Bayramı yaşamak

A -
A +

Hep söylenir ya; küsler barışır, akraba aranır, eş-dost ziyaret edilir, gönüller alınır, yoksullar sevindirilir diye... Aslında bayram güzelliğinin özeti, diğer bütün insani duygular ve güzellikler de bunlara eklenince... Ateş çemberiyle çevrilmiş adeta bir huzur adasında yaşıyoruz. Ekonomik ve siyasi krizleri geride bırakmakta epey yol aldık. Demokrasimiz günden güne gelişiyor. İstikrarlı ve emin adımlarla ilerliyoruz. Elbette her şey güllük gülüstanlık değil, ama 5-10 yıl öncesiyle yapılacak bir mukayese bile bu bayramı neşeyle geçirmemiz için yeter de artar bile... Dertlilerimiz, işsizlerimiz, başka sıkıntılarımız hâlâ çok. Bu bayram o sorumluluklarımızı da bir daha hatırlamamıza vesile olur umarım. En acısı da, çoluk-çocuğundan ayrı kalmışlar, hapishane köşelerine düşmüş olanlar; hele hele Nuri Esen gibi, kendilerine haksızlık yapıldığına inananlar... "Ben, 53 yaşında, 30 yıla yakın devlet memurluğu yapmış, tam emekli olacağım zaman Kırklareli Cezaevi'ne düşmüş bir kardeşinizim. 2005 yılı sonuna doğru, görevli bulunduğum Sinop Gümrüğü'nden, geçici görev ile Edirne Kapıkule'ye gönderildim. Hayatımda ilk defa Kapıkule'ye geldim, kimseyi tanımam. Geldikten 6-7 gün sonra operasyon oldu, neye uğradığımı bile anlamadan cezaevine düştüm, 8 yıl ceza aldım. Bütün suçum, bilgisayar kaydı yaparken, gizlenmiş bir gizli kameraya yakalanmam. Biz toplam 60 gümrük memuru ile 27 polis memuruyduk, şimdi çeşitli cezaevlerinde cezamızı çekiyoruz. Ben gelmeden aylar önce, gümrük kapısındaki bazı olaylar için takip başlamış. O olayları yapanların çoğu gitmiş, kabak bizim başımıza patladı. Yurt dışına giden tırların kaydını yapıyordum. 30 yılda hiçbir nahoş olaya karışmadım, hiçbir soruşturma geçirmedim, ceza almadım, bilerek hiçbir zaman kanunsuz iş yapmadım... Benim gibi bu cezaevlerinde yatanların hepsinin ayrı hikayesi var. Suç işleyen cezasını çekmeli. Ya bu cezayı haketmemiş olanlar... Durumlarını tekrar inceleyip, hakedenlere yeni bir şans vermek gerekmez mi? Suçlu ile suçsuzu ayırmak için daha titiz olmak gerekmez mi? Bazı abartılı haberlerin etkisiyle insanların hayatını karartmak doğru mu? Biz 90 kişi işimizi kaybettik. 90 kadın kocasız, 300 çocuk babasız kaldı. Çocuklarımız okullarını bıraktılar, gözyaşı sel oldu... ODTÜ'de okuyan kızım, yurt masraflarını ve diğer giderlerini karşılayamadığımız için okulunu bıraktı; şimdi bir belediyenin verdiği bursla başka bir okulda okumaya çalışıyor. Diğerlerinin durumları daha kötü... Bu davanın dosyası bir daha incelenmeli, başka tesirlere kapılmadan adaletin gereği yapılmalı..." Demekki dertliler, sıkıntısı olanlar, haksızlığa uğradıklarına inananlar, mağdurlar da çok. Ateş düştüğü yeri yakıyor... Halimize şükretmeli, bayramın gereklerini yapmalıyız. Bayramınız mübarek olsun.... >> Para bol futbol Bazı futbol adamlarının astronomik rakamlar almaları tepkilere sebep oluyor. 450 YTL asgari ücret ile çalışan vatandaş, kirasını bile veremezken, günlerini yarı tok yarı aç geçirirken; aynı bütçeden bazılarına 130 bin YTL maaş verilmesi anlaşılır gibi değil... Ortada bir kazan, yönetim ve hocalara kepçe, oyunculara kaşık bizlere kaldı bulaşık... Paraya boğulmuş onlarla dolu eğlence yerleri, cafeler, barlar son model otomobiller... Merkez Bankası sanki bu kişiler için çalışıyor. Vatandaş bu sorumsuzluklara kızıyor, öfke duyuyor... Vatandaş, cebindeki üç kuruşu verip, stad içinde çırpına dursun, birileri har vurup harman savuruyor... > Necip Yozgatlı >> Piyanistin korkusu Bir piyanist %70'in %30'u yönetmesini içine sindiremediğini ima ederek, Türkiye'den ayrılma sinyalleri vermiş. 