otobüsler de mi gelemez? Bu otobüsler neden kullanılmıyor? Görüştüğüm bazıları, Hükümetin ve Belediyenin başarılı icraatlarını gölgelemek isteyen, tepkiye yolaçmak isteyen bazı art niyetlilerin bunu kasten yaptığını söylüyor. Lütfen bir gün gelip inceleyin ve bu insanların çektiği eziyeti yerinde görün. O zaman bana hak vereceğinize eminim... > Ali Çelik > Yeni haklar beklenirken, verilmiş olanlar alınacak mı? Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na; Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda değişiklik öngören taslağı bizi endişelendirdi. 5510 sayılı kanunda değişiklik öngören söz konusu taslakta, Fiili Hizmet Süresi Zammını düzenleyen 40. maddenin 13. bendinde yer alan "Tarım Bakanlığı Zirai Mücadele ve Karantina Teşkilatı ile Veteriner Teşkilatında vazife gören memur ve hizmetlilerden, zirai mücadele ve zirai karantina teknik ve idari işleri ile salgın ve bulaşıcı, paraziter hayvan hastalıkları ile mücadele işlerinde çalışan personelin hizmet sürelerine eklenen 60 günlük fiili hizmet süresi zammının" kaldırılmak istenildiği anlaşılmaktadır. Dünya'da 200'den fazla Zoonoz (hayvandan insana bulaşan) hastalık bulunmakta ve başta Şarbon (Antraks), Kuduz, Brusellozis,Tüberkülozis, Kuş gribi ve Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi olmak üzere pek çok hastalığa ülkemizde de rastlanılmaktadır. Veteriner Hekim ve Veteriner Sağlık Teknisyenleri bu hastalıklara karşı kendi sağlıklarını riske atarak, çok zor şartlar altında mücadele etmektedirler. Nitekim Kuş gribi mücadelesinde, Veteriner Sağlık çalışanlarının üstün başarısı somut bir örnek teşkil etmektedir. Buna karşılık, yoksulluk sınırına dayanan maaşlarında ve diğer özlük haklarında iyileştirme yapılması için uğraş verilen bir dönemde, kazanılmış hak durumunda olan fiili hizmetin kaldırılmaya çalışılması; meslektaşlarımıza yapılacak büyük bir haksızlık anlamına gelir. Yapılmak istenen bu değişikliğin taslaktan çıkarılması konusununda gereğinin yapılmasını istiyor ve bekliyoruz. > Dr. Mehmet Alkan (Veteriner Hekim Platformu Merkez Konseyi Başkanı)