1950'den sonra demokrasiye geçilince durum biraz değişmiş; Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi ve AK Parti çizgisindeki halka yakın kesimler yönetimde söz sahibi olmaya başlamıştır. Buna rağmen, uzun yıllar, halka yakın kesimler iktidar olmuşlarsa da muktedir olamamışlardır, %10'luk kesimin borusu yine ötmüştür. Fakat artık halk eski halk değil, dünya eski dünya değil. Kimse kimseyi artık zorbalıkla, kandırmayla yönetemez. İnternet teknolojisi ve bilgisyar kullanımı dünyayı bir küçük köy haline getirmiş, herkes her şeyden artık haberdar. İşte bu gerçeklerden ve bu gelişmeleden dolayı, %10'luk grup telaş içindedir. Bu telaşlarından dolayı, çok marjinal, çok aşırı tepkiler verebiliyorlar. En son tepki de bu piyanist'ten geldi. %30,%70 tarafından yönetiliyormuş... Bir kere, onun derdi, onun çabası sol oylar olarak nitelendirilebilecek %30 hesabına değil, halka tahakküm eden %10 hesabınadır. Tabii ki, %70 sağ oylarla iktidara gelenler, %30 sol oylarla iktidara ulaşamayanları yönetecektir. Bu demokrasinin gereğidir. Öyleyse, piyanistin hazımsızlığı, %30 hesabına değil, baskıcı ve dayatmacı %10 hesabınadır. Boşa çabalamasın, devir değişti, millet uyandı, %10 artık tahakküm edemeyecektir. > Cemil Sayar - KASTAMONU >> Sıradaki il Konya olmasın! Isparta'da düşen uçakta hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Benzer bir olayın Konya'da yaşanmaması için, depoda bekletildiği belirtilen ILS cihazı bir an önce devreye alınmalıdır. Cihaz eksikliği yüzünden meydana gelebilecek kazaların sorumluları, buna engel olan yetkililer olacaktır. Daha önce de Van ve Diyarbakır Havalanlarına iniş esnasında kazalar olmuş, bu alanlarda da Isparta Havaalanındaki gibi, bu cihazın eksikliği sebepler arasında sayılmıştı... İnsan hayatı bu kadar ucuz olamaz. Seçim dönemlerinde açılan göstermelik havaalanları can güvenliğimizi tehdit ediyor. Sıradaki ilin Konya olmaması için, depolarda bekletildiği söylenen ILS cihazının ivedilikle takılması gerekir. Altyapı ihalesi, teknik nedenler, taksi yolu vs. gibi bahanelerle sistemi 3 yıldır geciktirmenin hiçbir açıklaması olamaz. Madem altyapısı uzun sürecekti, teknik problemler vardı, neden 3-4 yıl öncesinden cihazı alıp depoya kaldırdınız? Ülkenin parası bu kadar bol mu? Yok, her şey müsait, ancak takılması bazı yetkililerin keyfine ya da iki dudağının arasından çıkacak bir söze kaldıysa bu daha da vahimdir. Konya, coğrafi yapısıyla olmasa da, ani sis ve kötü hava şartlarının sıkça görüldüğü bir bölgedir. Şimdiye kadar sivil bir kaza yaşanmasa da, muhtemel kazalar göstere göstere geliyorum diyor. Bu cihazın takılmamasının gerçek sebebi bize söylenenler olamaz. Gerçek sebep neyse derhal açıklanmalı. Askeri uçaklar için benzer sistemler takılı ve kullanılıyor iken sivil uçaklar için ILS cihazı neden takılamıyor? Bu sorun derhal çözülmeli, gerekli tedbirler alınmalı ve cihazlar devreye sokulmalıdır? > Mustafa Dinç (Tüketiciler Birliği Konya Şubesi Başkan Vekili) >> Bu Bizans oyunlarıyla ne yapmak istiyorlar? İnsanlarımızı yıllardan beri boş konularla uğraştıran bir kısım medya var. Oldukça planlı oldukları anlaşılıyor. "Yapay gündemler" oluşturarak, milleti "boş işlerle" meşgul ediyorlar. Belediyenin öğrenciler için tahsis ettiği otobüsü dillerine dolayıp çarpıtıyor, istismar ediyor, başka yöne çekiyorlar. YÖK'ün başına getirilmiş saygın bilimadamını hazmedemeyip, provokatif ve düzmece haberler için sağa sola saldırıyorlar. Ülkenin değişik yörelerinde yapılan törenlerdeki bazı acemilikleri kasıtlı olarak başka yönlere çekiyor, ülkeyi germek için olmadık senaryoları uyduruyor, adeta öküz altında buzağı arıyorlar... Bütün muhabirlerini seferber ederek, Türkiye'de köşe-bucak, gece-gündüz aradıkları provokatif olaylar da bunları kesmiyor; Pakistan, hatta Kanada'da olan bazı olayları da çarpıtarak, kendilerince Türkiye'nin felakete gitmekte olduğunu anlatıyorlar. Bunlar için haberin doğru olması pek önem taşımıyor, önemli olan ülkenin karışması, gerilimin artması... Bu nasıl habercilik, bu nasıl gazetecilik; kışkırtma yapılıyor, dürüst insanlar karalanıyor, insanların onuruyla oynanıyor, ülkenin birlik-beraberliği ve huzuru dinamitleniyor. Kimsenin sesi çıkmıyor. Kimse buna dur demiyor... > Ufuk Candoğan - ERZİNCAN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.